Akşemsettin Hz. İlmi ile, irfan'ı ile ve tıptaki Kudret maharet ve ilmi ile Türk milletinin yetiştirdiği en büyük ve kıymetli evlatları arasında yer aldığı muhakkaktır. Fatih Sultan Mehmet'in akşemsettin'e olan sevgi ve saygısını o derece ileri götürmüştür ki, nihayet kendisine mürid olmak hevesine düştü.
Fakat, Akşemsettin Fatih'in bu arzusunu şiddetle reddederek " devlet reisinin böyle dervişlik gibi dünya işlerinden yarı el etek çekmesini e din işleri ile devlet işlerine aynı anda götürmesini memleket ve millet idaresi bakımından zararlı ve tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışmış ve kocacığım Cihangir Fatih Sultan mehmet'i bu fikirlerinden vazgeçirmiştir."
Fatih Sultan Mehmet; Akşemseddin'e keşfettiği büyük sahabe, mihmandarı Resul Hazreti Halit'in kabrinin içinde olan Eyüp Sultan semtini tamamen kendisine ve kendi mensuplarına terk edeceğini söyleyerek İstanbul'a yerleşmesini rica ettiği halde, o her nedense vatanı Göynük'e dönmeyi tercih etmiştir.
Fatih, Belgrad seferindeki savaşta ilk defa mağlubiyet acısını tadınca, Akşemseddin'in yokluğunu acı bir şekilde duymuş ve İstanbul'a varır varmaz kötümser ve ümitsiz edalı bir mektupla onu yanına davet etmiştir.
Şimdiye kadar bilinmeyen bu davet hadisesi, beş asır sonra, Topkapı sarayı müzesi'nde bulunan Akşemseddin'in verdiği cevabı mektuptan anlaşılmaktadır ki bu mektup Akşemseddin'in, siyasi ve devlet idaresi üzerindeki ve dahiyane görüşünü ispat etmeye yarayan bir şaheserdir.
O zamanın Ruhi temayülünü imparatorluğun hal ve ahvalini gösterme, özellikle Fatih Sultan Mehmet'in istikbal'de (gelecekte) takip edeceği idari yolunu çizme ve mağlubiyetine verdiği teselliyi belirtme bakımından (Belgrat seferindeki ilk defa mağlubiyeti), çok önemli bulduğumuz mektupta daha sonra fatih'e çok ciddi ve faydalı nasihatlar veriyor. Bu kumandanın herhangi bir felaket ve mağlubiyette hiç müteessir olmaması her zorluktan sonra bir kolaylığın gelebileceğini işaret ediyor. Memleket idare eden kişilerin kuvvetli irade ve cesarete Malik olması mecburiyetini bildiriyor. Genç hükümdarı, Arabistan'ın fethine teşvik ediyor ve beraber gitmek emelini mektubunda ısrarla belirtiyor.
Mektup bir imparatora hitaben değil, sanki yakın Bir evlada hitap eden samimiyeti anlatıyor. Fatih'e az çok gücengin olduğu halde, vaziyeti gayet güzel mazeretler bulup, nazik ane bir şekilde idare ediyor.
Kaynak kişi Edip Ali Baki yazar araştırmacı şair öğretmen