Saygıdeğer okuyucularım. Bugün 2021 yılının il Pazartesi günü. Yeni yılınız, yeni ümitlerinizle birlikte sağlıklı ve bereketli olsun inşallah. Bu yılın ilk haftasından itibaren sizler için kuracağımız “İrfan Sofrası”nda, Rabb’imin nasip edeceği ölçüde sizlere manevi gıdalar ikram ederek, beyninizin ve kalbinizin beslenmesine katkı sağlamak istiyorum. Soframız bereketli, gıdalarımız helal ve sağlıklı olsun. Soframız hiç şüphesiz siz kıymetli okuyucularımızın katkılarıyla bereketlenecek ve ikram edilenler yine sizin sayenizde faydalı hale gelecektir.
Her şeyi bilen ve gören Allah’ın biz kullarına bahş eylediği aklı, aşkı, bilgiyi, sevgiyi ve paylaşma duygusunu terk edip şahsi ve siyasi çıkarlarımız için doğayı hoyratça kullandık ve adeta dünyanın düzenini bozduk. Bunun neticesi, Rabb’imizin bizlere bir uyarısı olarak düşünebileceğimiz corona-19 illetinin, kuraklığın, bereketsizliğin, depremlerin, kazaların, çeşitli felaketlerin kabahatini 2020 yılına yükledik... 31 Aralık gecesi saat 24.00’da ömrünü tamamlayan bu uğursuz yılı (!) tarihe defn ederek ve Allah’tan taksiratını affetmesini dileyerek yeni ümitlerle yeni bir yıla, 2021’e girdik...
2021’in ilk günü mübarek Cuma günü idi. Corona-19 illetinin ve sokağa çıkma kısıtlamasının gölgesinde, müsaade edilen yürüyüş mesafesindeki bir camiye giderek vazifemi eda ettim. Uğursuz 2020 yılını (!) göndermenin, uğurlu 2021 yılını dualarla karşılamanın rahatlığı ile evime döner dönmez, kanepeye uzandım ve kumandayı elime alarak TV kanallarını şöyle bir dolaşayım istedim. Kiminde kadın programları, kiminde el işi-örgü işi, kiminde biçki-dikiş, kiminde ev gezmeleri, kiminde gelin-kaynananın mutfakta yemek yapmaları, kiminde yemek yarışması, kiminde sosyete dedikoduları, kiminde kaybolan birinin peşinde arama işleri, kiminde gezme-tozma, kiminde ev temizlik işleri, kiminde ev düzenleme şekli, kiminde moda, kiminde giyim-kuşam yarışmaları, kiminde spor, kiminde siyasilerin kavgaları, kiminde biri birinin tekrarı durumundaki (kadına şiddetin, kavganın, geçimsizliğin, aldatmanın, boşanmanın, ayak oyunlarının, kumpasların vb. ahlaksızlıkların öne çıkarıldığı) diziler, kiminde kanaldan kanala gezen diziler, kiminde tarihi gerçeklerden uzak içinde siyasi sloganlar ve algılar bulunan filimler, kiminde corana-19, terör, spor, ekonomi veya siyasilerin kısır çekişme haberleri... Gündüz aynı, akşam aynı, Cuma günü aynı, Cumartesi gün aynı... Kısacası, günün 24 saatinde insanın dört açlığından sadece maddi açlığına hitap eden programlar...
Bir daha gördüm ve anladım ki 2020’nin hiç bir günahı yok kıymetli okuyucularım... Kabahat, aymazlık biz insanlarda... Biz değişmedikçe, insanı insan yapan değerleri öne çıkarılmadıkça; okullarda, yazılı ve görsel basında bu değerleri insanımıza, geleceğimizin teminatı dediğimiz gençlerimize kazandırılmadıkça daha nice yılları, günah keçisi olarak tarihe defn etmek durumunda kalırız...
Okuduklarımızdan ve büyüklerimizden öğrendiğimize göre insanın, ikisi hayvanî, ikisi insanî olmak üzere dört açlığı vardır. Bunları maddi ve manevi açlık olarak da adlandırabiliriz. İki hayvanî (maddi) açlık, hayatın devamı açısından bütün canlılar için gerekli olan mide (beslenme) ve cinsel (üreme) açlığıdır. Diğer iki açlık beyin ve kalp açlığıdır ki, insanı insan yapan asıl açlık bu iki manevi açlıktır. Ne yazık ki elbirliği etmişçesine bütün TV programlarında öne çıkarılan açlık, insanın hayvani açlığına yönelik maddi açlıktır. Akıl, fikir, düşünce, acıma, aşk, sevgi, hoşgörü, muhabbet, gayret, çalışma, ilim, irfan gibi insanı insan yapan “öz”e yönelik değerler ne yazık ki unutulmuş durumdadır...
Konumuzu, rahmetli hocam Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu ile birlikte Arap harfli el yazması ve matbu nüshalardan Latin harflerine çevirip 1998’de yayımladığımız Recâîzâde Ahmed Cevdet’in Nevâdiru’l-Âsâr Fî mütâla’ati’l-Eş’âr adlı eserinde geçen (sonraki zamanlarda onlarca kişi tarafından kullanılan), Kemâl Paşa-zâde (v. 1536)nin ve tek kelime farkıyla (“sözü” yerine “nutku”) Fuzuli (v. 1556)nin beyti ile noktalamak istiyorum:
“Eylesen tûtîye ta'lîm-i edâ-yı kelimât
Sözü insân olur ammâ özü insân olmaz”
(Papağana güzel konuşmayı öğretsen, sözü insan olur, amma özü insan olmaz).
Değerli okuyucularım. Rabb’imin bahşedeceği zaman, sağlık ve ilim ölçüsünce 2021 yılının ilk haftasında kurduğumuz “İrfan Sofrası”nda inşallah, insanı insan yapan değerler üzerinde durmaya ve gönüllerde çerağlar uyandırmaya gayret göstereceğim. Sizlerden gelecek uyarılar, tenkitler ve fikirler çıktığımız yolda bizim için meşale olacaktır. Allah mahcup eylemesin...