71. HAFTA TÜRKEL GAZETESİ SANAT-KÜLTÜR YAZILARI
HAZIRLAYAN: ŞABAN KORKMAZ
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “O, amel bakımından hanginizin daha güzel olduğunu bildirmek için sizi imtihana çekip ölümü ve dirimi takdir edip yaratandır.” (Mülk Suresi: 2)
&&&
HAFTANIN SÜNNETİ SENİYYESİ: “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı öğrenen ve öğreteninizdir. Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır.” (Ebu Hüreyre-Müslim)
&&&
BAŞYAZI:
ŞABAN KORKMAZ
ECDADIMIZ OSMANLI’DA HAYRAN KALACAĞIMIZ
İNCELİKLER
-Osmanlı’da şehirler kurulurken, nasıl ki bir suya taş attığınızda halktalar merkezden başlayarak dalga dalga yayılır. Şehir kurulurken ilk önce bir cami, bir mescit yapılırdı. Daha sonra etrafına halka halka evler ve iş yerleri yapılırdı.
-Eğer bir evin camında sarıçiçek varsa, benim evimde hasta var, buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti. Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa, bu evde evlilik çağına gelmiş genç bir kız vardır. Buradan geçerken konuşmalarınıza dikkat edin, ölçülü konuşun anlamına geliyordu.
-Burası bir imtihan dünyası diye hayat geçiciydi. Yüzyıllar boyu bu evlere sahip olamazlardı. Evlerinin duvarlarına: “YA MELİKEL MÜLK” yazarlardı. “Ey Allah’ım mülk senindir”, anlamına gelmekteydi.
-Kapı tokmaklarında: “YA FETTAH” yazılırdı. Bu bütün kapıları açan sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi. Şimdi ise birçok işyerlerinde; “İTİNİZ” yazıyor. Bu medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.
-İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı “IŞIĞI YAK” demezlerdi. Çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine; “IŞIĞI UYANDIR” denilirdi.
-Gece yatacakları vakit ise; “IŞIĞI (MUMU) SÖNDÜR” demezlerdi. Çünkü söndürmek olumsuzluğu çağrıştırdığı için, “IŞIĞI DİNLENDİR.” denilirdi.
-Eve misafir geldiği zaman, misafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil di içeriye dönük yaparlardı. Bunun anlamı ise; “BİZ SİZİN MİSAFİRLİĞİNİZDEN MEMNUN KALDIK, EVİMİZİ TEKRARDAN ŞEREFLENDİRMENİZİ BEKLERİZ” idi. Şimdiki durumu biliyorsunuz.
-Camiler kalabalık yerlere yapılırdı. Caminin hemen yanına bir hamam, bir medrese ve özelikle bir de fakir-fukara için yemeklerin parasız dağıtılması için aşevi yapılmasına dikkat edilirdi.
-Misafire kahvenin yanında su ikram edilirdi. Eğer misafir ilk önce suyu, tok ise kahveyi alırdı. Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen misafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazı bir sofra hazırlanırdı. Misafirin karnını doyururdu.
-Evde kimse ayakta yemek yemezdi. Çocuklar bile buna dâhildi. Yemekten önce eller yıkanır, sofraya hep birlikte oturulur, evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı. Evin en büyüğü yemeğe başlarken herkesin duyabileceği bir şekilde yüksek sesle BESMELE çekerdi. Sofradan kalkarken; “HAYIRLARIN FETHİ, ŞERLERİN DEF EDİLMESİ İÇİN FATİHA SURESİ” okunurdu.
&&&
UNUTULMAMALIDIR Kİ;
“Kesinlikle şunları unutmayın ki;
ÖFKE Karaciğeri, KEDER akciğeri, ÜZÜNTÜ Mideyi, STRES, Kalbi ve beyni, KORKU Böbreği yorar. Bunlar vücutta artınca ve sürekli olunca o organ hasta olur.” İBN-İ SİNA
&&&
KUR’AN-I KERİM
Allah’ın insanlara büyük nimetidir Kur’an,
Melekler gibi olur, Kur’an-ı çok okuyan.
Ehl-i sünnet âlimleri gece gündüz durmadan,
Kur’an’daki ilimleri eylediler beyan.
&&&
SAĞLIK KÖŞESİ:
KEKİK SUYUNUN FAYDALARI
-Kabızlığı önler.
-Kilo vermeye yardımcı olur.
-Cilt sorunlarını önler.
-Deri hastalıklarına karşı iyi gelir.
-Bronşite karşı etkilidir.
-Hücreleri yeniler.
-Mikropları temizler.
-Yaşlanmayı geciktirir.
-Ağız ve diş sağlığını korur.
-Sindirim sistemini düzenler.
(Sağlık Bilgilerinden)
&&&
AKIBET
Kimseye baki değildir, mülk-i dünya, sim-ü zer,
Bir harab olmuş gönül, tamir etmektir hüner.
Buna fani dünya derler, durmayıp daim döner,
Âdemoğlu, bir fenerdir, akıbet bir gün söner.
Bu dörtlüğü okuduktan sonra özellikle birkaç dakika tefekkür etmeye ne dersiniz?
&&&
ASR-I SAADETTEN BİR MENKIBE:
(MİSAFİRİ SEVMEYENLER OKUSUN!)
Asr-ı Saadet döneminde Sahabelerden birisi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gelerek;
“Ya Rasulallah! Ben misafiri çok severim. Her gün soframda misafir ağırlamak isterim ama gel gelelim benim eşim, gelen misafirlerim için ağır davranır, onlara güzel ikramlarda bulunmak istemez. Yani işin açıkçası misafiri pek sevmez. Ben bu konuda ne yapayım?” deyince Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Git hanımına de ki, yarın Rasulallah Efendimiz bize misafir gelecek. Yalnız biz sizin eve gelirken pencereden bize baksın, birde biz giderken pencereden yine bize baksın. Sonra neler gördüğünü gelir bana anlatırsın.”
Adam evine döner hanımına yarın Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in misafir geleceğini ve gelirken ve giderken de senin pencereden onları izlemeni istedi, der. Kadın bu duruma çok sevinir. Güzel yemekler yapar misafirleri için.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birkaç kişiyle eve gelirken ve giderken adamın hanımı onları pencereden izler. Gördüklerini eşine anlatır. O da hemen Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’e gelip durumu şöyle anlatır: “Ya Rasulallah, sizin söylediklerini aynen eşime söyledim. Sizin yediğiniz yemekleri kendi elleriyle özene bezene hazırladı. Siz gelirken ve siz giderken aynen sizi pencereden izledi. Siz ayrıldıktan sonra eşime dedim ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizim eve gelirken ve giderken sen onu izledin, neler gördün? Anlat bakalım.” dedim. O da şunları söyledi: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bize gelirken gelenlerin ellerinde birer tepsi vardı. O tepsilerin içinde de çeşit çeşit güzel nimetler vardı. Giderlerken de izlediğimde, o ellerindeki tepsiler içindeki envai çeşit nefis nimetler yok idi, onların yerine bütün tepsilerin içinde yılan, çıyan, akrep, börtü ve böcek gibi mahlûklar vardı.” Eşim bana bunları söyledikten sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı ve bana dedi ki: “Bundan sonra evimize her gün misafir getirebilirsin. Gelenlere yemekleri ben kendi ellerimle özenle hazırlayacağım. Şimdiye kadar sana yaptığım davranışlarımdan dolayı af diliyorum, beni affet.”
“Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, misafire ikram edilenlerin sorgusu suali yoktur. Misafir dokuz nasiple gelir birini yer, sekizini bırakır gider.”sözleri boşuna söylenmemiş değil mi?
Yukarıdaki satırları okuduktan sonra şöylesine birkaç dakika tefekkür etmeye ne dersiniz? Yorumu okuyucularıma bırakıyorum.
&&&
İBRET YÜKLÜ GÜZEL SÖZLER
Fakire yardım eden ömründe fakirlik yüzü görmesin. Fakirin hakkını yiyen, fakirlik görmeden ölmesin.
***
Bugün sevdiklerinizden en az üç kişiyi telefonla arayın ve kendilerini çok sevdiğinizi söyleyin.
***
Bulunduğunuz konumda mutlu olmaya bakın, olanların arkasından niye böyle oldu diye hiçbir zaman düşünmeyin.
***
Mutluluk anahtarını her zaman cebinizde taşıyabilmek için, her iki omzunuzda birer heybe olduğunu varsayın. Size karşı söylenilen tutum ve sözleri güzel ve faydalıysa o heybelerin ön gözüne atın ve yeri geldiğinde kullanın. Yok, size karşı söylenilenler sizin hoşunuza gitmediyse bunları da alın heybenin arka gözüne atın, o heybelerin arka gözleri dikili olmadığından o söz ve davranışlar düşüp kaybolacağı için aklınıza bir daha da gelmeyecektir.
***
Siz, kesinlikle siz olun birileri konuşurken hiçbir kimsenin sözünü kesmeyin. Size söz verildiğinde anlatmak istediğinizi az ve öz cümlelerle tatlı dille ve güler yüzle ifade etmeye bakın olur mu? Bu durumda her zaman kazanan siz olacaksınız unutmayın olur mu?
***
Hayatta üç şeyi iyi düşün: Birincisi kırmadan önce bir KALBİ, İkincisi, çarpmadan önce bir KAPIYI, Ve bitirmeden önce son SÖZÜNÜ. (Not Defterimden Alıntılar)
&&&
ACIMA DUYGUSU İLE İLGİLİ
Acımak…Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyin kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir. (R. Nuri GÜNTEKİN)
&&&
AŞK BUDUR İŞTE
Aşk tuhaf bir bakıştır,
Ateşsiz bir yakıştır,
Yaşamayan bilemez,
Kalpten kalbe akıştır.
Yunus EMRE (k.s.)
&&&
ESAS CAHİLLİK BU İŞTE!
Çağ açıp çağ kapatan Cennet mekân İstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet Han öldüğü zaman 49 yaşındaydı. Hiç şüphesiz ki büyük bir mareşaldi. Ne o, ne oğlu, ne torunu, ne de torunun çocuğu Muhteşem Süleyman saraylarındaki yataklarında ölebildiler. Buna rağmen bu insanları zevk düşkünü diye anmak sadece cahil olmayı gösterir.
&&&
BEKLEMEYİN OLUR MU?
-Sevmek için sevilmeyi,
-Yardım etmek için Cumaları,
-Barışmak için küsmeyi,
-Dua etmek için acıları,
-Nazik olmak için karşıdakinin gülümsemesini,
-Selamlaşmak için karşıdakinin selam vermesini,
BEKLEMEYİN OLUR MU?
&&&