Sevgi ve muhabbet, insanların bir arada yaşamasının en büyük sebeplerinden birisidir.
Yeni doğan bir çocuğun sevgisi olmasa onca zahmetini kim çeker? Sevgi ve muhabbet olmasa mutluluk olur mu?
Sevgi ve muhabbet olmasa kinler, nefretler, garazlar, kibir dolu bakışlar insan kalbini öylesine bir deler ki, insanın kalbinde bir damla kan bırakmaz.
Sevgi ve muhabbet dolu sözler insana yaşama gücü ve sevinci verir. Sevgilerin ve muhabbetlerin artması mutluluğun yolunu güzelleştirir. Kişilerin birbirlerine söylediği sevgi ve muhabbetle ilgili sözler, kalplerdeki bağlantı zincirinin güçlenmesini sağlar.
Hayata ümit veren, neş’e veren, mutluluk fısıldayan hayat penceresinden bakabilmek ne güzel.
Hiç şüphesiz ki insanı mutsuz yapan, korku ve ihtirasa salan şey, kendisini rakipsiz sevme ihtirasının yanında sevgi ve muhabbetten yoksun olmasındandır hiç şüphesiz.
Sadece ve sadece Allah rızası için birilerini sevmeyen insan aynı zamanda sadece ve sadece nefsini baş tacı ederek yaşamaya devam ederken karanlıklar içerisinde kaybolur gitmeye mahkûmdur.
Duyan, düşünen, yardımlaşan, dostlukları birbirine zincir gibi bağlayan, kalbi ve gönlü muhabbetle dolu olanlar ıssız bir çölde susuz kalan bir yolcuya benzemez. O, yaşadıkça kendine kuvvet ve tazelik veren kaynağı bulmuştur. Sevgi ve muhabbet kaynağından içtikçe gülecek, neşelenecek, insanlara karşı bakış açısı değişecektir.
Büyük Çin filozofunun söylediği şu sözler kalplere nakış gibi işlense ne güzel olur diye düşünenlerdenim.
“Sözle iyilik güven yaratır, düşünceyle iyilik derinlik yaratır, vermekle, sevmekle, sevgi ve muhabbetle davranmakla iyilik ve sevgi yaratır.”
Sevgi ve muhabbet deyince hayatta başkalarına örnek teşkil edecek sevimli bir annenin yatılı okuldaki oğluna yazdığı bir mektuptan kesitler sunmaya çalışacağım:
“Sevgili Oğlum Mehmet’im! Ben seni şimdiye kadar helal lokmalarla beslemeye çalıştım. Sen hasta olunca ben de hasta oldum. Sen üzülünce ben de üzüldüm. Sen sevinince ben de sevindim. Sen ilkokulda iken sana verilecek nasihatleri vermeye çalıştım. Seni kem gözlerden korumaya çalıştım. Sana ömrün boyunca insanlarla nasıl konuşman gerektiğini ve onlara nasıl davranman gerektiğini kalbine nakşetmeye çalıştım. Elindeki bir dilim ekmeği yalnız yememen gerektiğini anlattım. Senin elinde bulunanların birilerinin elinde bulunamayacağını anlatarak birilerine zaman zaman yardım yapılması gerektiğini vurgulamaya çalıştım. Sakın abdestsiz dolaşayım deme. Namazlarını zamanında kıl. Ramazan orucunu sakın ihmal etme. Her zaman her yerde insanlara tatlı dilli ve güler yüzle davranmaya bak. Gülümsemenin bir sadaka olduğunu unutma. Hiçbir şeyi kafana takma. Bilmediğin bir şey olursa bir bilene danış, istişareden çekinme. Bildiğin bir konuyu kendine saklama, yeri ve zamanı geldiğinde arkadaşlarına anlat. Hiçbir kimseyi kırma, üzme, üzülmesine vesile olma. Derslerini zamanında yap, öğretmenlerinin söyledikleri nasihatleri bir kenara yazmayı ve onlara uymayı unutma. Hiçbir zaman günah işlememeye yeltenme. Dilinden Allah kelamını ve besmeleyi eksik etme. Her bir işe besmele ile başla. Dua ederken kendini en sona bırakmaya bak. Bizleri de duandan eksik etme. Seni Allah’a emanet ediyorum. Rabbim sana sağlıklı ömürler nasip etsin. Vatanına, milletine, devletine ve insanlığa yararlı işler yapmayı nasip etsin.”