Asıl ismi Numan olan Hacı Bayram Ankara'nın solfasal köyünden Mahmutoğlu Ahmet'in oğludur. Ankara'da ve Bursa'da tahsilini tamamladıktan sonra, Ankara'da, Melike hatun'un yaptırdığı Kara medresede, ders vermeye başladı. Bir müddet sonra da müderrisliğe terk ederek uzlete çekildi ve tasavvufla meşgul olduğu. Bu halini duyan ve somuncu baba diye anılan büyük mutasavvıf Hamiduttin Aksarayi onu Kayseri'ye davet etti. Hacı Bayram Veli Kayseri'ye giderek ona intisap ederek has müridi oldu. Her ikisinin tanışıp konuşması Kurban bayramına rastladığı için, Hamiduttin Aksarayi, Numan Efendi'ye "Bayram" diye hitap etti, ve hayatı boyunca, şeyhini verdiği yeni adını taşıdı. Birbiriyle pek güzel anlaşan hammiduttin Aksarayi ile Hacı Bayram Veli seyahate çıktılar. Şam'ı, Hicaz'ı dolaştılar; seyahatleri 3 yıl sürdü. Bu arada Hac farizesini yerine getirdikten sonra tekrar yine birlikte aksaray'a döndüler. Orada çok zaman kaldılar. Şeyhi hammiduttin Aksarayi'nin 1411 yılında vefatı üzerine Hacı Bayram Veli Ankara'ya döndü. " bayramilik" tarikatını sürdürdü.
Bayramilik, nakşibendilikle, Halvetilik'in birleşmesinden meydana gelen bir tarikattır. Bayramilik, kısa bir zamanda, gelişti; bu tarikata girenlerin sayısı günden güne çoğaldı ve etrafına on binlerce mürit toplandı. Bu durumu çekemeyen bazı haset edenler, tehlikeli diye padişah "İkinci Murat'ı" kuşkulandırdılar. Padişah, Şeyh Hacı Bayram Veli'yi Edirne'ye getirtti.
Padişah Hacı Bayram Veli ve müritlerinin dünya işleriyle değil de Müslümanlık dini ve Allah yolunda uğraştıklarını görünce Hacı Bayram veli'yi çok sevdi; iltifat ve hürmet gösterdi. Padişah "İkinci Murat" onun ilmini Fazlı dünyada ve siyasette gözü olmadığını anladı. Eski camide birkaç defa vaaz verdirdi. Hacı Bayram Veli'nin isteği üzerine ona Ankara'ya rahatça gönderdi.
Hacı Bayram Veli'nin müritleri arasında hazret'ten Akşemsettin, yazıcazade Muhammediye sahibi Mehmet efendi, Ömer sikkin'i (Bıçakçı); yazıcı halde Ahmet Bican; Abdullah Baba Muhlis; Selahattin Hızır dede, Yusuf hakiki (Hamiduttin Aksarayi'nin oğlu) tanınmış bu muritleri arasındadır. Kendi damadı olan, tarikatı kadriye'nin eşrefiye şubesinden Abdullah Rumi onun müsahiplerinden, müritlerindendi.
Niğde'de metfun mutasavvıf şair Kemal'i ümmi onun hayranlarındandı. Kendi halinegahı şerifinin altındaki üç halvethaneden biri Hacı Bayram Veli; diğerleri Eşrefzade, akşemsettin'in nispet olunmaktadır.
Hacı Bayram Veli, kendi müritlerine, ziraatle, , sanatla meşgul olarak hayatlarını kazanmalarını emir ve tavsiye ederdi.
Büyük bir şöhret ve manevi azamet, Haşmet içinde 1489'da vefat etti. İrmik kadar şiirde de derinliğini gösteren üç beş parça ilahisi ancak bilinmektedir. En meşhurlarından birisi olan tasavvufi gazeliniz siz saygıdeğer okuyucularıma sunuyoruz.
HACI BAYRAM VELİ'NİN TASAVVUFİ GAZELİ
Çalabım, bir şar yaratmış iki cihan aresinde,
Bakacak didar görünür ol şarin kenarisinde.
Nagehan ol şare vardım ol şarı yapılır gördüm,
Ben dahi bile yapıldım taşı Toprak aresinde.
Ol şarden oklar atılur gelür cigece batılur,
Arifler sözü satılur ol, şarın pazaresinde.
Şakirtleri taşyonarlar, yonup üstade sunarlar,
Çalab'ın ismini anarlar ol taşın her paresinde.
Bu sözü Arifler anlar cahiller bilmeyüp yanlar,
Hacı Bayram, kendi banlar ol şarın minaresinde.
Şar: şehir
Didar: güzel görünüş
Çalap: Allah
Nagehan: huzur, rahat, dirlik
Şakirt: ögrenci
KAYNAK KİŞİ
YAZAR, ŞAİR, ARAŞTIRMACI ÖĞRETMEN
MERHUM EDİP ALİ BAKİ