58. HAFTA TÜRKELİ GAZETESİ SANAT-KÜLTÜR SAYFASI YAZILARI
HAZIRLAYAN: ŞABAN KORKMAZ
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “Eğer Allah’a ödünç verirseniz O sizin için, onun karını kat kat artırarak verir, hem de sizin günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah Şekur’dur, Halim’dir; küçük iyiliklerden ötürü bile büyük mükâfat verir, müsamahakârdır, cezalandırmada acele etmez.” (Tegabün Suresi-17)
&&&
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: İnsanoğlu, malım, malım der. Gerçekte onun malı yiyip içtiği, giyip eskittiği ve Allah için tasadduk ettiğidir. (Yaptığı hayır ve hasenattır) Bunun dışındaki malı kendisinin değil, mirasçılarınındır. O ise bunun zahmetini çekmekte, ahirette ise hesabını verecektir. (Müslim)
BAŞYAZI:
İŞTE ASIL KAZANÇ BURADA!
ŞABAN KORKMAZ
İnsanları eşrefi mahlûk olarak yaratan Yüce Allah, her bir nimeti onun emrine vermiştir. Yarattığı kulunu çok mu çok sever. Onu bu dünyaya misafir olarak göndermiştir. Eline geçenleri fakire, fukaraya, yardıma muhtaç kimselere vermesi için gönüllerine sevgi ve muhabbet yerleştirmiştir.
Günümüz insanları evlenir ve çoluk çocuğa karışırlar. Kiminin kocası cömert olur, kiminin de karısı cömert olur. Kiminin de hem kocası, hem de karısı cömert olur. Anne ve baba yaşantıları süresince nasıl cömert olurlarsa çocukları da evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra da böylece cömert olurlar. Hal böyle olunca toplumda yardımlaşma duyguları zirvelere ulaşır böylece.
Hazreti Allah yarattığı kullarını bin bir nimet vererek denemeye tabi tutar. Verdiklerini nereye harcayacağına bakar. Bazın insanlar da Allah’ın verdiğini başkalarına vermeye özen gösterir. Böylece o kişi ahirete güzel bir yatırım yapmış olur. Bu dünyada Allah’ın verdiklerini fakire, fukaraya, yetime ve öksüze verirler ki Rabbim de onları yevmi kıymette sevindirir ve cennetine koyar.
Günümüz toplumunda öyle insanlar vardır ki, Allah’ın verdiğinden öylesine verirler ki, bundan da O Yüce Yaratıcı o kadar memnun olur ki, bunun semerelerini daha ölmeden önce onlara gösterir. Hiç şüphesiz ki yapılan yardımlar daha fakirin eline değmeden Cenab-ı Allah’ın eline değer ve ahire yatırımı olarak amel defterlerine kaydedilir. Asr-ı Saadet döneminde Hz. Ömer (r.a.) zamanında yaşanan bir hikâye bütün bu sırları ortaya koymaktadır. Okuyup anlamaya ve anlatmaya ne dersiniz?
Hazreti Ömer (r.a.) Musul’a bir vali tayin eder. Bir süre sonra; “ Musul’daki bütün fakirlerin listesini bana gönder” diye haber gönderir. Vali de en başa kendi ismini yazıp listeyi gönderi. Hazreti Ömer (r.a.)şaşırır. İki kişi görevlendirip (Hele bir gidin bakalım, benim valimin yaşama şekli nasıl) der. İki kişi geri gelip; (Musul’u gezdik, dolaştık, Validen daha fakir kimseyi görmedik ve bulamadık. Ekmeği suya batırıp yiyor, katık yok) derler. Hazreti Ömer (r.a.) memnun olur, bütün fakir fukarayı doyurur, bin altın da bu valiye gönderir. Vali, altınları hanımının önüne döküp der ki:
-Hanım, Hazreti Ömer (r.a.) bunları gönderdi, ne yapacaksan yap!
-Yaşadık, al şu on taneyi hemen pazardan şunları al, gel.
-Tamam da, kalan ne olacak?
-Saklarız, lazım oldukça kullanırız.
-İzin ver, bir iş ortağı bulayım, parayı işletsin. Hem altınlar kalır, hem de kar getirir.
Hanımı kabul eder. Vali keseyi alıp gider. On altınla hanımının istediklerini alıp, kalan altınları, ne kadar fakir, fukara varsa, hepsine dağıtır. Eve gelence hanımı der ki:
-Ne yaptın?
-Tamam, ortağı buldum. Altınları onlara verdim, kar gelecek.
-Çok iyi, kar ne zaman?
-Ayın başında.
Ayın başı gelince, hanım der ki:
-Kar hani nerede?
-Daha ölmedik, ölseydik Cenab-ı Hak verecekti. Ben bütün altınları fakir fukaraya dağıttım; çünkü Rabbimden daha iyi bir ortak bulamadım. Hepsi beni kandırıyordu. Ama Rabbim kandırmaz. Bire yedi yüz verir, yedi bin verir, ama tam verir.
Sen misini bunu söyleyen, epey kavga gürültüden sonra kadın; (Bugüne kadar çektiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de altınları fakirlere vermişsin. Biraz yüzümüz gülecekti, yine fakir kaldık) diye valiyi kovar evinden. Vali ne yapsın yatmak için bir arkadaşının evine gider. Birkaç gün geçtikten sonra, hanımlar valinin ailesine gelip (Yanlış yaptın, koskoca vali başkasının evinde yatıyor. Adamcağız kendi evinden de oldu) derler. Kadını yumuşatmak için, barışmaları için, her yolu denerler. Sonunda barışırlar. Vali eve gelir Hanımı der ki:
-Halife bir daha gönderirse ne yaparsın?
-Aynısını yaparım. Eğer benim gördüklerimi görseydin, benden önce sen dağıtırdın.
-Ne görüyorsun?
-Sevindirdiğim her fakir için, Allah-ü Teala gökten bir nur indiriyor, o nur güneşi karartıyor. O nurları gördükten sonra, mümkün olsa da, daha fazlasını veririm.
Bu sözlerin üzerine valinin hanımı beyinden özür diler ve huzurluca bir ortamda yaşamaya devam ederler.
Kendini bilen her bir insanın çalışan olsun, emekli olsun belirli bir kazancı vardır. İşte bu kaylık kazançlarında birilerinin hakkı vardır. O hakları yerli yerine dağıtmak düşer insana. Biriktirmek, mal yığmak, ev, bark almak yerine kişi elinde bulunandan birilerine vererek onları sevindirmeli, gönüllerini alarak cennete girebilmek için çaba ve gayret sarf etmelidir.
&&&
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Sarımsağın;
Kan pıhtılaşmasını önleme yardımcı olmak için kanı inceltici özelliği olduğunu,
Kolesterolü düşürdüğünü,
Tansiyona iyi geldiğini,
Strese iyi geldiğini,
BİLİYOR MUYDUNUZ?
&&&
İŞTE BİR BABANIN OĞLUNA NASİHATI!
“El Oğul! İyi adını keme takma ve keme arkadaş olma, zararını çekersin. İlere yürü, geri kalma, alay bozma. Tarla basma. Dost malına göz dikme. Koymadığın yere el uzatma. İki kişi söyleşirken dinleme. Ekmekle tuz hakkını gözet. Davetsiz bir yere gitme. Sır saklamasını bil. Bir mecliste söylenilen sözleri sakla. Evden eve söz taşıma. Kimseyi kınama, çekiştirme. Haluk ol, herkesle iyi geçinmeye bak. Kimseye dil uzatma. Senden uluların önünden yürüme. İhtiyarlara hürmet et. Daima temiz ol. Haram ve yasak olan şeylere karşı perhizli ol. Eline giren malı telef etme, israf etme. Kanaatle geçin. Sağlığına dikkat et. Merde değil, namerde de muhtaç olma. Elinde olanla yetin. Başkasının elinde olana haset etme. Mümkün olduğunca cömert ol.”
&&&
KUL HAKKINA DAİR
Kul hakkını hemen ödemek, hak sahibiyle helalleşmek, ona iyilik ve duada bulunmak lazımdır. Hak sahibi ölmüş ise, ona dua, istiğfar edip, çocuklarına, varislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, varisleri bilinmiyorsa, mal miktarı parayı fakirlere sadaka verip, sevabına hak sahibine hediye etmelidir.
Bir kimseden sebepsiz, zorla haksız olarak alınan bir lirayı, sahibine geri vermek, yüzlerce lira sadaka vermekten, kata kat daha sevaptır. Bir kimse Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe Cennete giremeyeceği bildirilmektedir.
Kıyamet günü haklar, muhakkak sahiplerine verilir. Dünyada hak sahibinin rızası alınmayınca, ahirette haksız tarafın iyilikleri alınıp, haklı tarafa verilir. İbadetleri ve iyilikleri yoksa hak sahibinin günahları o kimseye verilir.
Başkasının malını yemek, şarap içmekten daha büyük günahtır. Kul hakkı, Allah Teala’nın hakkından önce ödenir. Allah uğrunda savaşıp da ölen kimsenin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Kul hakkı, tevbe ile, şefaatle af olmaz. (İlmihalden Alıntıdır)
&&&
HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN!..
Yapılan iyiliği gösteriş için, dostlarını ve arkadaşlarını çıkar için, sevgiyi hevesleri için ve zamanı da sadece kendi çıkarları ve mutlulukları için kullananlar şunu iyi bilsinler ki; Rabbim gizlenen niyetleri de, yürekleri de çok iyi bilir.
İyiliğin altında gizlenen kötülüğün de, samimiyetle yapılan iyiliğin de karşılığını kat be kat fazlasıyla verir. Yeter ki bizler yaptığımız iyilikleri sırf Allah rızası için yapmaya bakalım ve kazananlardan olalım.
&&&
NERESİNDEYİM?
Düşünüyorum da,
Nereden geldim?
Düşünüyorum da,
Nereye gideceğim?
Düşünüyorum da,
Ağlayasım geliyor.
Düşünüyorum da,
Haykırasım geliyor.
Düşünüyorum da,
Bulamıyorum bir türlü,
Allah’a kulluk çizgisinin neresindeyim?
(Duygu Selinin Nağmeleri İsimli Kitabımdan)
&&&
İNCİLERİN İNCİSİ
-Kimse cehaletini itiraf etmez. Yalnız, başkası sözünü bitirmeden kendisi söze başlayan müstesna. Sad-i Şirazi (k.s.)
***
-Felek ne cömert zalime, ezene, bütün nimetler yoksulları üzene, onurlu insanlara mutluluk yok, gel ed yuh çekme şu rezil düzene. Ömer Hayyam
***
-Böbrek taşı olanlar, kavun çekirdeğinin içini çokça yeseler böbrekteki taşı öğütüp düşürür. İbn-i Şerif
***
Namazı hızlı hızlı kıldığında şunu unutma ki elde etmeyi veya kaçırmamayı istediğin her şey, huzurunda durduğun Zat’ın kudretindedir. Ali Tantavi
&&&
NAMAZ MI DEDİN?
Eski bir arkadaşı ziyarete gitmiştim. Gitmeden önce de dükkânında olup olmadığını sorduğumda ikindi namazına gideceğini ve namazdan sonra dükkânda olacağını söylemişti. Tam dükkânına vardığımızda ikindi ezanı okunmaktaydı. Baktım abdest almak üzere lavaboya gitmişti. İşimizi görecekti ama namazdan sonra görecekti. Belli ki her bir vakit namazını cemaatle eda etmekteydi. Her neyse bizimde abdestli olduğumuzu görünce sevindi. Hep beraber ikindi namazını eda edip dükkâna gelmiştik. Bir ara kaza namazından bir soru sorduğumda birden irkildi ve bana şöyle söylendi: “Namazın kazaya bırakılması mı? Ne demek bu? Hiç namaz kazaya bırakılır mı? Hiç insan namazını kazaya bırakır mı? Allah bizim neyimizi geri bıraktı? Bize neleri vermedi? Neyimiz eksik bizim? Namazını kılmayan kişi, bile bile kılmayan kişi münafıktır ve cehenneme layıktır. Hemen hemen her bir şeye insan mazeret uydurabilir veya bulabilir ama namaz için hiçbir zaman kişi mazeret üretmemelidir. Zaten Allah’ın bizden istediği emir ve yasaklara uymak değil mi? Allah’ın bizim namazımıza ihtiyacı yok ama bizim Allah için namaz kılmaya ve O’na gereği gibi kulluk yapmaya ihtiyacımız vardır. Bundan böyle gerisi teferruattır vesselam.” Bu cümleleri bir tarafa silinmeyecek bir şekilde yazıp sözümün nazımın geçtiği dostlara söyleme ihtiyacı hissediyor ve bunlara tekrar ettikçe tüylerim diken diken oluyor. Rabbim namazını vaktinde cemaatle eda edenlerden eylesin. Namazını hiçbir şekilde kazaya bırakanlardan eylemesin. Âmin.
&&&
ÖĞREN DE GEL
Aşma yiğidim bendini,
İlim nedir söylen de gel.
Bk aynaya gör kendini,
Takva nedir öğren de gel.
Şaban Korkmaz
&&&
SAKIN ÜZÜLME!
Sakın üzülme sevgili dostum! Çünkü hüzün düşmanı sevindirir, dostu üzer, haset edenin diline düşürür.
Çünkü hüzün sinirleri yıpratır, kaybolanı geri getirmez, kalbi yorar, gecelerini mahveder. Kaybettiğin hiçbir şey için üzülme onu geri getiremezsin. Her zaman Allah’a şükreden bir kul olmaya bak. Kazanmak için, karneni hep pek iyiler’le doldurmak için insanlara yardım etmede diğer insanlardan hizmet bayrağını teslim almalısın ve elinden hiçbir şekilde bırakmamalısın. Başına her ne gelirse onunu Yüce Yaratıcı Allah-ü Teala’dan geldiğini düşünmelisin ve üzülmemelisin. Elinde olanla yetinmeye bakacaksın, elin elinde olana haset etmeyeceksin. Hiçbir şeyi ve hiçbir kimseye kıskanmayacaksın. Hiçbir kimseyle de münakaşaya girme. Münakaşaya girmişsen bile hemen vazgeçmeye yeltenmelisin. Hiçbir kimsenin gıybetini yaparak kendini helak etme. Daima Allah’a tevekkül etmeye bak.
&&&
ACABA
Şu dünyayı yaşanacak bir hale,
Ne getirir bilen var mı acaba?
Oluk, oluk akan kanla şelale,
Yatağında ölen var mı acaba?
Pişirirsin mangalında sucuğu,
Kapı komşun açı derzken çocuğu,
Çorabı yok, sırtında yok gocuğu,
Gözyaşını silen var mı acaba?
Anlamazsın belki karnın tok şimdi,
Sanma vaktin bu dünyada yok şimdi,
Tanıdığın niceleri yok şimdi,
Hiç aklına gelen var mı acaba?
Olayların akışına bozulup,
İnsanların dertlerine üzülüp,
Yatağında lalettayin büzülüp,
Uykusunu bölen var mı acaba?
Bu sorular geçerlidir bana da,
Nefes almak minnet iken cana da,
Bir gün olsun hakiki bir manada,
Mutluluktan gülen var mı acaba?
Der Mikdadi sordum cevap aradım,
Umarım bir işinize yaradım,
İman ile ölmek benim muradım,
Bundan büyük şölen var mı acaba?
Mikdat BAL
(Alimoğlu Takviminden Alıntı)
&&&
CAMİ ADABI İLE İLGİLİ MESELELER
-Camiye giren camide namazı bekleyenlere selam vermelidir.
-Camiye girince kişi gidip en ön safa oturmalıdır.
-Ön saflarda boşluk varken arka safta namaza durulmamalıdır.
-İmamın arkasında durmanın sevap olduğu bilinmelidir.
-Camiye girerken itikafa niyet edilmemelidir.
-Camide hiçbir dünya kelamı konuşulmamalıdır.
-Namaz kılarken yedi aza secde yere yapışık olmalıdır.
-Farz namazı kılarken imamdan önce hareket edilmemelidir.
-Başkalarını rahatsız edecek bir şekilde soğan, sarımsak yiyerek camiye gidilmemelidir.
-Camiye temiz elbiselerle gidilmeye özen gösterilmelidir.
-Camiye erken gidilmeli, camiden en son olarak çıkılmaya niyet edilmelidir.
-Hiçbir mazeretimiz yokken sandalyede namaz kılınmamalıdır.
-Ezan okunurken müezzinin okuduğunu tekrar etmek gerekir.
-Ezan bittiğinde ezan duası yapılmalıdır.
-Camiye giderken çocukları götürmek ve namaza alıştırmak gerekir.
-Öğle namazının ve yatsı namazının son sünneti dört rekat olarak kılınmalıdır.
Babalara düşen en önemli görev çocuğun yaşı ne olursa olsun küçük yaşlarda camiye giderken mutlaka onlara camiye götürmeli, abdestini aldırarak camiye alıştırmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki;
“Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” (Dedemin söylediklerinden)
&&&
ONDADIR
Her nereye baksan gözün bil sırr-ı Sübhan ondadır,
Her ne işitse kulağın mahz-ı Kur’an ondadır,
Bir şeye mahlûk gözüyle baksan o mahlûk olur,
Hak gözüyle bak ki şek nur_u Yezdan andadır.
Niyazı Mısr-i (k.s.)
&&&
SAHİDEN BÖYLE OLDU
Biz hiçbir zaman hiçbir dostu yarı yolda bırakmadık ve bırakmayız. Bunun yanında birileri de menfaatinin bittiği durakta indi ve gözden kayboldu gitti ve de bir daha da görünmedi.
&&&
SECEÇEKSEN!
Arkadaş seçeceksen;
-Abdesti bozulduğunda hemen abdest alanlardan,
-Namazını vaktinde kılanlardan,
-Kul hakkı yemeyenlerden,
-Sır saklamasını bilenlerden,
-Her bir yaratığı Allah rızası için sevenlerden,
-Elinde olanla yetinenlerden,
-Başkasının elinde olana haset etmeyenlerden SEÇ olur mu?
&&&