Bir toplumu bir arada tutan ve birbirine bağlayan en önemli unsur herkesin eşit hak ve fırsatlara sahip olmasıdır. Milletin ittihadı ancak ref-i imtiyaz yani her türlü ayrımcılığın kaldırılması ile mümkündür. Eğer toplumun bir kesimi farklı ayrıcalıklara tabi tutuluyor ve her türlü imtiyaza sahip oluyorsa halkta büyük kırılmalar meydana gelir. Bir kesim insan başka insanların omuzlarına biniyor ve onların haklarını gasp ederek yükseliyor ise toplumsal birliktelik oluşmaz. Az bir zümreyi zenginleştirip halkı fakirleştirmek huzursuzlukların başıdır. O zümrenin önüne her türlü imkânı sermek fakat halkı çaresiz bırakmak adil bir davranış değildir. Birkaç yıl önce Sayın Meral Akşener ‘in çok güzel bir söylemi vardı. Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartının herkese aynı fırsatı, aynı imkânı, aynı ayrıcalıkları sunacağını söylüyordu. 2018 yılında Ordu’da şöyle konuşmuştu; “Bir devletin üç tane kağıdı var. Biri nüfus cüzdanı, kimliğimiz. Bunu ortaya koyduğumuz zaman, bunu çıkardığımız zaman Allah şahittir, söz veriyorum; ağada bu olacak, paşada bu olacak, reiste bu olacak. 81 milyon bu ülkenin her bir metrekaresinin sahibi olacak. Devletlerin özelliği de budur. Biri nüfus kağıdı, diğeri para, bir diğeri tapu. Tapunun üzerinde tapu senedi yazar. Bunların üçü de dokunulmazdır. Bunların üçü de itibarsızlaştırılamazdır. Bugün bu ülkede kimlik kartının yerini, AK Parti’den getirilen torpil kağıtları aldıysa, sizin evlatlarınız sözleşmeli er olabilmek için, taşeron yanında işçi olabilmek için bile, AK Parti teşkilatlarından torpil kağıdı getirmek zorundaysa bu düzen değişmelidir, değişecektir.” (https://t24.com.tr/haber/aksener-dumene-comak-sokuyoruz-4,647722) Eğer gerçekten kimlik kartımızın her şeyden ve herkesten üstün olduğu bir düzen inşa edilebilirse milletin huzuru, güveni, birlikteliği de gerçek manada temin edilmiş olacaktır.