Afyonkarahisar'da bir Alim Ailesi İmad (DEDE, OĞLUKASIM, TORUNU BÜYÜK DİL BİLGİNİ HASAN KARAHİSARİ
Sahip Ataoğulları Beyliği Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Afyonkarahisar ve çevresinde kurulan 2. dönem Anadolu Beylerindendir. Anadolu Selçuklu devleti Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali'nin oğulları tarafından kurulan ve varlığını 1275-1341 yılları arasında sürdüren beylik daha sonraları Germiyanoğulları Beyliği'nin hakimiyetine girmiştir.
Afyonkarahisar Germiyanoğlu Beyliği'nin Kütahya'dan sonra en önemli şehridir.
Germiyanoğulları Beyliğini Ali şiroğlu Yakup Bey Kütahya merkezli olarak -1278- yılında kurmuş, sonra Mehmet bey (1342 - 1361) yıllarında idare etmiş vefatından sonra oğlu. Süleyman şah idareyi ele almıştır (1361-1387) (Türbesi Afyonkarahisar'da kadınlar pazarındadır.)
Germiyanoğulları Beyliği'nin, Osmanlı Devleti ile ilişkileri Süleyman Şah döneminde başlamıştır. Bu dönemde Germiyanoğulları Beyliği'nin, güneydoğusunda bulunan Karamanoğulları Beyliği büyük bir mücadeleye girmiş, fakat kuzeyinde bulunan Osmanlı Devleti'de Germiyanoğlu Beyliğini sıkıştırmaya başlamıştır. Süleyman şah bu sıkışıklıktan kurtulmak için kızı "Devlet Hatun'u" 1. Murad'ın oğlu şehzade Bayezid "Yıldırım Bayezid" ile evlendirmiş ve Germiyanoğlu'na ait olan Kütahya, Simav, Tavşanlı'yı Osmanlı devleti'ne çeyiz olarak vermiştir. Kütahya'da varlığını sürdüren Germiyanoğlu beyliğini ilki 1390, ikincisi ise 1413 tarihlerinde Osmanlı devleti topraklarına katmıştır.
Afyonkarahisar'ın Osmanlı Devleti'ne katıldıktan sonra 15. Asır içerisinde Türkiye'nin ilim ve medeniyet alanında belli başlı büyük merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Ve ilim irfan alanında büyük şahsiyetler ile Alim ve mutasavvıflar yetişmiştir.
İşte bu ilim ve irfan sahiplerinden olan ve Abdurrahim Mısri Hazretleri ailesi ile imad ailesi arasında saygı ve sevgi arkadaşlığı olan bir aileleri rahmet ve şükran'la yadediyoruz.
Vaktiyle Afyon'da muhtelif mezarlıklar kaldırıldığı vakit hazin bir gaflet ve tamiri imkansız bir hata eseri mazideki sanat ve medeniyet hayatının tarihçesini ayakta tutmaya yarayacak olan ve altı yedi asırlık bir memleket folkloru ve tarihi vesikalar definesi ihtiva eden yazılı nakışlı mermer mezar taşlarının hiç olmazsa asırlara göre bir koleksiyon tertip edilene kadar bir cami avlusunda toplu bir halde muhafazası imkanı varken pek çoğu şunun bunun elinden kalmış bina ve temel duvarlarına şuraya, buraya israf edilmiş kaybolup gitmiştir.
Afyon'da katledilmekten kendini kurtarılabilen mermer kitabeli eski mezar taşlarından olan ve Viran Bağlar semtindeki Kabristanda bir mezar taşında şöyle bir yazı vardır:
"Mevlana Kasım bin imad el Katip
Fi yevmi samin aşere Rebiülevvelsene
Erbea sebine ve semane mie 875"
Ve Kasım'ın oğlunun da mezarı yanı başında onu da mezar taşında şöyle yazıyordu:
"El merhum velmağfur essehit el muhtaç
ila rahmetillahi Teala Mevlana
Abdi Çelebi bin Kasım Sene sitte ve Tisa mie 906"
"İmad", kim olabilir? Halk arasında İmad Dede, Güdük minare evkafın eski kayıtlarında (Mescit mahallesi öksüzce) yeni kaydında (Keçeciler pazarı camii) namı altında şöhret bulan cami ve "imad" türbesi" hakkında yapılan araştırmalarda her ikisinin de aynı tarihlerde yapıldığı anlaşılmıştır. Cami "imad" tarafından veya onun namına yapıldığı kanaatı hasıl olmuştur. İmad Dede Türbesinde iki sanduka var. İkincisi'nin İmad Dede'nin eşi olduğu tahmin ediliyor. Camide kime ait olduğunu bilinmeyen bir kabir daha var. İmad Dede hakkında birçok Aydın ihtiyarlar arasında yapılan konuşmalarda, onun Afyon'da bütün ülemanın başında müftülük yaptığı söyleniyor. O zaman Afyonkarahisar ilim merkezi ve ülemanın toplandığı yer olarak görülüyor.
Timur, Anadolu'nun istilasında, Afyonkarahisar'a uğruyor. Ordugatı cirit kayası önünde ülemaya hükümetkar. İşte o sıralar da İmad Dede, Abapuşi Bali, Mevlana Alaaddin, İshak Fakih... Timur'a giderek afyonkarahisar'a zarar vermemesini istiyorlar. Ve bu ülemaların yüzü suyu hürmetine Afyonkarahisar'a dokunmadan Kütahya'ya gidiyor.
İmad Dede "Olucak" civarında Selçuklu Alattin'in (Şimdi harap halde) medresesin'de müderrislil etmiştir. Hocalardan ona imadiyelislam diyenler de olmuş. Fakat halk onun sağlığında da beş asır sonra da "İmad Dede" diye anar, ve ilmi arzularında onun Aydın ruhunun Allah'a duasını bekler.
KAYNAK KİŞİ
EDİP ALİ BAKİ
ARAŞTIRMACI, ŞAİR, ÖĞRETMEN, YAZAR