Prof. Dr. Mehmet SARI
[email protected]
DEVLET ADAMI VE DEVLET ADAMINA DUA
Kıymetli okuyucularım. Dünyada köklü milletlerden oluşumuzun temel değerlerinden ikisinin, “Devlet”e ve “Devlet Adamı”na verdiğimiz önem ve gösterdiğimiz saygı olduğu söylenebilir. Önceki yazılarımda, bilgelerimizin söylediklerinden ve ediplerimizin yazdıklarından hareketle “Devlet” ve “Devlet Adamı” anlayışımız üzerinde durmuştum. Konunun önemine binaen bugün de “Devlet “Adamı” üzerine söylenmiş birkaç sözü değerlendirerek “Devlet Adamına Dua” üzerinde durmaya çalışacağım.
Bilindiği gibi Osmanlı devletinin temelinin sağlam atılmasında Şeyh Edebâli’nin Osman Bey’e söylediklerinin büyük tesiri vardır: “Ey oğul! Beysin... Bundan sonra öfke bize, uysallık sana... Güceniklik bize, gönül alma sana... Suçlamak bize, katlanmak sana... Acizlik bize, yanılmak bize, hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana... Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana... Ey oğul! Bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana... Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana... Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz... Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl’a bağlı. Allâh (CC) yardımcın olsun.”
Saltuknâme’de Osman Bey’e verilen nasihatler de aynı güzelliktedir: “... Oğul Hak Teâlâ sana ve neslüne saâdet ve devlet ü izzet rûzî itmişdir. Zinhâr gazâyı elden komanuz. Adl ü dâd idüp fakîrün bedduâsından hazer idün. Raiyeti incitmen, fısk u fücûrdan kaçun... Zulm ve cevri terk eyle, gâfil olmayasın...” (Büyük Türk Klâsikleri, C. 2, İstanbul, 1985, s. 287.). Devletin başına geçecek zata bir öğüt ve uyarı mahiyetteki söylenenlere göre devlet adamı adaletli olacak, doğruluktan ayrılmayacak, yardımsever olacak, fakirin bedduasına almaktan kaçınacak, halkı incitmeyecek, sefahate dalmayacak (zevk ve eğlenceye aşırı derecede düşkün olmayacak, har vurup harman savurmayacak, devlet işlerinde akılsızlık yapmayacak), işrete düşkün olmayacak, zulmü ve eziyeti terk edecek ve devleti yönetirken daima uyanık olacak…
Ataları gibi bu söylenenleri kulağına küpe edinen ve kanunlarını bu minval üzerine koyan Kanuni Sultan Süleyman; “Kuldan hata gelse, efendinin işi bağışlamadır” derken bir ölçüde yöneticileri, devlet adamını tarif eder gibidir:
“Gelen kuldan eğerçi kim hatâdır
Efendinin velî işi ‘atâdır”
Ulvî mahlaslı bir şairimiz bir beytinde sultana hitap ederek kulun hatalı, padişahın ‘atâlı (bağışlayıcı) olduğunu edebi bir üslupla hatırlatır:
“Günâhı bilmedim eylersem n’ola şefkat ricâsından
Benim devletli sultânım hatâ benden ‘atâ senden”
Devlet adamının adaletli olması gerektiği konusunda divan şairlerimiz başta olmak üzere yazar ve şairlerimizin söyledikleri daha pek çok anlamlı söz vardır. Ancak bugünkü yazımda biraz da “Devlet Adamına Dua” üzerinde durmak istediğim için bu sözleri veremiyorum.
Görüldüğü gibi devlet adamlarını hicvetmekten çekinmeyen divan şairleri yer yer onlardan dualarını da esirgememişlerdir. Çünkü onlar, yöneticilere hayır duada bulunmanın gereğini bilen şahsiyetlerdir. Mesela bilge kişi Yusuf Has Hacip eserinde:
“Bak, memlekette ona du'â eden çoğaldı, iyi nâm kazandı
Adı ve sa'âdeti günden güne büyüdü” (459) der.
Devletin kötü gidişatı üzerine Kanuni döneminin yönetimini esas alarak Devlet Adamlarına Öğütler adlı uyarıcı eserini yazarak devlet adamlarına yol göstermeye çalışan, ancak anlaşılmayarak idam edilen Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın da bu hususta söyledikleri ve verdiği kıt’ası oldukça manidardır: “...İslâm padişahı hazretlerine gerek büyük vezirler gerek bütün halk duacı olup, hayır duadan yoksun olmamak gerektir. Peygamberimiz (S.A.V.) sultana sövmeyin, çünkü o yeryüzünde Tanrının gölgesidir” buyurdular der ve anlatmak istediğini veciz bir kıta ile dile getirir:
“Kıl du'â pâdişâha sövme sakın
Anı zirâ halife kıldı Allâh
Sen o zât-ı şerîfi sanma güzâf
Ki odur yeryüzünde zıllu'llâh” (Devlet Adamlarına Öğütler, s.14).
Kıtayı günümüz Türkçesiyle şöyle sadeleştirebiliriz: “Padişaha dua et, sakın sövme; zira Allah onu halife kıldı. Sen o şerefli, mübarek zatı boş sanma; o ki, yeryüzünde Allah’ın gölgesidir”. Bilindiği gibi aynı zamanda “Halife” olan padişahlarımız, “Allah’ın dünyada gölgesi” anlamına gelen “zıllullah” sözüyle de anılırlar. Bu itibar ile padişahların özen göstermeleri gereken hususlardan biri Allah’ın yarattığı kullarına adaletle hükmetmeleri gerektiğidir.
Bu konuyla ilgili olarak tespit ettiğim beyitlerden sadece dördünü vermekle yetinmek istiyorum. Divan şairlerimizden Mesihî bir beytinde devleti koruyan ve devletin yol göstericisi, mumu durumunda olan zatlara dua etmek gerektiğini söyler:
“Şeb-i zillet karanu itdi cihânı gözüme
Devletüm şem‘ini gel dest-i du‘a ile uyar”
Mevlevî divan şairi Şeyh Galip bir beytinde, “varlığı dünyanın canı gibidir” dediği padişahın dünya saadetinin sürekli olması için sabah-akşam dua ettiğini söyler ve böyle bir padişah için halkın da dua etmesi gerektiğini hatırlatır:
“O pâdişâh ki dünyâya zâtı cân gibidir
Du‘a-yı devletin eyler şeb ü seher tekrar”
Başka bir divan şairimiz Nedim bir beytinde padişaha, güçlü devletinin dünyada sürekli ve sağlam olması ve insanların onun sâyesinde rahat ve korkusuz yaşamaları için dua eder:
“Cihânda devlet ü izzetle pâydâr olasın
Bula devâmın ile rûzgâr emn ü amân”
Yine Nedim bir beytinde din ve devlete hizmet eden devlet adamına dua etmenin insana farz olduğunu söyler:
“Hıdîvâ sen ki etdin böyle hizmet devlet ü dîne
Du‘a-yı devletin farz oldu el-hak ins ü cân üzre”
Kıymetli okuyucularım. Yazımı, burada adı geçen büyüklerimizi rahmetle yad ederek ve Allah’ıma bu necip milleti, hakkında dua edilecek devlet adamlarından mahrum eylememesi için dua ederek noktalamak istiyorum.
(Devam edecek)