Ramazan Hoca taa yıllar öncesinde bir kasabada imamlık yapıyordu. O dönemlerde Cuma günleri okunacak hutbeleri imamlar kendileri hazırlamaktaydı.
Yine bir uma günü Ramazan Hoca haram ve helal ile ilgili hazırlamış olduğu hutbeyi bitirirken şöyle bir cümle sarf etmişti:
“Devlet malı veya hazineye ait bir merayı ekip biçen kimse yerin dibine öyle batacak ki, belki de yer onu kabul etmeyecektir. Çünkü bunda kul hakkı vardır. Yapanlar varsa derhal bunu telafi yoluna gitsinler.”
Cemaatin en son safında bulunan yaşlı bir amca bundan etkilenmiş olacak ki hemen toparlanarak hatta ve hatta namazı kılmadan hemen camiden çıkıp gitmişti. Belli ki bu kişi o Cuma gününe kadar da camiye zaten gelmeyenlerden birisiydi.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra o adam hocayı evine yemeğe davet ederek tarlaya çevirmiş olduğu merayı anlattı. Cuma gününün ertesi günü de gidip yıllarca sürdüğü o merayı kendi tarlası ile ayırarak bir tel çekmiş bulunuyordu. Hocaya bunları anlatırken de askerden yeni gelen oğlu da hem hocayı hem de babasını dikkatle dinliyordu. Olan hadiseden o da etkilenmiş bulunuyordu.
Ramazan Hoca gündüzleri küçük talebelere, akşamları da gençlere Kur’an öğretmekteydi. Bunun arkasından da Haktan, hukuktan. Sevgiden, cömertlikten bahsetmekteydi.
Ramazan Hoca zaman zaman Kur’an ve namaz hakkında Allah dostlarının önemli sözlerini fotokopi ile çoğaltarak onlara veriyordu ve evlerine asmalarını tenbih ediyordu. Bu sözlerden önemli olanları şunlardı:
“SİZİN EN HAYIRLINIZ KUR’AN’I ÖĞRENEN VE ÖĞRETENİNİZDİR.”
HADİS
“KİM Kİ KUR’AN BİLMEDİ,
SANKİ BU DÜNYAYA GELMEDİ.” Yunus EMRE (k.s.)
Ramazan Hoca emekli olduktan sonra o kasabaya her nedense bir imam atanamamıştı. İşte o evine çağırdığı adamın oğlu Mevlüt’ün beş vakit camiye gelip, ezan okuyup namaz kıldırdığını duyunca sanki dünyalar onun olmuş gibi sevinmişti.
Hiç şüphesiz ki bir kişi bir yerlerde görev yapıyorsa aynı Ramazan Hocanın yaptığı yapsa ne iyi olurdu.
Önemli olan husus kişinin yaptığı işi bi hakkın Allah rızası için yapması olmalıydı. Diğer insanlara faydalı olmalıydı. Arkasında bir eser bırakmalıydı.
Elbette fahri olarak kasabada imamlık yapan sevaplar kazanıyordu. Diğer taraftan Ramazan Hocanın yetiştirdiği ve imamlık ve müezzinlik yaptığı kimseler de sevap kazanmaktaydı ve bunları yetiştiren Ramazan Hoca da sevap kazanmaktaydı.
Rabbim Ramazan Hoca gibi yapanlardan razı olsun. Rabbim onun gibilerin sayısını artırsın. Amin.