Tevazu, İslam ahlakında güzel huy olarak bilinen hasletlerden biridir. Alçak gönüllü olmak, kibirlenmemek, makam ve rütbe itibariyle kendinden aşağı olanlara büyüklük göstermemektir. Tevazunun aşırıya kaçmasına ‘aşağılık, bayağılık’ denir. Dünyada Allah’ın verdiği nimetler, mallar, rütbeler Allah’ın ihsanıdır. Mevki ve servet sahiplerinin tevazu göstermeleri onların olgunluklarını gösterir. Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın iyi kullarından söz eden bir ayette en başta, tevazu erdemine işaret edilerek; “Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler” (el-Furkan 25-63) buyurmuştur.
Kur’an ahlakı ile eğitilmiş olan Hz. Peygamberimiz (sav) bütün Müslümanlar karşısında mütevazi olmayı, değişmez bir davranış kuralı olarak özenle korumuş; onun için Müslümanların onu: “Anam, babam sana feda olsun ya Resul Allah” diyecek derecede çok sevmelerinde de alçak gönüllülüğün çok büyük bir Peygamber sıfatı olarak değer görür.
Bir menfaate kavuşmak veya bir zarardan korunmak için tevazu göstermeye TABASBUS veya YALTAKLANMA denir; dilencilerin davranışları böyledir. Bu davranış ise çok çirkin bir huydur. Tevazunun zıddı KİBİRDİR. Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Dinimiz tevazuyu emretmekte, kibir ve gururlanmayı yasaklamaktadır.
Peygamber Efendimiz (sav): “Kalbinde zerre kadar kibir, gurur bulunan kimse Cennet’e giremez. Allahuteala tevazu üzere olmayı bana emretti. Hiç biriniz, hiç kimseye büyüklük taslamayınız” buyurmuştur. İmam Maverdi, (Fıkıh Alemi: D: 974, Ö: 1058) kibiri bütün kötü huyların en başında ve en tehlikesi olarak gösterir. Çünkü “Kibir insanlar arasında kin doğurur, toplumsal uyuşma ve kaynaşmayı baltalar, dostları gönüllerine, nefret sokar.” Atabetül Hakayık (12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan vaat ve öğütler şiir kitabı)’ta kibir hakkında şöyle demektedir: “Büyüklenme elbiseni giydin ise hemen üzerinden çıkar at. Halka kibirle göğüs kabarttınsa, dilini hemen düzelt. Allah’ın varlığına ve birliğine inancın belirtisi alçak gönüllü olmaktır. Eğer sen mümin isen alçak gönüllü ol”