Allah’a muhtaç ve susamış kişiyle Allah’a ait bir şeye sahip olamayan ve ondan başkasını dileyen kişi arasındaki fark
O kişi, yoksulun resmidir; canı yoktur, ekmek yemez. Köpek resmine kemik atma.
O, Hak fakiri değil, lokma fakiridir. Ölü resmin önüne yemek tabağını koyma.
Ekmek yoksulu, karada balıktır. Şekli balık şeklidir ama denizden ürküp kaçar.
O, evde beslenen kuştur, havada uçan Simurg (kuşu) değil. Nefis şeyler yer içer, fakat gıdası haktan değil.
O, ihsan ve (bağış) atiyelerden dolayı Hakk’ın aşığıdır, yoksa canı Allah’ın Hüsnü-i Cemali’nin aşığı değildir.
O, kendisini Allah’ın zâtına aşık olduğunu vehmetse (varsaysa) bile (sevdiği yani vehmi) esma ve sıfatın verdiği vehimdir.
Vehim; vasıflardan, hadlerden doğar. Hak ise doğmamıştır, doğurmaz.
Kendi vehim ve tasavvurunun aşıkı olan kimse, nasıl olur da nimet ve keremlerin Rab’ine aşık olur?
Amma kendi vehmine aşık olan kimse, eğer aşkında sâdık ve samimi ise mecazi sevgisi onu hakikate çeker götürür.
Bu sözü iyice anlatmak, açmak lâzım; fakat eski düşüncelilerden, onların köhne anlayış’larından çekiniyorum.
Kısa görüşlü, köhne anlayışlar, fikre yüz türlü kötü hayaller getirirler.
Herkesin doğru düşünmeye, işitmeye kudreti yoktur. Her kuşcağız bir inciri bütün olarak yutamaz.
Balık resmine ister deniz olmuş ister toprak... Kara yüzlüye ha sabun, ha kara boya.. (ne fark eder)
Kağıdın üstüne bir kederli yüz çiz, o resim gamdan da sevinçten de habersizdir.
Resim, görünüşte gamlıdır amma, kendisi gamla alâkasızdır. Görünüşte gülen bir resmin de neşeyle alâkası yoktur.
Gönülde, bir hâletten (hâl, durum) başka şey olmayan bu dünya gamı ve dünya neş’esi, hakiki gama, hakiki neş’eye nispetle bir resimden ibarettir.
Bu resmin gamlı görünüşü bizim (uyandırmak) içindir. Ta ki bu suretle doğru hatırımıza gele!
Resmin yüzündeki tebessüm sizin içindir. Ta ki bu resim vasıtasıyla hakikat meydana çıka!
(Bu resimler) Hamamlardaki, câmekânın arkasından görülen elbiseler gibidir. Sen dışarıda oldukça yalnız elbiseleri görürsün. Elbiseleri çıkar ve içeriye gir ey arkadaş!
Zira elbiseyle hamama girmeye yol yoktur; ten candan, câme (elbise)de tenden habersizdir.
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Allah yolundan aykırı yol tutanlar İLÂHİ RUH’tan mahrumdur. Onlara Hakk’ın manevi nimeti gelmez. Böyleleri farzetki insan biçiminde olsunlar, hattâ Allah yolunda görünsünler onlar ancak Allah’ı kendilerine nimet veriyor, servet, mevki veriyor diye severler. Bu sevgi, midelerinin aşkıdır. Gönülleri ilâhi güzelliğe vurgun, gıdaları Allah cemâli olanların, mãnevi hazları ve ruhani gıdaları sonsuzdur. Allah’tan maddi hazları değil, mânevi saadetleri dile; o zaman içinden çıkamadığın düğümlerin, nasıl gözüldüğünü o âlemde göreceksin.
Vehim insanda ruhun değil, nefsin aldanışıdır. Vehim Allah’ın zatında değil, mahlukunda mevcuttur. Halbuki zatında vehmin zerresi bile olmayan Allah “Lem yelid velem yûleddir.” Ne doğmuş ne de doğurmuştur.” Çünkü doğurmak başka, yaratmak çok başkadır.
Allah’ın yarattığı sonsuz güzelliklere aşık olan kimse, ileride Allah sevgisine ve hakiki Allah aşkı yolunda bir başlangıç vazifesi görecekse aşkları makbul sayılabilir. Böylece mecazlara vurulmaktan çekinmesinler. Yalnız sapık sevgilere düşmeden, bu mecazların Hak olduğunu sanmadan, Allah sevgisinden ayrılmadan, kötü hayallere güzel elbiseler giydirmeden...
Doğruyu bulmak her faninin harcı değildir. İlâhi sırlar her ruha kapılarını açmaz. Küçük kuşlar bir inciri gagalarsa da bütününü yutmaya kalkışamazlar.
Gülen bir güzelin portresi bu portreyi çizen ressamada bu güzel resmi görene de zevk ve neşe verir. Fakat resmin çizildiği tuval veya kâğıt bu neşe ve zevkten habersizdir.
İşte gönüllerinde, ilim ve irfan olmayan fakat görünüşleri ile kendilerini Allah velileri mertebesinde gören ve göstermeye çalışan sözde bazı insanlar, başkalarına zevk ve neşi verip kendileri o zevkten habersiz olan resimlere, kağıtlara, tuvallere benzerler.
Hz.MEVLÂNÂ
MESNEVİ - 2752 - 2771. Beyitler