Helalinden gıdalar yiyene, çocuklarını da helal gıda ile besleyenlere ne mutlu. Onlara öyle müjdeler vardır ki siz bunu bilemezsiniz.
Vücuda giren bir haram lokma o vücudu ancak kırk günde terk eder. Haram lokma yiyen kimse namaz kılsa da, hayır hasenat yapsa da bu yaptıklarından bir sevap ve bir huşu alamaz.
Bir anne ve baba çocuğuna eğer haram lokma yedirdiyse bu ileride kendisini gösterir ve çocuk yaşı ilerledikçe ana ve babasına karşı gelmeye, söz dinlememeye başlar.
Ana babaların en büyük görevlerinden birisi de çocuklarına daha küçük yaşlarda helal ve haram kavramlarını öğretmesi gereken en önemli meselelerden birisi olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, atalarımızın dediği gibi: “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” Haydi, anne ve babalar önemli bir kampanyaya imza atmaya var mısınız? Gelin çocuklarımıza helali ve haramı öğretelim ve kazananlardan olalım. Konu ile ilgili olarak Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir Hadisinde şöyle buyuruyor:
“Helal belli, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır, pek çok kimse bunları bilmez. Şüpheli şeylerden sakınan dinini ve nefsini kurtarmış olur. Kim de şüpheli şeylere dalarsa harama düşer. Koru etrafında (hayvanlarını) otlatan çobanın çok sürmeden içeri dalması gibi. Haberiniz olsun, her bir melikin özel korusu vardır. Dikkat edin, Allah’ın yeryüzündeki korusu haramlardır. Haberiniz olsun, vücutta bir parçacık et vardır. Bu iyi olursa bütün vücut iyi olur. Bozuk olursa bütün vücut bozulur. İşte bu kalptir.”
Haramlardan akrepten kaçar gibi kaçanlara selam olsun. Helal lokmalarla çocuklarını beslemeye özen gösterenlere helal olsun.
&&&
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “Yetimlere mallarını verin, temizi verip murdarı almayın, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız gerçekten büyük bir günahtır.” (Nisa Suresi: 2)
&&&
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: “Allah-ü Teala derdi de devayı da indirdiği gibi, her dert için de bir deva yaratmıştır. Binaeaneleyh tedaviye devam ediniz, fakat haram ile tedavi etmeyiniz.”
(Ebu Davud)
&&&
RABBİNE NE DİYECEKSİN?
Ey dünya ve geçici şaşaasından faydalanan!
Gözleri onun güzelliklerinden uyku tutmayan!
Ulaşamayacağın şeyler peşinde ömrü tükettin!
Rabbine kavuştuğunda acaba ne diyeceksin?
Rafii
&&&
KULLAR AFFETSİN
Seni bağışlamak haddime değil
Ömrünü yorduğun kullar affetsin
Kolay olmayacak bunu sen de bil
Gönlünü kırdığın kullar affetsin.
Kışı bitirmedin yazların ile
Çoğa varamadın azların ile
Kurşun sıkar gibi sözlerin ile
Kalbinden vurduğun kullar affetsin.
Eğilmez dağlar sen böyle yapıca
Eğrilmez doğrular yoldan sapınca
İnsanlık bağları bir bir kopunca
Yerlere serdiğin kullar affetsin.
Fani hayatını baki mi sandır?
Her yeşil tonunu haki mi sandın?
Böyle bir yalana nasıl inandın?
Çileye sardığın kullar affetsin.
Cehenneme yaktın kızıl ateşi
Söndürmeye gücün yetmez güneşi
Olmuşsun dünyada şeytanın eşi
Yüreğin burduğun kullar affetsin.
Uğur’un dertleri aşmış boyunu
Değiştiremez ki huylu huyunu
Korktuğun bozulur diye oyunu
Rüyada gördüğün kullar affetsin.
Uğur UKUT
&&&
HAYDİ CENNETE KOŞUN!
Külliyen zengin, mevki, makam sahibi olan bir zat bir gün bir rüya görüyor. Rüyasında bir adam başında dikilmekte ve elinde bir kitap tutmaktadır. Adam kitabı kendisine uzatmış. Kitabı alıp bakınca, ne görsün, içinde altın suyuyla şöyle bir yazı azılmış: “Fani olanı bakiye tercih etme, melikliğin kudretin, saltanatın, kölelerin, hizmetçilerin, lezzet ve tad aldığın şeyler ile nefsanî arzularını yerine getirebilmenle sakın aldanma. Bugün sen birtakım şeylerde güçlüsün, ancak bunlar hiç şüphesiz ki elde emanettir. Bunlar bugün senin elindedirler, fakat yarın heba olabilir. Bugün bunlar sevinme ve mutluluk vesilesidirler. Bunlar bugünlüktür, yarın da sahip olunacağına garanti yoktur. Öyleyse Allah’ın emrine koş. Çünkü Hz. Allah şöyle buyurmaktadır: “Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.” (Al-i İmran-133)
Hani ne demişler: “Bir varmış, bir yokmuş.” İnsan da öyle değil mi? O zaman haydi Cenneti kazandıracak ameller yapmaya gayret ve çaba sarf edenlerden olabilme ümidiyle Allah’a emanet olun Efendim.
&&&
ESAS OLAN GÖNÜL ZENGİNLİĞİ
“Unutma, gönül zenginliği mal zenginliğinden daha faziletlidir. Zenginlik ihsan edilmemiş insan, takvadan nasipdardır. Nice nimetler içinde yüzen insanlar vardır, din ve güzellik yönünden açtırlar. Mümin, hayır üzere bulunursa yeryüzü gülümser, gökler onunla mutlu olur. Üzerinde iyilik yapmış olana hiç şüphesiz ki toprağın altında eziyet edilmez. İhtiyarlığın gençliğin üzerine saldırması gibi, ölüm de ihtiyarın üzerine saldırır. Dünyayı hakkıyla tanıyan insan, eline geçen bolluk mutlu olmadığı gibi, gelen belalara karışı sabırsızlık göstererek de mahzun olmaz.” Ebu Said-i Esmai (k.s.)
&&&
GIYBET GİBİ KÖTÜSÜ VAR MI?
Aldatmak için giyinmişiz koyun derisi,
Yazıklar olsun ürkütene yanımıza geleni,
Esasen kurdun yediği yok kimsenin etini,
Alenen yemekteyiz hep birbirimizin etini
Muhammed B.Şadel Haşimi (k.s.)
&&&
TORUNLAR
Torunlar, candır, torunlar kandır,
Torunlar arıdır, torunlar baldır.
***
Torunlar bahçedir, torunlar çiçektir,
Torunlar neşedir, torunlar nefis içecektir.
***
Torunlar yardır, torunlar yarandır,
Torunlar yoldur, torunlar yoldaştır.
***
Torunlar aşktır, torunlar şevktir,
Hiç şüphesiz ki torunlar meşktir.
Şaban KORKMAZ
&&&
DÜNYA SEVGİSİ
Bir zat Abdülkadir-i Geylani (k.s.)’ye sordu: “Dünya sevgisi beni kapladı. Kalbimden onu atmak istiyorum, yolunu göster. Nasıl edeyim?” Allah dostu ona şunları söyledi:
“Dünyaya bir bak, enini boyunu öğren. Sahipleriyle nasıl dalaşıyor, dölleri ile nasıl besleniyor, onlara ne garip hileler yapıyor? Onlara yaptığı hileleri seyret. Onları nasıl azdırıyor, eğlendiriyor. Sonra onları yükseltiyor. Bir dereceden öbürüne geçiriyor. Aldattığı kimseleri kandırması kabil olmayanların üzerine salıyor. Boyunlarına bindiriyor. Hazinelerini aldattıklarına veriyor, acayip işlerini onara gösteriyor. Onlarda bunlara bakarken, varlıklarından uzak olup, ferahlık duyuyorlar. Yüksekte(!) olduklarına inanıp seviniyorlar. İyi geçimlerine kanıyor, dünyanın kendilerine hizmet etmesini bir nimet sayıyorlar. İşte bu halle dünya onları aldattı. Bağladı. Aradan zaman geçti, onları tepe taklak yere vurdu. Kemikleri kırıldı. Parçalandılar ve öldüler. Dünya onların bu halini görüyor ve gülüyordu. Ayrıca işleri karıştırmakta olan şeytan da yan gelip keyif çatıyordu. Dünyanın işi budur.”
Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki dünya malına bağlanan, onu seven, onu baş tacı eden, kalbine yerleştiren hiçbir insan ahiret mutluluğuna eremez, cennetin kokusunu bile duyamaz diye düşünüyorum, var mı bir itirazı olan gelsin yanıma.
&&&
ESMA’ÜL HÜSNA’DAN
(YA KERİM)
Talepsiz sebepsiz ve karşılıksız olarak kullarına ikramda bulunan keremi bol, çok cömert olan.
Mutlak kerem sahibi O’dur, verince fazlasıyla verir, istemeden de sebeplere başvurmadan da verir. Kime ne kadar verdiğine bakmaz, rahmet hazinelerini önlerine serer.
O öyle bir Kerim’dir ki; dilediğini adaletiyle cezalandırır, dilediğini keremi ile bağışlar.
Kapısına gelenleri boş çevirmez, kendisine iltica edip sığınanları hususi himayesine alır, muhafaza eder. (Dua Demetinden)
&&&
EY CAN!
Unutma ki gözyaşı;
-Asi olan kişinin kurtuluş ipidir.
-Yokluğa erenlerin saadet sermayesidir.
-Nedamet göstergesidir.
-Arifin kalbinin tercümanıdır.
Gecenin üçte ikisi geçtikten sonra teheccüd namazını kılıp, tövbe istiğfar ederek iki damla da olsa gözyaşı dökenlere selam olsun.
&&&
&&&
HİMMETİN
Ayakların zeminde olsun,
Fazla yükseklerde kalma,
Yaptığın iyiliği sakın başa kakma,
Yapacağın himmetten bir şeyler,
Bir şeyler bekliyorsan,
Hiçbir karşılık bekleme ki,
Himmetin hep yücelerde olsun.
Engin ÖNDER
&&&
NE GÜZEL BİR BEYİT!
VES SELAM!
EKSİK KALIR, RABB’İMİ ANLATAN HER TÜRLÜ KELAM,
MUTLULUK O’NA KOŞMAK, ÇÜNKÜ O’DUR ES-SELAM.
&&&
DERVİŞ
İbadette çeker başı,
İnleyerek döker yaşı,
Hiçbir zaman bakmaz şaşı,
Hep Rabb’ini anar derviş.
Şaban KORKMAZ
&&&
DAVETİN ŞEKLİ VE ŞEMALİ
“İnsanları iyiliğe ve doğruluğa davet etmiyorsak, insan değiliz. Ama herkes kendi çapında. Çizmeden yukarı çıkmamalı. Sen, hanende bulunan efrad’u ailenin çobanısın, onları Hakk’a davet et. Gene eğer arkadaşın yanında sözün toprak olmayacaksa, onları Hakk’a davet eyle. Gene güzel sözlerle anlayacak olan kimselere hitab eyle. Tatlı sözlerle, güler yüzle, hikmet-i hasene ile, kandıra kandıra, inandıra inandıra, tattıra tattıra, lezzet vere vere Allah’a davet et. Acı sözle, ekşi yüzle Allah’a davet edilmez.” Muzaffer OZAK (k.s.)
&&&
AH BİR BİLEBİLSEK!
“Paylaşıldıkça azalmayan tek şeyin SEVGİ olduğunu bir kavrayabilsek, her türlü mesele kendiliğinden hallolacaktır.” diye düşünüyorum, haksız mıyım canlar.
&&&
BUNLAR SENİ MUTLU EDER!
Mazeret değil de çözüm üretirsen, kitap okuyarak kendini geliştirmeye çalışırsan, yeni bir şeyler öğrenmeye gayret ve çaba
gösterirsen, yapılan her bir iyiliğe teşekkür etmeyi ihmal etmezsen,
fakirlerin, yetimlerin ve öksüzlerin başlarını okşamaya çalışırsan,
gülümsemeyi yüzünden eksik etmemeye çabalarsan, her bir işi sadece ve sadece Allah (c.c.) rızası için yapmaya çalışırsan,
Hiç şüphesiz ki unutma;
BUNLAR SENİ MUTLU EDER.
&&&
HİZMET İŞTE BU
-Israrla Hakk yoluna davettir hizmet.
-Gaflet uykusunda olanları uyarmaya çalışmaktır hizmet.
-Gülmektir, gülümsemektir hizmet.
-Abdest bozulduğunda abdesti hemen almaya bakmaktır hizmet.
-Herkese selam vermektin hizmet.
-Yetimin, yoksulun, ihtiyaç sahibinin yaralarını sarmaktır hizmet.
-Okumak, anlamak, anladığını birilerine anlatmaktır hizmet.
-Huşu ile namaz kılmaktır hizmet.
-Yirmidört saatlik zaman dilimini yirmibeş saat gibi yaşamaya çalışmaktır hizmet. Ecz. Güler Korkmaz AĞCA
&&&
SEHER VAKTİ GELİNCE
UYAN HELE GAFLETTEN,
KAÇILIR MI RAHMETTEN,
ÜMİT KESME ALLAH’TAN,
SEHER VAKTİ GELİNCE.
Şaban KORKMAZ
&&&
GÜZEL BİR NASİHAT!
“İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok uzaklaşma donarsın, çok yaklaşma yanarsın.” Sad-i Şirazi (k.s.)