“Allah’a ulaşmak arzusuyla tutulan yol” anlamına gelen “tarikat”lardan, Türk kökenli Mevlevî tarikatının kurucusu Mevlâna Muhammed Celâleddîn-i Rûmî, 1207’de Belh’te dünyaya gelmiş, 1273’te Konya’da Hakk’a yürümüş bir mutasavvıf Türk şairidir.
2021 yılı Mevlânâ’nın; düğün gecesi, vuslat gecesi, sevgiliye kavuşma gecesi anlamına gelen “Şeb-i Arûs” terkibiyle ifade edilen Hakk’a yürüyüşünün 748. yılıdır. Yaşayışıyla, tasavvufî yönüyle, Mesnevî’siyle, öğretileriyle ve şiirleriyle dünyanın ve Türk âleminin anlamaya çalıştığı Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî dedemizi anlamamıza katkı sağlayacağını düşündüğüm, “Mesnevî”den seçilmiş bazı sözleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Allah cümlemize, büyüklerimizi hakkıyla anlamak, anladıklarımızı yaşayış haline getirmek ve başkalarıyla paylaşmak nasip eylesin. Hazret-i Mevlâna şöyle yol gösteriyor bizlere:
“Tamah, kulağa bir şey duyurmaz. Garez, gözü kapar; insana bir şey anlatmaz.”
“Kulak, hakikate nüfuz ederse göz kesilir. Yoksa söz kulakta kalır, gönle tesir etmez.”
“Erlerin işi aydınlık ve sıcaklıktır. Aşağıların işi ise hile ve utanmazlıktır.”
“Mideyi bırak, gönül tarafına yönel de Allah’tan sana perdesiz bir selam gelsin.”
“(Asıl) bağlar, bahçeler, yeşillikler, gönüldedir; dışarıdakilerse akarsuya vuran akislere benzer.”
“Bu ağzı kapadın mı başka bir ağız açılır; o (manevî) ağız sır lokmalarını yutar.”
“Can yücelmeye, yükselmeye can atar; ten ise kazanca, ota, yiyeceğe, içeceğe!”
“Hastalıklar (sana) ölümden elçi olarak gelmektedir; ölümün elçisinden yüz çevirme!”
“Kur’ân’ı okur da dediğini tutmazsan farzet ki peygamberleri, velileri görmüşsün (ne fayda!)”
“Saç ağarması, ancak gözü bağlı ve dar görüşlü kişiye göre olgunluk alâmetidir.”
“Kanaatten hiç kimse ölmemiş, hırsla da hiç kimse padişah olmamıştır.”
“Bu dünya (bir) zindan ve biz de mahpuslarız; zindanı del de kendini kurtar.”
“Gülen nar, bahçenin (yüzünü) güldürür; (Hak) erlerinin sohbeti de seni erlerden eder.”
“Mal tohumdur, (onu) her çorak yere ekme; kılıcı her yol vurucusunun eline verme!”
“Bu cisimde manasız can; hilâfsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir.”
“İçsiz tohum, fidan olur mu? Cansız sûret de hayalden başka bir şey değildir.”
“Barış dalgaları kopunca, gönüllerden kinleri giderir. Savaş dalgaları kopunca, sevgileri altüst eder.”
“Susun, dinleyin” emrini işit, sükût et. Mademki Allah dili olamadın, kulak kesil.”
“Allah’ın zatına and olsun ki, kötü yılan bile kötü arkadaştan yeğdir.”
“Kime öğüt miski fayda vermezse muhakkak o, kötü kokulara alışmıştır.”
“Baharların tesiriyle taş yeşerir mi? Toprak ol ki renk renk çiçekler bitiresin.”
“Gönlün, sırrına mezar olursa, muradın daha tez gerçekleşir.”
“Kanadı olan kuş, yuvasına kadar uçup gider. İnsanların kanadı ise himmettir.”
“Dalların el çırpışını görmüyorsun değil mi? Buna can kulağı gerek; ten kulağıyla duyulmaz ki!”
“Tavus kuşunun düşmanı, kendi kanadı oldu; nice sultanı da padişahlık ışığı yok etti.”
“Baş kulağını alaya, yalana, dolana kapa da aydın can şehrini gör.”
“Bilgisizlere, elde ettikleri mevkiin yaptığı fenalığı, yüzlerce arslan bir araya gelse yapamaz!”
“Kendini, kendi vasıflarından arıt ki saf aslını, pak zâtını göresin.”
“Anneye şükretmemek, Allah’a şükretmemektir. Onun hakkı, şüphe yok ki, Allah hakkı demektir.”
“Dost altın gibidir; belâ da ateşe benzer. Halis altın, ateş içinde sâf bir hale gelir.”
“Kim, dostlarla düşer kalkarsa, külhanda bile olsa gül bahçesindedir.”
“Kendine yapılmasını istediğin şeyi âleme yap, ister eziyet olsun, ister zarar.”
“Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.”
“Sen (Allah’ın) eserlerine bakıyor da bazı şeyleri seviyorsun; peki, neden eserleri bağışlayandan haberin yok?”
“Bir adam ekin ekince ambarı boşalır ama bu işin iyiliği, tarlada belli olur.”
Doğan isterse beyaz ve eşsiz olsun; fare avladıktan sonra bayağıdır.”
“Vefasızlara gitme. İyi dinle; onlar, yıkık birer köprüdür.”
“Ehil olmayanlara sabretmek, ehil olanlara cilâdır. Nerde bir gönül varsa sabırla cilâlanır.”
“Sabır, sırat köprüsüne benzer; cennet ise öbür tarafta...”
“İster yüz yıl olsun, ister otuz yıl. Mutlaka sabır ve şükür yükünü yüklemeli.”
“Birisini koruyan “Allah” olursa; ona kuş da gözcü, bekçi kesilir, balık da!”
“Kendine gel de kargaya benzeyen nefsin ardından koşma! Çünkü o, seni mezarlığa götürür; bağa, bahçeye değil!”
“Ercesine (nefsi) savaşa çek, yiğitçe onunla vuruş ki Allah da sana vuslatıyla karşılık versin!”
“Kendine gel! Hiç görmediğin o yola yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş çevirme!” (Sözler, Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından,“Hazret-i Mevlâna’nın Vuslat Yıldönümü Anısına...” hazırlanan çalışmadan alınmıştır.)
Bundan 748 yıl evvel fani dünyadan ayrılarak asli vatanına ulaşan Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’yi hayırla ve rahmetle yad ediyorum. Allah, cennetiyle ve cemaliyle muamele eylesin inşallah...