Çok eski zamanlarda muhterem bir zatın bir ekmek fırını varmış. Bu fırında ekmek yapıp satarmış. Bir gün bir müşteri gelir ve ekmek ister. Fırıncı ekmekleri verir. Ekmekleri alan adam geçmeyen bir demir parayı fırıncıya verir. Fırıncı hiç itiraz etmeden ekmeği verir parayı alır. Aldığı demir paranın da geçmediğini daha ekmekleri verirken anlar ama anlamamazlıktan gelir. O geçmeyen parayı ayrı bir yere koyar.
Gel zaman git zaman o müşteri her gün gelir belli miktarda ekmek alır ve geçmeyen o demir paraları fırıncıya verir gider. Fırıncı da hiç sesini çıkarmaz.
O adamın geçmeyen paraları bir zaman sonra bir kesede birikmiş ve hayli bir miktar olmuştu. Adam geçmeyen bu paraları alır evine götürür hiçbir kimsenin göremeyeceği bir yere koyar. Belirle bir zaman sonra artık o geçmeyen para verip ekmek alan kimse artık ekmek almaya gelmemektedir. Fırıncı da bunun arka sına düşmek istememiş, belki de bu mahalleden taşınmıştır diye düşünmektedir.
Aradan uzun zaman geçmiştir. Fırıncı yaşlanmıştır. Fırındaki işleri oğullarına bırakmıştır. Evden camiye, camiden ev e gelip gitmekte iken aynı zamanda hayır hasenat işleriyle de uğraşmakta, fakir, fukara, öksüz, garip ve gurabaları ziyaret edip ihtiyaçlarını karşılamak için çaba ve gayret sarf etmektedir.
Belli bir zaman sonra bir akşamüstü oğullarını çağırır bodrumda geçmeyen demir paraların bulunduğu keseyi koyduğu yeri tarif ederek getirmelerini ister. Keseyi oğulları getirdikten sonra ortaya dökerler ki bir de ne görsünler, hepsi de geçmeyen para. Şaşırırlar ve derler ki: “Baba bunların hepsi geçmeyen demir para niçin biriktirdin?” deyince babası ayağa kalkar iki rekât namaz kılar ve yatağına oturarak oğullarını yanında şöyle dua eder:
“Ey Yüceler yücesi Allah’ım! Yıllar öncesi birisi gelip benim fırınımdan ekmek alırdı ve bu geçmeyen paraları verirdi. Ben de hiç bilmiyormuşum gibi onu mahcup etmemek için o geçmeyen paraları alır, ekmeği verirdim. Ben de yıllar yılı Sana kulluk ediyorum. Belki de bu adam gibi ibadetlerimde yamukluk, gösterişlik ve buna benzer şeyler olmuştur. Öyle veya böylesi yapmış olduğumuz ibadetlerde Sana karşı bu adam gibi kusur işlemiş olabilirim. Beni kulluğuna kabul eyle. O adama karşı benim yaptığım gibi benim yanlışıma, kusuruma bakma. Senden başka büyük kimse yok. Senin huzuruna kusurlarımızla geliyoruz. Evladıma, hanımıma ve çocuklarıma hiç bir zaman haram lokma yedirmemeye özen gösterdim. Kendi kendimi bildim bileli hiçbir kimsenin gıybetini yapmadım. Hiçbir kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadım. Elin elinde olana haset etmedim. Kendi elimde olanla yetinmeye çalıştım. Farzların ve vaciplerin yanında nafilelerle Ey Yüce Rabbim sana yakınlaşmaya çalıştım. Ne olur benim yüzümün karasına bakma, beni cehennem ateşinde yakma. Ya Rabbi! Seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi, Senin sevdiklerini
Sevmeyi bana nasip eyle. Beni Seni sevenlerle haşreyle olur mu?. Beni Senden ayırma ne olur. Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım dilerim. Her şeyi bilen ve gören Sensin. Sen Yüceler Yücesi bir ilahsın. Beni, anamı, babamı, bütün gelmiş ve geçmişlerimizi bağışla. Huzuruna tertemiz günahsız olarak gelenlerden eyle. Beni Cemalinle müşerref eyle. Beni kulluğuna kabul et.”dedikten sonra kelimeyi şahadet getirerek ruhunu teslim eder.
Bizler ki hiç şüphesiz insanız, beşeriz. Hatamız kusurumuz vardır. Belki de Allah’ın huzuruna varacak yüzümüz yoktur. Belki de gereği gibi O’na kul olamamışızdır.
Yaptıklarımız ibadetlerin hiç birisine güvenemeyiz. Kaygan bir zeminde bulunuyoruz. Rabbim hiç birimizin ayaklarını kaydırmasın. Değil merde namerde dahi muhtaç eylemesin. Bizi hep güzel ahlaklı, merhametli, güler yüzlü, tatlı dilli, milli ve manevi değerleri bilen ve öğrenen, mütevazı ve cömert insanlarla tanıştırsın. Dilimiz hep O’nu zikirle meşgul olsun. Selamı toplum arasında yayanlardan, sofrasından misafiri eksik etmeyenlerden, sık sık sılayı rahim yapanlardan, her gün imsak kesilmezden önce teheccüd namazını kılanlardan eylesin. Soframıza oturmadan önce yediğimiz yemeklerden her gün komşularımıza gönderenlerden eylesin. Fakirin, yetimin, öksüzün hakkını verenlerden eylesin. Sofradan tam olarak doymadan kalkanlardan eylesin. Abdesti bozulduğundan hemen abdest alanlardan eylesin. Bütün beş vakit namlarımızı mümkün olduğunca cemaatle eda etmeyi nasip eylesin. Âmin.