Şair Abdurrahim Mısri’nin Afyonkarahisar’da Ağabeyi Mustafa Çelebi Muslihiddin ve kız kardeşi Hacı Bula vardır. Ağabeyi Mustafa Çelebi Alim ve Müderris; aynı zamanda çok zengindir. Servetinin bir kısmına “vakfiyeler” kurarak halkın faydalanmasını sağlamıştır.
Mustafa Çelebi vefat ettikten sonra vakfiyesi ve bütün serveti 1484 yılında kardeşi Abdurrahim Mısri Hazretlerine geçmiştir. Sonra da Abdurrahim Mısri Hazretlerinin kızı Niyaz Hatuna geçmiştir.
Muslihiddin’in vakfiyesi 1650 yılında kayıtlı olan Afyon Müzesi seriye sicillerinde kayıtlıdır. Bu vakfiyenin şahitleri de Afyon’da bir Alim ailesi olan Hacı Mutasavvıflarından Mevlevi Şair Hazreti Mevlâna torunu Mehmed Semai’nin babası Abapuş-i Bali Hazretleri; yine Kadı Paşa Ahi Evran, yine Sadık Fakih… gibi o devrin ileri ve değerli alimlerinin adı geçmektedir.
Abdurrahim Mısri Hazretlerinin zahiri ilimleri öğrenme müddeti ile Akşemseddin’in yanında geçen batıni ilimlerini düşünerek ve vahdet namede sık sık rastlanan “ey oğul” hitapları ile
“Ey diriğa bulmadım alemde yar
Ömr zayi geçti kis bolmadı kar”
Beytinin manasına ‘da bakarak İstanbul’dan Afyona 45 ila 50 yaşlarında geldiğini anlıyoruz.
Şair Abdurrahim Mısri Hazretlerinin hayatı üzerine bizi aydınlatan biricik belge 1483 yılında Karahisar Kadısı Ali oğlu Mevlâna Muhammed zamanında tanzim edilen “vakfiyedir” bu vakfiyeye göre Şair Abdurrahim Mısri Hz. ’nin Arap mescidi mahallesinde şehre küstü semtinde evleri var. “Hanım Şah” diye anılan “Niyaz” isminde bir kızı var. Bıraktığı büyük servetin idaresini kızı NİYAZA veriyor.
Afyonda ve türlü köylerde bıraktığı dükkanlar, hanlar, evler, değirmenler, bağ ve bahçeler, pek çok tarlalar hep biricik kızı ve kızından olan zürriyetlerine kalıyor.
KAYNAK KİŞİ
Öğretmen, araştırmacı yazar
ŞAİR
Edip Ali Baki