ŞEKER FAB. ÖZELLEŞTİRME VE AFYON!
Özelleştirme çok önemli bir proje ve önemli bir yaptırımdır!
O nedenle yazıma önce Sayın Karamollaoğlu’nun bir deyişiyle başlamak istiyorum.
Ne diyor Sayın Karamollaoğlu?
Beyaz Ak Partili adamlar, betonun yenmediğini bir gün onlar da anlayacaklardır!
Ne kadar ilginç ama üzerinde durulması gereken bir söylem!
Bu yazımla da bugün bunu bağdaştırmaya çalışacağım!
***
Ama önce neden özelleştirme?
Kısaca, gelişimini her anlamda tamamlamış olan ülkelerin, ( genelde Avrupa’nın bazı devletleri) özelliğini yitirmeye ve kazancı azalan bazı kurum ve kuruluşlarını (teknolojik anlamda atıl konuma düşen) ellerinden çıkararak, değer yargılarını kaybetmeden özel sektöre devretmeyi ekonomik olarak doğru bulmalarıdır.
Ama bu özeleştirilen kurumun veya kuruluşun kapatılmasını, iptalini değil, tam tersi, yeni donanımlarla bütünleştirilerek rantabıl hale getirilmesini ve üretimin sağlanmasını temin için yapılmıştır.
Bu yöntem onlar için doğru bir uygulama olabilir.
Çünkü bilimin ve teknolojinin gelişmesi, yeni değer ve ürünlerin gündeme gelmesi, kalkınmasını tamamlamış olan ülkeler adına bu doğru bir bakış olarak görülebilir!
Ama ya bizde?
Yoook!
Ama bu oturulup, bu konuda bilgi ve birikime sahip olan elemanlarca, bilgelerimizce elimizde bulunan done ve bilgiler ışığında kesinlikle tartışılarak araştırılması, belirlenmesi gereken bir konudur.
Ama bu böyle mi oluyor?
Kesinlikle hayır!
Ortaya bir karar konuyor ve yapın deniliyor iş bitiyor!
Sonucu ne olursa olsun?
“Gemisini kurtaran kaptan” diyorlar, nasıl kaptanlıksa?
Üretimmiş, istihdammış, ihracatmış, iç piyasa imiş, kimin umurunda?
Vallahi yazık!
***
Bakın size geçmişte İlimizde yapılan bazı özelleşmelerin getirdiği olumsuzlukları ve insanlarımıza yaşattığı sıkıntıları kısaca ifade etmeye çalışayım.
Ben bunu ifade etmeye, dilimin döndüğü kadarıyla katkısız ve bizzat yaşayan olarak da anlatmaya çalışırken, bunun takdirini/değerlendirilmesini de sizlere bırakıyorum.
Elinizi vicdanınıza koyarak bakın/görün/okuyun ve kararınızı verin bakalım.
Özelleşmenin ilimize neler yaşattığını da bilmiş olun.
***
1993-1995 SHP İl Başkanıyım.
Hiç kimseyi suçlamıyorum fakat kıssa kapma anlamında yalnızca yaşanan yanlışlığa işaret etmek istiyorum hepsi bu!
1993-1995 yılları özelleştirme furyasının yaşandığı yıllar!
SHP- DYP hükümeti!
Ekonomi de DYP’nin elinde!
İlimizde özelleştirilen kurumlara şöyle bir göz atalım bakalım.
Burada yapılan özelleştirme değil, adeta devletin elinde bulunan kurumların ne pahasına olursa olsun elden çıkarılması!
Adeta tanıdık yandaş firmalara peşkeş çekilmesi de diyebilirim!
İçimiz sızlıyor ama hükümet ortağı olmamıza karşın yapacak bir şey yok, çünkü bu bir iktidar ortağı projesi, öyle veya böyle yaşama geçecek!
Özelleşen yerler; Seka, yani kağıt ham maddesi üreten bir işletme!
Et- balık Kurumu!
Süt kurumu!
Sinanpaşa- Tiftik ve Yapağı Fabrikası!
Belki dahası da vardır.
Birçok çalışanın ve ailesinin ekmek yediği devlete ait kurumlar!
İstihdam olayının sonlanması ve istihdam yönünde dönüşü olmayan bir yolun başlandığı yerler!
Uygulama başladı ve burada çalışanların hepsi havuza alındı, bazı kurumlara dağıtıldı ama dönüşümü yok!
Bırakın işletmelerde görev yapanların para kazanarak ailelerini geçindirmeleri istemlerindeki, geleceğe bakın geleceğe!
Bunun için de yalnızca, tek örnek vereceğim yer SEKA!
Lütfen dikkatle takip edin.
Çünkü bu yaşanacak özelleşme ile de, şeker Fabrikasına da bir örnek teşkil etmiş olacak.
Neyse gelelim Seka’ya:
Burada yalnız istihdamın ve üretimin son bulması yetmiyormuş gibi, buraya göller bölgesinde ikamet eden vatandaşlarımızın da çeşitli ürün satarak elde etmiş olduğu kazançlar da son bulmuş oldu!
Çünkü burası kağıt ham maddesi üreten bir işletme idi.
Buraya ayrıca saman, kamış, kındıra gibi ürünler de satılabiliyordu!
Bu da bitti.
İnanın millet kıvrandı durdu!
Özelleştirilen bu hallerin getirmiş olduğu en büyük sıkıntı da; bu durumların sonucunda yaşamak için ekonomi gerekli diyerek başka illere başlayan insan akımları, yani göçler başladı!
Bakın bu göçler de, ayrıca nasıl bir sıkıntıyı tetikledi?
Belediyelik olan yerlerin nüfusunun düşmesine ve belediyelik sıfatının yitirilmesine neden oldu!
Belediyelerde çalışan elemanların da havuza alınması ve buranın da istihdam yönüyle geri dönüşümü olamadığından, birçok ailenin de geçim kaynağı aramasına ve başka illere gitmek üzere 2. sefer göçün başlamasına neden oldu.
Ve böylece geçim kaynağı sağlamak anlamında ilimizden giden nüfus yaklaşık olarak o tarihlerde 220 bini buldu veee 108 olan belediye sayımızın 58’e, 7 olan milletvekilimizin de, 5’e düşmesine neden oldu!
Şimdi de, bu hesapsız ve yanlış politikalar sonucunda, bu duruma gelen ilimize insan kaynağı aranarak büyük şehir yapılmak isteniyor!
Ne komik değil mi?
Adeta yaz/boz tahtası gibi!
Aha işte Meritokratik yapının zafiyeti de bu tür yaptırımlar!
Yazık!
“Ummadığın taş baş yarar” derler!
İşte atılan bu taş da, bakın bu güne kadar nasıl başlar yarmış oldu görün.
Ama politikacılara bunu sorduğun zaman, bunu bir hata olarak asla üstlenmezler, bu somut bir şekilde görünmesine rağmen bunu asla kabul etmezler!
Ama bir de bunu olumsuzlukları yaşayanlara sorun bakalım?
***
İşte bu yüzden özelleştirme denilen faktör, birileri diyor ve istiyor diye değil, ülkenin, o ilin koşullarına, verilerine, getirilerine, insan kaynaklarının konumlarına göre yapılmalıdır!
Hele/hele bir şeker fabrikası?
Hani milli bir üretimin yapıldığı, hem de, istihdamın ve ihracatın sağlandığı yer?
Yazıktır bayanlar/baylar yazık!
Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının hiç mi bir “Milli Kaynağı” kalmayacak?
Hepsi de mi geçmişte yaşadığımız gibi, peşkeş vari sonlanmış olacak?
Hani sizin milliyetçi duruşunuz?
Bu kadar mı?
Yazık.
Bundan birileri kazanç sağlarken, kimler ne kaybedecek biliyor musunuz?
Ne çiftçisi kalacak, ne emekçisi kalacak, ne nakliyecisi kalacak ve ne de fabrikalarda her dalda çalışanı kalacak?
Bir kez daha yazık!
Peki, şeker yerine ne yiyeceksiniz?
Ne olacak?
Ne bulursanız onu!
Sanki siyasilerin pek umurunda mısınız?
***
Onun için Sayın Karamollaoğlu’nun söylemiş olduğu bir sözle bu gün yazıma başladım.
Onun da tutarlı ve akıcı politikalarını doğru buluyor, kutluyor, başarılar diliyorum fakat nereye kadar?
O nedenle mert ve dürüst politikacılar, önce ben değil, “önce biz” demesini bilenlerdir!
Nedenim de işte budur.
ŞEKER FAB. ÖZELLEŞTİRME VE AFYON!
Özelleştirme çok önemli bir proje ve önemli bir yaptırımdır!
O nedenle yazıma önce Sayın Karamollaoğlu’nun bir deyişiyle başlamak istiyorum.
Ne diyor Sayın Karamollaoğlu?
Beyaz Ak Partili adamlar, betonun yenmediğini bir gün onlar da anlayacaklardır!
Ne kadar ilginç ama üzerinde durulması gereken bir söylem!
Bu yazımla da bugün bunu bağdaştırmaya çalışacağım!
***
Ama önce neden özelleştirme?
Kısaca, gelişimini her anlamda tamamlamış olan ülkelerin, ( genelde Avrupa’nın bazı devletleri) özelliğini yitirmeye ve kazancı azalan bazı kurum ve kuruluşlarını (teknolojik anlamda atıl konuma düşen) ellerinden çıkararak, değer yargılarını kaybetmeden özel sektöre devretmeyi ekonomik olarak doğru bulmalarıdır.
Ama bu özeleştirilen kurumun veya kuruluşun kapatılmasını, iptalini değil, tam tersi, yeni donanımlarla bütünleştirilerek rantabıl hale getirilmesini ve üretimin sağlanmasını temin için yapılmıştır.
Bu yöntem onlar için doğru bir uygulama olabilir.
Çünkü bilimin ve teknolojinin gelişmesi, yeni değer ve ürünlerin gündeme gelmesi, kalkınmasını tamamlamış olan ülkeler adına bu doğru bir bakış olarak görülebilir!
Ama ya bizde?
Yoook!
Ama bu oturulup, bu konuda bilgi ve birikime sahip olan elemanlarca, bilgelerimizce elimizde bulunan done ve bilgiler ışığında kesinlikle tartışılarak araştırılması, belirlenmesi gereken bir konudur.
Ama bu böyle mi oluyor?
Kesinlikle hayır!
Ortaya bir karar konuyor ve yapın deniliyor iş bitiyor!
Sonucu ne olursa olsun?
“Gemisini kurtaran kaptan” diyorlar, nasıl kaptanlıksa?
Üretimmiş, istihdammış, ihracatmış, iç piyasa imiş, kimin umurunda?
Vallahi yazık!
***
Bakın size geçmişte İlimizde yapılan bazı özelleşmelerin getirdiği olumsuzlukları ve insanlarımıza yaşattığı sıkıntıları kısaca ifade etmeye çalışayım.
Ben bunu ifade etmeye, dilimin döndüğü kadarıyla katkısız ve bizzat yaşayan olarak da anlatmaya çalışırken, bunun takdirini/değerlendirilmesini de sizlere bırakıyorum.
Elinizi vicdanınıza koyarak bakın/görün/okuyun ve kararınızı verin bakalım.
Özelleşmenin ilimize neler yaşattığını da bilmiş olun.
***
1993-1995 SHP İl Başkanıyım.
Hiç kimseyi suçlamıyorum fakat kıssa kapma anlamında yalnızca yaşanan yanlışlığa işaret etmek istiyorum hepsi bu!
1993-1995 yılları özelleştirme furyasının yaşandığı yıllar!
SHP- DYP hükümeti!
Ekonomi de DYP’nin elinde!
İlimizde özelleştirilen kurumlara şöyle bir göz atalım bakalım.
Burada yapılan özelleştirme değil, adeta devletin elinde bulunan kurumların ne pahasına olursa olsun elden çıkarılması!
Adeta tanıdık yandaş firmalara peşkeş çekilmesi de diyebilirim!
İçimiz sızlıyor ama hükümet ortağı olmamıza karşın yapacak bir şey yok, çünkü bu bir iktidar ortağı projesi, öyle veya böyle yaşama geçecek!
Özelleşen yerler; Seka, yani kağıt ham maddesi üreten bir işletme!
Et- balık Kurumu!
Süt kurumu!
Sinanpaşa- Tiftik ve Yapağı Fabrikası!
Belki dahası da vardır.
Birçok çalışanın ve ailesinin ekmek yediği devlete ait kurumlar!
İstihdam olayının sonlanması ve istihdam yönünde dönüşü olmayan bir yolun başlandığı yerler!
Uygulama başladı ve burada çalışanların hepsi havuza alındı, bazı kurumlara dağıtıldı ama dönüşümü yok!
Bırakın işletmelerde görev yapanların para kazanarak ailelerini geçindirmeleri istemlerindeki, geleceğe bakın geleceğe!
Bunun için de yalnızca, tek örnek vereceğim yer SEKA!
Lütfen dikkatle takip edin.
Çünkü bu yaşanacak özelleşme ile de, şeker Fabrikasına da bir örnek teşkil etmiş olacak.
Neyse gelelim Seka’ya:
Burada yalnız istihdamın ve üretimin son bulması yetmiyormuş gibi, buraya göller bölgesinde ikamet eden vatandaşlarımızın da çeşitli ürün satarak elde etmiş olduğu kazançlar da son bulmuş oldu!
Çünkü burası kağıt ham maddesi üreten bir işletme idi.
Buraya ayrıca saman, kamış, kındıra gibi ürünler de satılabiliyordu!
Bu da bitti.
İnanın millet kıvrandı durdu!
Özelleştirilen bu hallerin getirmiş olduğu en büyük sıkıntı da; bu durumların sonucunda yaşamak için ekonomi gerekli diyerek başka illere başlayan insan akımları, yani göçler başladı!
Bakın bu göçler de, ayrıca nasıl bir sıkıntıyı tetikledi?
Belediyelik olan yerlerin nüfusunun düşmesine ve belediyelik sıfatının yitirilmesine neden oldu!
Belediyelerde çalışan elemanların da havuza alınması ve buranın da istihdam yönüyle geri dönüşümü olamadığından, birçok ailenin de geçim kaynağı aramasına ve başka illere gitmek üzere 2. sefer göçün başlamasına neden oldu.
Ve böylece geçim kaynağı sağlamak anlamında ilimizden giden nüfus yaklaşık olarak o tarihlerde 220 bini buldu veee 108 olan belediye sayımızın 58’e, 7 olan milletvekilimizin de, 5’e düşmesine neden oldu!
Şimdi de, bu hesapsız ve yanlış politikalar sonucunda, bu duruma gelen ilimize insan kaynağı aranarak büyük şehir yapılmak isteniyor!
Ne komik değil mi?
Adeta yaz/boz tahtası gibi!
Aha işte Meritokratik yapının zafiyeti de bu tür yaptırımlar!
Yazık!
“Ummadığın taş baş yarar” derler!
İşte atılan bu taş da, bakın bu güne kadar nasıl başlar yarmış oldu görün.
Ama politikacılara bunu sorduğun zaman, bunu bir hata olarak asla üstlenmezler, bu somut bir şekilde görünmesine rağmen bunu asla kabul etmezler!
Ama bir de bunu olumsuzlukları yaşayanlara sorun bakalım?
***
İşte bu yüzden özelleştirme denilen faktör, birileri diyor ve istiyor diye değil, ülkenin, o ilin koşullarına, verilerine, getirilerine, insan kaynaklarının konumlarına göre yapılmalıdır!
Hele/hele bir şeker fabrikası?
Hani milli bir üretimin yapıldığı, hem de, istihdamın ve ihracatın sağlandığı yer?
Yazıktır bayanlar/baylar yazık!
Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının hiç mi bir “Milli Kaynağı” kalmayacak?
Hepsi de mi geçmişte yaşadığımız gibi, peşkeş vari sonlanmış olacak?
Hani sizin milliyetçi duruşunuz?
Bu kadar mı?
Yazık.
Bundan birileri kazanç sağlarken, kimler ne kaybedecek biliyor musunuz?
Ne çiftçisi kalacak, ne emekçisi kalacak, ne nakliyecisi kalacak ve ne de fabrikalarda her dalda çalışanı kalacak?
Bir kez daha yazık!
Peki, şeker yerine ne yiyeceksiniz?
Ne olacak?
Ne bulursanız onu!
Sanki siyasilerin pek umurunda mısınız?
***
Onun için Sayın Karamollaoğlu’nun söylemiş olduğu bir sözle bu gün yazıma başladım.
Onun da tutarlı ve akıcı politikalarını doğru buluyor, kutluyor, başarılar diliyorum fakat nereye kadar?
O nedenle mert ve dürüst politikacılar, önce ben değil, “önce biz” demesini bilenlerdir!
Nedenim de işte budur.
ŞEKER FAB. ÖZELLEŞTİRME VE AFYON!
Özelleştirme çok önemli bir proje ve önemli bir yaptırımdır!
O nedenle yazıma önce Sayın Karamollaoğlu’nun bir deyişiyle başlamak istiyorum.
Ne diyor Sayın Karamollaoğlu?
Beyaz Ak Partili adamlar, betonun yenmediğini bir gün onlar da anlayacaklardır!
Ne kadar ilginç ama üzerinde durulması gereken bir söylem!
Bu yazımla da bugün bunu bağdaştırmaya çalışacağım!
***
Ama önce neden özelleştirme?
Kısaca, gelişimini her anlamda tamamlamış olan ülkelerin, ( genelde Avrupa’nın bazı devletleri) özelliğini yitirmeye ve kazancı azalan bazı kurum ve kuruluşlarını (teknolojik anlamda atıl konuma düşen) ellerinden çıkararak, değer yargılarını kaybetmeden özel sektöre devretmeyi ekonomik olarak doğru bulmalarıdır.
Ama bu özeleştirilen kurumun veya kuruluşun kapatılmasını, iptalini değil, tam tersi, yeni donanımlarla bütünleştirilerek rantabıl hale getirilmesini ve üretimin sağlanmasını temin için yapılmıştır.
Bu yöntem onlar için doğru bir uygulama olabilir.
Çünkü bilimin ve teknolojinin gelişmesi, yeni değer ve ürünlerin gündeme gelmesi, kalkınmasını tamamlamış olan ülkeler adına bu doğru bir bakış olarak görülebilir!
Ama ya bizde?
Yoook!
Ama bu oturulup, bu konuda bilgi ve birikime sahip olan elemanlarca, bilgelerimizce elimizde bulunan done ve bilgiler ışığında kesinlikle tartışılarak araştırılması, belirlenmesi gereken bir konudur.
Ama bu böyle mi oluyor?
Kesinlikle hayır!
Ortaya bir karar konuyor ve yapın deniliyor iş bitiyor!
Sonucu ne olursa olsun?
“Gemisini kurtaran kaptan” diyorlar, nasıl kaptanlıksa?
Üretimmiş, istihdammış, ihracatmış, iç piyasa imiş, kimin umurunda?
Vallahi yazık!
***
Bakın size geçmişte İlimizde yapılan bazı özelleşmelerin getirdiği olumsuzlukları ve insanlarımıza yaşattığı sıkıntıları kısaca ifade etmeye çalışayım.
Ben bunu ifade etmeye, dilimin döndüğü kadarıyla katkısız ve bizzat yaşayan olarak da anlatmaya çalışırken, bunun takdirini/değerlendirilmesini de sizlere bırakıyorum.
Elinizi vicdanınıza koyarak bakın/görün/okuyun ve kararınızı verin bakalım.
Özelleşmenin ilimize neler yaşattığını da bilmiş olun.
***
1993-1995 SHP İl Başkanıyım.
Hiç kimseyi suçlamıyorum fakat kıssa kapma anlamında yalnızca yaşanan yanlışlığa işaret etmek istiyorum hepsi bu!
1993-1995 yılları özelleştirme furyasının yaşandığı yıllar!
SHP- DYP hükümeti!
Ekonomi de DYP’nin elinde!
İlimizde özelleştirilen kurumlara şöyle bir göz atalım bakalım.
Burada yapılan özelleştirme değil, adeta devletin elinde bulunan kurumların ne pahasına olursa olsun elden çıkarılması!
Adeta tanıdık yandaş firmalara peşkeş çekilmesi de diyebilirim!
İçimiz sızlıyor ama hükümet ortağı olmamıza karşın yapacak bir şey yok, çünkü bu bir iktidar ortağı projesi, öyle veya böyle yaşama geçecek!
Özelleşen yerler; Seka, yani kağıt ham maddesi üreten bir işletme!
Et- balık Kurumu!
Süt kurumu!
Sinanpaşa- Tiftik ve Yapağı Fabrikası!
Belki dahası da vardır.
Birçok çalışanın ve ailesinin ekmek yediği devlete ait kurumlar!
İstihdam olayının sonlanması ve istihdam yönünde dönüşü olmayan bir yolun başlandığı yerler!
Uygulama başladı ve burada çalışanların hepsi havuza alındı, bazı kurumlara dağıtıldı ama dönüşümü yok!
Bırakın işletmelerde görev yapanların para kazanarak ailelerini geçindirmeleri istemlerindeki, geleceğe bakın geleceğe!
Bunun için de yalnızca, tek örnek vereceğim yer SEKA!
Lütfen dikkatle takip edin.
Çünkü bu yaşanacak özelleşme ile de, şeker Fabrikasına da bir örnek teşkil etmiş olacak.
Neyse gelelim Seka’ya:
Burada yalnız istihdamın ve üretimin son bulması yetmiyormuş gibi, buraya göller bölgesinde ikamet eden vatandaşlarımızın da çeşitli ürün satarak elde etmiş olduğu kazançlar da son bulmuş oldu!
Çünkü burası kağıt ham maddesi üreten bir işletme idi.
Buraya ayrıca saman, kamış, kındıra gibi ürünler de satılabiliyordu!
Bu da bitti.
İnanın millet kıvrandı durdu!
Özelleştirilen bu hallerin getirmiş olduğu en büyük sıkıntı da; bu durumların sonucunda yaşamak için ekonomi gerekli diyerek başka illere başlayan insan akımları, yani göçler başladı!
Bakın bu göçler de, ayrıca nasıl bir sıkıntıyı tetikledi?
Belediyelik olan yerlerin nüfusunun düşmesine ve belediyelik sıfatının yitirilmesine neden oldu!
Belediyelerde çalışan elemanların da havuza alınması ve buranın da istihdam yönüyle geri dönüşümü olamadığından, birçok ailenin de geçim kaynağı aramasına ve başka illere gitmek üzere 2. sefer göçün başlamasına neden oldu.
Ve böylece geçim kaynağı sağlamak anlamında ilimizden giden nüfus yaklaşık olarak o tarihlerde 220 bini buldu veee 108 olan belediye sayımızın 58’e, 7 olan milletvekilimizin de, 5’e düşmesine neden oldu!
Şimdi de, bu hesapsız ve yanlış politikalar sonucunda, bu duruma gelen ilimize insan kaynağı aranarak büyük şehir yapılmak isteniyor!
Ne komik değil mi?
Adeta yaz/boz tahtası gibi!
Aha işte Meritokratik yapının zafiyeti de bu tür yaptırımlar!
Yazık!
“Ummadığın taş baş yarar” derler!
İşte atılan bu taş da, bakın bu güne kadar nasıl başlar yarmış oldu görün.
Ama politikacılara bunu sorduğun zaman, bunu bir hata olarak asla üstlenmezler, bu somut bir şekilde görünmesine rağmen bunu asla kabul etmezler!
Ama bir de bunu olumsuzlukları yaşayanlara sorun bakalım?
***
İşte bu yüzden özelleştirme denilen faktör, birileri diyor ve istiyor diye değil, ülkenin, o ilin koşullarına, verilerine, getirilerine, insan kaynaklarının konumlarına göre yapılmalıdır!
Hele/hele bir şeker fabrikası?
Hani milli bir üretimin yapıldığı, hem de, istihdamın ve ihracatın sağlandığı yer?
Yazıktır bayanlar/baylar yazık!
Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının hiç mi bir “Milli Kaynağı” kalmayacak?
Hepsi de mi geçmişte yaşadığımız gibi, peşkeş vari sonlanmış olacak?
Hani sizin milliyetçi duruşunuz?
Bu kadar mı?
Yazık.
Bundan birileri kazanç sağlarken, kimler ne kaybedecek biliyor musunuz?
Ne çiftçisi kalacak, ne emekçisi kalacak, ne nakliyecisi kalacak ve ne de fabrikalarda her dalda çalışanı kalacak?
Bir kez daha yazık!
Peki, şeker yerine ne yiyeceksiniz?
Ne olacak?
Ne bulursanız onu!
Sanki siyasilerin pek umurunda mısınız?
***
Onun için Sayın Karamollaoğlu’nun söylemiş olduğu bir sözle bu gün yazıma başladım.
Onun da tutarlı ve akıcı politikalarını doğru buluyor, kutluyor, başarılar diliyorum fakat nereye kadar?
O nedenle mert ve dürüst politikacılar, önce ben değil, “önce biz” demesini bilenlerdir!
Nedenim de işte budur.
ŞEKER FAB. ÖZELLEŞTİRME VE AFYON!
Özelleştirme çok önemli bir proje ve önemli bir yaptırımdır!
O nedenle yazıma önce Sayın Karamollaoğlu’nun bir deyişiyle başlamak istiyorum.
Ne diyor Sayın Karamollaoğlu?
Beyaz Ak Partili adamlar, betonun yenmediğini bir gün onlar da anlayacaklardır!
Ne kadar ilginç ama üzerinde durulması gereken bir söylem!
Bu yazımla da bugün bunu bağdaştırmaya çalışacağım!
***
Ama önce neden özelleştirme?
Kısaca, gelişimini her anlamda tamamlamış olan ülkelerin, ( genelde Avrupa’nın bazı devletleri) özelliğini yitirmeye ve kazancı azalan bazı kurum ve kuruluşlarını (teknolojik anlamda atıl konuma düşen) ellerinden çıkararak, değer yargılarını kaybetmeden özel sektöre devretmeyi ekonomik olarak doğru bulmalarıdır.
Ama bu özeleştirilen kurumun veya kuruluşun kapatılmasını, iptalini değil, tam tersi, yeni donanımlarla bütünleştirilerek rantabıl hale getirilmesini ve üretimin sağlanmasını temin için yapılmıştır.
Bu yöntem onlar için doğru bir uygulama olabilir.
Çünkü bilimin ve teknolojinin gelişmesi, yeni değer ve ürünlerin gündeme gelmesi, kalkınmasını tamamlamış olan ülkeler adına bu doğru bir bakış olarak görülebilir!
Ama ya bizde?
Yoook!
Ama bu oturulup, bu konuda bilgi ve birikime sahip olan elemanlarca, bilgelerimizce elimizde bulunan done ve bilgiler ışığında kesinlikle tartışılarak araştırılması, belirlenmesi gereken bir konudur.
Ama bu böyle mi oluyor?
Kesinlikle hayır!
Ortaya bir karar konuyor ve yapın deniliyor iş bitiyor!
Sonucu ne olursa olsun?
“Gemisini kurtaran kaptan” diyorlar, nasıl kaptanlıksa?
Üretimmiş, istihdammış, ihracatmış, iç piyasa imiş, kimin umurunda?
Vallahi yazık!
***
Bakın size geçmişte İlimizde yapılan bazı özelleşmelerin getirdiği olumsuzlukları ve insanlarımıza yaşattığı sıkıntıları kısaca ifade etmeye çalışayım.
Ben bunu ifade etmeye, dilimin döndüğü kadarıyla katkısız ve bizzat yaşayan olarak da anlatmaya çalışırken, bunun takdirini/değerlendirilmesini de sizlere bırakıyorum.
Elinizi vicdanınıza koyarak bakın/görün/okuyun ve kararınızı verin bakalım.
Özelleşmenin ilimize neler yaşattığını da bilmiş olun.
***
1993-1995 SHP İl Başkanıyım.
Hiç kimseyi suçlamıyorum fakat kıssa kapma anlamında yalnızca yaşanan yanlışlığa işaret etmek istiyorum hepsi bu!
1993-1995 yılları özelleştirme furyasının yaşandığı yıllar!
SHP- DYP hükümeti!
Ekonomi de DYP’nin elinde!
İlimizde özelleştirilen kurumlara şöyle bir göz atalım bakalım.
Burada yapılan özelleştirme değil, adeta devletin elinde bulunan kurumların ne pahasına olursa olsun elden çıkarılması!
Adeta tanıdık yandaş firmalara peşkeş çekilmesi de diyebilirim!
İçimiz sızlıyor ama hükümet ortağı olmamıza karşın yapacak bir şey yok, çünkü bu bir iktidar ortağı projesi, öyle veya böyle yaşama geçecek!
Özelleşen yerler; Seka, yani kağıt ham maddesi üreten bir işletme!
Et- balık Kurumu!
Süt kurumu!
Sinanpaşa- Tiftik ve Yapağı Fabrikası!
Belki dahası da vardır.
Birçok çalışanın ve ailesinin ekmek yediği devlete ait kurumlar!
İstihdam olayının sonlanması ve istihdam yönünde dönüşü olmayan bir yolun başlandığı yerler!
Uygulama başladı ve burada çalışanların hepsi havuza alındı, bazı kurumlara dağıtıldı ama dönüşümü yok!
Bırakın işletmelerde görev yapanların para kazanarak ailelerini geçindirmeleri istemlerindeki, geleceğe bakın geleceğe!
Bunun için de yalnızca, tek örnek vereceğim yer SEKA!
Lütfen dikkatle takip edin.
Çünkü bu yaşanacak özelleşme ile de, şeker Fabrikasına da bir örnek teşkil etmiş olacak.
Neyse gelelim Seka’ya:
Burada yalnız istihdamın ve üretimin son bulması yetmiyormuş gibi, buraya göller bölgesinde ikamet eden vatandaşlarımızın da çeşitli ürün satarak elde etmiş olduğu kazançlar da son bulmuş oldu!
Çünkü burası kağıt ham maddesi üreten bir işletme idi.
Buraya ayrıca saman, kamış, kındıra gibi ürünler de satılabiliyordu!
Bu da bitti.
İnanın millet kıvrandı durdu!
Özelleştirilen bu hallerin getirmiş olduğu en büyük sıkıntı da; bu durumların sonucunda yaşamak için ekonomi gerekli diyerek başka illere başlayan insan akımları, yani göçler başladı!
Bakın bu göçler de, ayrıca nasıl bir sıkıntıyı tetikledi?
Belediyelik olan yerlerin nüfusunun düşmesine ve belediyelik sıfatının yitirilmesine neden oldu!
Belediyelerde çalışan elemanların da havuza alınması ve buranın da istihdam yönüyle geri dönüşümü olamadığından, birçok ailenin de geçim kaynağı aramasına ve başka illere gitmek üzere 2. sefer göçün başlamasına neden oldu.
Ve böylece geçim kaynağı sağlamak anlamında ilimizden giden nüfus yaklaşık olarak o tarihlerde 220 bini buldu veee 108 olan belediye sayımızın 58’e, 7 olan milletvekilimizin de, 5’e düşmesine neden oldu!
Şimdi de, bu hesapsız ve yanlış politikalar sonucunda, bu duruma gelen ilimize insan kaynağı aranarak büyük şehir yapılmak isteniyor!
Ne komik değil mi?
Adeta yaz/boz tahtası gibi!
Aha işte Meritokratik yapının zafiyeti de bu tür yaptırımlar!
Yazık!
“Ummadığın taş baş yarar” derler!
İşte atılan bu taş da, bakın bu güne kadar nasıl başlar yarmış oldu görün.
Ama politikacılara bunu sorduğun zaman, bunu bir hata olarak asla üstlenmezler, bu somut bir şekilde görünmesine rağmen bunu asla kabul etmezler!
Ama bir de bunu olumsuzlukları yaşayanlara sorun bakalım?
***
İşte bu yüzden özelleştirme denilen faktör, birileri diyor ve istiyor diye değil, ülkenin, o ilin koşullarına, verilerine, getirilerine, insan kaynaklarının konumlarına göre yapılmalıdır!
Hele/hele bir şeker fabrikası?
Hani milli bir üretimin yapıldığı, hem de, istihdamın ve ihracatın sağlandığı yer?
Yazıktır bayanlar/baylar yazık!
Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının hiç mi bir “Milli Kaynağı” kalmayacak?
Hepsi de mi geçmişte yaşadığımız gibi, peşkeş vari sonlanmış olacak?
Hani sizin milliyetçi duruşunuz?
Bu kadar mı?
Yazık.
Bundan birileri kazanç sağlarken, kimler ne kaybedecek biliyor musunuz?
Ne çiftçisi kalacak, ne emekçisi kalacak, ne nakliyecisi kalacak ve ne de fabrikalarda her dalda çalışanı kalacak?
Bir kez daha yazık!
Peki, şeker yerine ne yiyeceksiniz?
Ne olacak?
Ne bulursanız onu!
Sanki siyasilerin pek umurunda mısınız?
***
Onun için Sayın Karamollaoğlu’nun söylemiş olduğu bir sözle bu gün yazıma başladım.
Onun da tutarlı ve akıcı politikalarını doğru buluyor, kutluyor, başarılar diliyorum fakat nereye kadar?
O nedenle mert ve dürüst politikacılar, önce ben değil, “önce biz” demesini bilenlerdir!
Nedenim de işte budur.