Potansiyel genellikle henüz gerçekleşmemiş, gizli kalmış, gelecekte müsait bir ortam bulduğunda oluşması, gelişmesi mümkün olan ve faydalanılabilen enerjidir.
Kayısı çekirdeği ile bir çakıl taşını karşılaştırırsak kayısı çekirdeğinde potansiyel vardır. Çünkü kayısı çekirdeği toprakla buluşup uygun ortamda bir kayısı ağacı haline dönüşür. Çakıl taşında bu potansiyel yoktur. İnsanın bir potansiyel gücü olduğunu bilen toplumlar, insanın bir potansiyel güç olduğunun farkında olmayan toplumlardan her açıdan daha ileri düzeydedir.
Bu durumu, "aile ve çocuk", "öğretmen ve öğrenci" açısından inceleyelim:
Anne Baba Açısından: İnsanın bir potansiyel varlığı olduğu bilinci içinde olan anne, baba, çocuk doğduktan hemen sonra, onun bir potansiyel olduğunu görür ve şöyle düşünür: "Allah, yarattığı tüm insanların her birine farklı yetenekler vermiştir. Dünyaya gelen bizim çocuğumuzun da muhakkak farklı bir yeteneği ve potansiyeli vardır. Çocuğumuzun bu potansiyelini keşfetmemiz ve geliştirmemiz lazımdır. Bizim görevimiz onu yakından takip edip çocuğumuzun yeteneğinin gelişmesi için uygun ortam oluşturmalıyız."
Böyle düşünen anne, babanın çocukları da kendisinin değerli birisi olduğunu anlar ve kendisine güveni artar, en zor şartlarda bile başaracağına inanır.
Anne, babanın bilgisi ve bilinci , insan potansiyelinin ne olduğunu bilmiyor ise, farkında değilse, çocuk daha doğmadan çocuğa meslek bulmaya başlar. "Çocuğum doktor olacak, mühendis olacak" derler. Çocuğun kendisinde özel bir kabiliyeti olduğunu bilmedikleri için onu istedikleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışırlar. Çocuğun kendisine ait özel potansiyeli olduğunu bilmedikleri için onun gelişmesine uygun ortam oluşturma sorumluluğunu anlayamazlar. Bu bakımdan dolayı çocukta kendine karşı bir güven duygusu, sorumluluk duygusu gelişemez.
Maalesef çocuk şahsiyetsiz, kendine karşı güvensiz bir kişiliğe sahip olur. Herhangi bir konuda kendi başına karar veremez. Anneye, babaya danışır. Onların vereceği kararlara göre hareket eder. İpler her zaman anne babanın elinde olur.
Sonuç olarak: İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olan anne, babanın çocuğu; insanın bir potansiyel olduğunun farkında olmayan anne, babanın çocuğundan daha başarılıdır diyebiliriz. İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olmadığını
Öğretmen Öğrenci açısından inceleyelim. İnsanım bir potansiyel olduğunun farkında olan bir öğretmen, sınıftaki öğrencilerini geliştirmeye hazır potansiyeller olarak görür. Ve bu kutsal eğitim ve öğretim görevinin sorumluluğunun bilinci içerisindedir. Öğretmen, öğrencilerin sürekli soru sormalarını ve konulara katılımcı olmalarını ister. Soru soran, konular hakkında düşünen, sorgulayan, yeni fikirler katan öğrenci kendini değerli, güçlü ve güvenli görmeyi öğrenir. Şahsiyet sahibi olur. Hata yapmaktan çekinmez. Yaptığı hataları başarıya giden yolda atılan doğal adımlar olarak görür.
İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olmayan öğretmen, sınıfa girdiği zaman gelişmek için orada bulunan potansiyel öğrenciler olduğunun farkında değildir. Kendi görevinin yalnızca bilgi ezberletmek olduğunu zanneder. Bilginin iyi aktarılması için çocukların sessiz, uslu uslu oturmaları, uslu oturmayan, yaramazlık yapan öğrencilere çok kızar. Onlara ceza verir. Hatta bazı yaramaz öğrencilerini de döver. Konularda katılımcı olmalarını istemez.
Öğretmenin yüzü her zaman asık suratlıdır. Öğrencilere söz hakkı vermez. Öğrenciler sıralarında hiç konuşmadan oturmalıdır. Soru sormak yasaktır. Öğretmenin öğrettiği bilgileri ezberleyip papağan gibi tekrar etmelidirler.
Bu gibi öğretmenlerin bilinci, potansiyel farkındalığı ile donanmadığı için öğrencileri de hayatta sönük, pısırık, iş başaramayan, kendine güvenemeyen bir durumda kalır.
İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olan bir öğretmenin öğrencileri, insanın bir potansiyel olduğunun farkında olmayan bir öğretmenin öğrencilerinden hayatta daha başarılı olur.
Yorumlar
Kalan Karakter: