Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulan her şeyi kayıt eden tutanakları okumayı çok seviyorum. Siyasi tarihimizde yaşananları anlamak açısından bana çok katkı sunuyor. Bu katkıları da yazılarımda sizlerle paylaşıyorum. Bugün sizinle çok farklı bir hususu paylaşacağım. Aslında sıradan bir meseleden önemli bir noktaya dikkat çekmeye çalışacağım. 2015 Yılında TBMM Başkanı Vekili olan Sayın Meral Akşener hatip kürsüsünde, konuşmacı için konulan sular hususunda vatandaşlardan gelen bir talebi paylaşır. “Bir şey söyleyeceğim grup başkan vekillerine, beni birden fazla kişi aradı. Burada su bardakları var ya ‘Azıcık içiyoruz, kalıyor, dökülüyor. Suyla ilgili, buna yönelik, artık hayvanlara mı verilir, çiçekler mi sulanır, ne yapılır ne edilir, dökülmesin yani kalan şey, bir yerde biriktirilsin, yazıktır, günahtır.’ Diye arayanlar var. Nasıl bir şey yapılır onu bilmiyorum, paylaşmak istedim.”(TBMM Tutanakları) Şimdi bu meseleyi size niçin hatırlatıyorum. Kuraklık var su israf edilmesin diyebilirsiniz. Elbette doğru o da var. Ama asıl söylemek istediğim millet suyun bile israf edilmemesini sizden isterken nasıl milletin emeklerinin, gayretlerinin, istek ve arzularının hilâfına elde birikeni yere atar savurursunuz? Nasıl damla damla havuzda birikeni çorak topraklara salarsınız? Nasıl ki su nimet ise milletin inancı ve güveni de bir nimettir. Bu nimeti nasıl çöpe atarsınız? Zira nimet değer görmez ise bir daha size uğramaz. Bir daha o nimete hiç ulaşamazsınız. Şimdi yere attığınız nimeti yerden alıp öpüp başınıza koyunuz. Yoksa o nimet döner sizi çarpar. Haklı da olsanız haksız da olsanız masayı dağıtanın sorumlu olacağını tecrübeli bir siyasetçi olarak bilmeniz lazımdı. Masadaki su kadar milleti düşünmediniz mi?