(18 Mart 1915)
Bu yüce Türk Milleti’nin tarih boyu kahramanları ve kahramanlıkları asla bitmez.
Var olma ve bağımsızlık adına onlar için ölmek nedir ki?
Vatan ve millet aşkı ile göz yummak, geride kalanlara şerefli/onurlu bir yurt bırakmak, bu asil milletin sanki düğün alayına katılması gibidir!
Savaşırken aldığı yaralardan akan kan da, onlar için bir cennet kınası gibidir!
Vatanını ve milleti için, kanını ve canını verenleri rahmetle/minnetle anıyor, manevi huzurlarında saygı ile eğiliyorum.
Nurlar içinde yatsınlar.
***
Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi…
Aslımın nesli, diyordun ya nesilmiş gerçek?
İşte çiğnetmedi namusunu, asla çiğnetmeyecek.
***
ÇANAKKALE SAVAŞI:
Birinci Dünya Savaşı’nda kazandığımız en büyük muharebedir.
Savaşın gidişini değiştiren bu büyük zafer, İngiliz’lere 205.000, Fransız’lara 47.000 kişinin hayatına mal olmuştur.
Düşmanın Çanakkale önlerine yığdığı deniz kuvvetleri 18 zırhlı, 12 Kruvazör, 17 muhrip, 12 denizaltı, 1 uçak gemisi 36 mayın gemisinden meydana geliyordu. Ayrıca 86 nakliye 222 de çıkarma gemisi vardı.
İngiliz Fransız filosunun 6 zırhlısı Türk topçularının isabetli atışları sonunda batırıldı.
8 saat 45 dakika süren bombardıman esnasında düşman 506 top kullandı. Savaşta Çanakkale sırtlarından vaktiyle 2.Abdülhamit Han’ın yaptırdığı Aziziye tabyalarının büyük rolü oldu.
Nihayet Boğazdan geçemeyeceklerini anlayan İngiliz ve Fransızlar Gelibolu’ya asker çıkararak İstanbul’a karadan yürümeye karar verdiler.
Ama Kahraman Mehmetçikler sayesinde bunu da başaramadılar.
Burada Vatan için can veren 250.000 Mehmetçikten Ezine’’li Yahya Çavuş ve arkadaşlarının abidesi için eski Çanakkale Valilerinden Nail Memik Bey’in yazdığı dörtlük.
***
Bir Kahraman tabur ve Yahya Çavuş’tular;
Tam üç alayla, bur da, gönülden vuruştular...
Düşman, tümen sanırdı bu şahlanmış erleri,
Allah’ı arzu ettiler; Akşam kavuştular.
57. PİYADE ALAYI!
Onlar; Bayraklarını teslim edecekleri yeni Alay’ı halâ arar gibiler...
Onlar; aramaktan vazgeçmediler…
***
22 Şubat 1915 tarihinde 19. Fırka komutanı Mustafa Kemal tarafından törenle sancağı verilen 57. Alay; Conkbayırı’nda 3 tabur ve bir dağ bataryasını oluşturan yaklaşık 3000 subay ve askerden oluşuyordu.
Conkbayırı’na varıldığı anda bizzat Mustafa Kemal’in yönetiminde, kendisinden yaklaşık 4-6 kat daha büyük bir düşman gücüne karşı taarruza geçtiler.
Mustafa Kemal 57. Alay’a şu ünlü emrini verdi!
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimizi yeni birlikler ve komutanlar almış olacaktır”!
57. Alay da, komutanı Yarbay Manastırlı Hüseyin Avni Beyden, saka neferi Hadimli Ali Efendiye kadar tamamına yakını şehit oldu.
Ancak, 19. Tümen savaş alanına yetişmişti ve 25 bin kişilik düşman ordusu da yok edilmişti.
57. Piyade Alayı, komutanından bütün subay ve erlerine kadar, kahramanca savaşarak büyük kayıplar vermiştir.
Alay Komutanının da şehit olduğu 57. Piyade Alayı’nın sancağının, Avustralya da bu gün Melbourn Müzesindeki bir vitrinde sergilenmekte olduğu ifade edilmektedir.
Bu müzedeki plâkette şunlar yazılıdır:
“Bu Alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiş ama esir edilmemiştir!
Çünkü Türk ordusunun Milli geleneklerine göre bir alayın son eri ölmeden teslim edilmez!
Bu sancak, sonuncu muhafızında altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur.
Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alayı sancağını selamlamadan geçmeyin” !
Çanakkale savaşının en kahraman askeri birliklerinden biri olan 57. Alay tarafından İngilizlerden ele geçirilen “ganimetler” arasında bulunan bir miğfer ise…
Dönemin Fırka kumandanı Yarbay Mustafa Kemal’e hediye edilmiş ve Mustafa Kemal’de bu miğfere imzasını atmış, miğfer de halen Harbiye Askeri Müzesinde, Hüseyin Avni Bey’in şehit olduğunda üzerinde bulunan üniformasının sergilendiği vitrinde bulunmaktadır.
***
Bu uğurda Hakkın rahmetine kavuşanları biz kez daha rahmetle anıyor ve manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
***
İşte bu kahramanları Çanakkale’de geçemeyen dünya birlikleri; nasıl İstanbul’a nasıl geldiler ve ülkemizi istilaya kalkıştılar?
Sorulması ve cevabı alınması gereken bir yapı!
Aslında bu çok açık bir şekilde belli, “ yukarıda bıyık, aşağıda sakal” misali tartışılması gereken bir konu ama kesilen ağacın dediği gibi; “ ne yapayım ki sapın benden” misali !
Gülen yüzleriniz solmasın.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.