Zamanın birinde birisi onsekiz yaşına geldiğinde Allah dostlarından birisini ziyaret eder ve der ki:
“Sevgili Hocam, Ben anamı çok severim, ona hizmetten hiçbir zaman geri durmam. Bir dediğini hiçbir zaman de iki etmeden yerine getirmeye çalıştım. Her zaman her halükarda hep duasını almak için çabalayıp durdum. Bunların yanında ben annemi sırtımda hacıya götürüp getirsem ona olan hakkımı ödeyebilir miyim?”
Allah dostu ilim sahibi hoca bu sözleri dinledikten sonra delikanlıya şöyle bir baktı, tatlı dille ve güler yüzle şunları söyledi:
“Sen ananı buradan alıp sırtında hacıya götürüp getirsen ancak ve ancak, hani sen anne karnında bütün azaların meydana geldi ya, işte o zaman sen bir o yana bir bu yana dönmeye çalışırken annenin karnında tepinmeye başladın ya işte bir tek tepinmenin bedelini ödemiş olursan anne karşı. Unutma ki anne candır, canandır. Anne kandır. Anne çocuğu hasta olduğu zaman uykuları terk edendir. Sen hasta olunca hasta olan, sen üzülünce üzülen, sen sevinince sevilen, senin hiçbir zaman üzülmeni istemeyen yegâne varlıktır Anne. Sene büyütürken, evlendirirken, toplum içinde hazırlamaya çalışırken hep fedakârca bir davranış sergileyen tek varlıktır anne. Sen konuşmaya başladığında senin konuşmaların onun için bir ilahi notadır, bir yücelme ve yükselme vesilesidir. O öyle bir annedir ki, bir mum misali seni gelecek günlere hazırlarken bile durmadan erir ve senin içini, dışını ve etrafını aydınlatmak için bir kelebek misali çırpınır durur. Sen okula giderken bir ihtiyacın olduğunda e ona söylediğinde yanında yoksa bulur, buluşturur, ödünç gevinç misali senin üzülmeni istemez. Sen dara düştüğünde senin o darlıktan kurtulman için canını verircesine meselelere çözüm odaklı olur. Yapıklarından da hiçbir zaman pişmanlık duymaz. Seni toplum içinde örnek insan haline getirmek için varını yoğunu harcamaya çalışır. Hani sen yedi yaşına geldiğinde seni namaza alıştıran, büyüklere karşı nasıl davranılacağını öğreten ilk öğretmenindir senin. Onun hakkını her ne yaparsa yap ödemen hiç mi hiç mümkün değil. Peygamber efendimiz (s.a.v.) : “Cennet anaların ayakları altındadır.” Hadis-i Şerifini boşuna söylememiş. Yeri ve zamanı geldiğinde ananızın elini değil ayaklarının altına öpün ve cenneti kazanmaya çalışın. Bir gün gelip evlendiğinde ayrı eve çıkayım, anamı yalnız bırakayım deme. Yaşlandığında yanından ayırma. Sakın ola ki huzursuzluk evleri olan huzur evlerine götürüp bırakayım deme. Sonradan pişman olursun ama iş işten geçmiş olur. Her ne olursa olsun anneni baş tacı bil ve onun bir dediğini iki etme, her zaman onun emrine amade ol. Onu razı edecek amel ve işler yapmaya bak ki, ananı razı etmiş olasın ve cennete girme yolunda mesafe kat edebilesin.”