Anadolu halkı Veli ve Aziz diye sevdiği, saydığı atalarına eskiden beri "Sultan" vasfını vermiş; bunu ismin sonuna getirerek onları yüceltmişlerdir. Afyon'da halen Mırsi Sultan, Karaca Ahmet Sultan, devrane Sultan... tabirleri vardır.
Şiraz'lı Şeyh Sadi Gülistan adlı kitabını 50 yaşından sonra yazdığını şu cümleler ile anlatır:
"Her an ömürden bir nefes gidiyor; baktım ki çok kalmadı. Ey insanoğlu, ellisi gitti sen uykudasın şu beş günde bir şeyler yapasın."
Abdurrahim Mısri Hz. bir Cami yaptırmıştır. Şairin yaptırdığı bu Camii, eskiden Saraçlar Çarşısı'nın arkasında düşen ve uzun çarşıya kapısı açılan camidir. Evliya Çelebi 1669 tarihlerine doğru Afyon'u ziyaretlerinde, şehrin camilerini sayarken "Abdurrahim Efendi Camii" diye kaydeder. Eski Şeriye sicillerinde sık sık bu caminin ismi geçer. ve muhtelif vakıflar, burada Kur'an okutmak üzere para ve mal bıraktıklarına göre, oldukça büyük ve rağbette bir cami imiş. Fakat, bu Cami hakkında asır görmüş Afyon'da yaşayan ihtiyarlar bile, bir şey bilmiyorlardı. Nihayet Gedik Ahmet Paşa kütüphanesindeki bir kitap şöyle yazıyordu.
"1794 senesi mahi Rebiülahirin yirmi ikinci günü badelaşır (ikindi) zamanında zelzele azim olup İmaret Camii ve Abdurrahim-i Mısri Camii harap olup büyüti kesire harap ve ademi kesir helak oldu"
Bu mühim vesika hem caminin ne vakit harap olduğunu, ve hem de Afyon'un iki asır evvel geçirdiği büyük zelzele felaketini haber veriyor. Bu kaydı tasdik eden Gedik Ahmet Paşa Camisi kapısındaki Kitabe zelzeleyi, 1795'te yapılan tamiri bildiriyor.
Fakat Abdurrahim Mısri Camisi mütevellilerinin kayıtsızlığı, ihmal ve kimsesizliği yüzünden çok zengin evkafı olduğu halde, yüz üstü bırakılmış, yıllarca metruk (bakımsız) bir arsa halinde bekledikten sonra her nasılsa belediyeye devredilmiştir. Uzun zaman Bahçeli kahve olduktan sonra Uzun Çarşı yeniden yıkılıp, Şekerci Salih (Kaymaklı şekeri idateden), Şekerci Salihoğlu, Yemenici Palalıların dükkanı ile Eskiciler Pasajı yapılmıştır. Bu dükkanlar yapılırken kazılarda Abdurrahim Mısri Camisi'nin Temel ve aksamına rastlanmış ve Abdurrahim Mısri Hz.'nin vakfiyesindeki "Abdurrahim Mısri Camisi'nin" sınır tarifi ile bir bir örtüştüğü anlaşılmıştır. Fakat, Mısri Hz.'nin büyük ve ilahi eserinin yok olması içimizi sızlatmıştır. Abdurrahim Mısri Hz.'nin buluşlarından birisi de meşhur "Dolama ve Su taksimidir" bugün su taksimi ve sulama işi tarihi karışmış ise de 5 Asır şehir önü mevkilerindeki tarla ve bahçe sahiplerini, kavga ettirmeden iyi ve adilane bir usül ile arazilerini sulamak imkanını veren ve memleket folkloru bakımından da değeri olan bu önemli belgeyi tarihi bir hatıra olarak kaydediyoruz.
Bu su taksimi zamanında çok önemli bir nizamdı. Birçok şehirlerde su darlığından, sulama işinde intizamsızlıktan halk birbirine giriyor, zahmetler çekiliyor, kavga ediliyor, dayak, yaralama, Hatta ölümler bile oluyordu.
İşte bu elim durumdan kurtulmak için o zaman bahçe sahipleri toplanmış adalet ve merhametin sahibi bildikleri Abdurrahim Mısri Hz.'ne müracaat ederek bir çare bulmasını istemişlerdi. Her sahada mükemmel işler Başaran Abdurrahim Mısri Hz. "Dolama" denen usulü bularak hiç değişmeyen Namaz vakitlerine göre sıra ile her bahçe sahiplerinin sulama ihtiyaçlarını adaletli olarak nöbet haline koymuştu. Ve Herkes bundan çok memnun kalmıştı.
KAYNAK KİŞİ
EDİP ALİ BAKİ
ARAŞTIRMACI, YAZAR, ŞAİR, ÖĞRETMEN