Anne-baba görevini bi hakkın yapmıyorsa, çocuklarına haram lokma yediriyorsa, onlara milli ve manevi değerlerdi vermeye çalışmıyorsa evladından hayır ve güzel davranış beklemeye hakkı olabilir mi?
İnsanlar üzerine düşen görevleri yapmıyorlarsa ve toylumda sevgi- saygı-beraberlik, hoşgörü, kaynaşma, yardımlaşma duygularının vermesi mümkün olabilir mi?
Ecdadımız o kadar cami yapmışken o camilere sadece yaşlı ve ihtiyarlar gidiyorlarsa günümüz gençliğinin halinin ne olacağını hiç düşündünüz mü?
Bir ailede yaşı ne olursa olsun çocuğun her dediği dedik, her çaldığı düdük olursa, her bir isteği hemen yerine getirilirse, anne ve babasına daha küçük yaşlarda karşı geliyorsa tarlamızdan sevgi ektik de muhabbet mi bekliyoruz?
Ecdadımızın bizlere miras olarak bırakış oldukları külliyelerin yerinde şimdi yeller esmekte. Maalesef bize miras olarak bırakılan bu külliyelere sahip çıkmadıysak, onları koruyamadıysak, medreseye, camiye giden gençlik yetiştiremiyorsak sonumuz ne hiç düşündünüz mü?
Günümüzde helal haram demeden kredi çekenlerin sayısı artıyorsa, lotoların, totoların, piyango biletleri satan dükkânların önünde sıra sıra kuyrukları görüyorsak sonumuz nereye varacak hiç düşündük mü?
Bir anne ve baba olarak Atalarımızın söylediği; “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” “Görgülü kuşlar gördüğünü işler.” Sözlerini zihinlerden silmiş isek yaşlandığımızda çocuklardan onlara ne verdik ki ne bekleyeceğiz hiç düşündük mü?
Bizler neyiz ki? Nereden geldik nereye gideceğiz? İnsanlara faydalı olabilmek için ne gibi bir gayret ve çabamız var? Yatmadan önce tefekküre dalamayanların durumu günden güne artıyorsa burada suçlu ve kabahatli kimdir acaba?
Günümüzde Müslümanlar zulüm altında yaşamaya çalışırken, günümüzü sadece ve sadece söz söylemekle geçiriyorsak, Müslümanların bir araya gelmesi için bir gayret ve çabamız yoksa elimiz kolumuz bağlıymış gibi fiiliyatta bir şeyler yapamıyorsak Allah bize ne diyecektir hiç düşündük mü? Kendimize bir gelelim. Ecdadımızın bu konuda yaptıklarını bir hatırlayalım ve kendi benliğimizi bir düşünelim.
BEN BİR HİÇİM BİLDİN Mİ?
Ağlayarak gülsem de,
Ben bir hiçim bildin mi?
İncileri dizsem de,
Ben bir hiçim bildin mi?
Aç desende gözümü,
Söndürsen de közümü,
Dinlesen de sözümü,
Ben bir hiçim bildin mi?
Sarsa beni düşünce,
Çözsem nice bilmece,
Zikir etsem her gece,
Ben bir hiçim bildin mi?
Gündüz gece okusam,
Güzel gergef dokusam,
Bülbül gibi şakısam,
Ben bir hiçim bildin mi?
Korkmaz gibi dursam da,
Ağaç diksem arsamda,
Fakir, yetim sarsam da,
Ben bir hiçim bildin mi?
Şaban KORKMAZ