Cumhuriyet Halk Partisi zihniyet olarak yenileşiyor, değişiyor, halkla ile özdeşleşiyor derken gelinen bu süreç kendileri açısından hiç iyi değil. Meğer tek adam söylemleri falan sadece iktidarı elde edebilmek için kullanılan “cazibeli” sözlermiş. Kimse kendi içerisinde demokratikleşmedikçe başkasına demokrasi dersi veremez. Fiilen demokrat olması müşkül olanların laf ile demokrat kesilmesinin bir anlamı yok. Bu tarz siyasi anlayış nedeniyle demokrasi bir türlü gerçek manada milletin hâkimiyeti olamıyor. Demokrasi doğru olamayınca milletin ücretli hizmetkârı olması gerekenler koltuğu bırakmayan şahıslar hâline geliyor. Demokrasiyi doğrultmak için öncelikle siyasi liderlerin ve kadroların “değişmez ve değiştirilemez” olmaması lazım. Muhalefet partileri bu konuda daha cesur hareket etmek zorundalar. Siyasi Partileri kendi malı gibi sahiplenmek nedeniyle değişim fırsatları ıskalanıyor. CHP ne zaman ki kendi içerisinde demokrasiyi işletirse ancak öyle inandırıcı olabilir. Yoksa millet daha ağır faturaları ellerine verecektir. Siyasette yerel kadroları ayakta tutan güç siyasi başarının gelmesidir. Başarı gelmiyorsa alt kademelerden başlayarak üste doğru bir baskı oluşur. Siz bunu dikkate almazsanız en sonunda bünyenizden yeni partiler çıkar. Otokrasi veya istibdat ile koltuğu muhafazaya çalışmak beyhude bir çabadır. Partiyi elde tutalım derken parti yavaş yavaş elinizde erimeye başlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde iki yol var. Ya CHP otokrasisi ya da CHP demokrasisidir. İki kanatta toplananların hangisinin kazanacağını zaman gösterecek.