ESKİ ZAMANDA DEĞİLİZ
İnsan başta fikirleri olmak üzere kendisini zamanın şartlarına göre güncellemelidir. Burada insanın olduğundan farklı biri olması gerektiğini söylemeye çalışmıyoruz. Herkes kendi aslı ve özünü, sahip olduğu değerleri korumalıdır. Japonlar buna en güzel örnektir. Gelişen dünyaya ayak uydurmakla birlikte kendi âdet ve geleneklerini de devam ettirmektedirler. Bizim bu yazımızda ifade etmek istediğimiz husus günün şartlarının ve toplumsal değişimlerin doğru okunması ve ona göre yeni hareket tarzları geliştirilmesidir. En başta siyaset kurumu bundan uzak bir vaziyettedir. Hâlâ eski alışkanlıklar ve söylemlerle siyaset yapılmaya çalışılmaktadır. Her söylediklerinin halk tarafından inanıldığı zannedilmektedir. Bilgiye bu kadar hızlı ulaşıldığı bir zamanda söylediklerinizin doğru olup olmadığı saniyeler içinde anlaşılmaktadır. Halka verilen vaatlerin yapılıp yapılmadığı, sözlerin tutulup tutulmadığı, icra edileceği söylenen şeylerin gerçekleşip gerçekleşmediği hemen ortaya dökülmektedir. Bu işin siyaset ve idare yönüdür. Bir de işin ekonomi ve çalışma hayatı yönüne bakalım. Görüyoruz ki artık insanlar düşük ücretlerle ağır işler yapmayı kabul etmemektedir. Bu nedenle iş gücü sömürüsünün fazla olduğu sektörler büyük bir eleman açığı yaşamaktadır. İş beğenmeme denilen olay bundan ibarettir. Birçok haklardan yoksun olarak düşük ücretlerle uzun süreli çalışmaları haklı olarak kimse kabul etmemektedir. Herkes insanca çalıştırıldığı ve karşılığında tüm haklarını elde ettiği işleri tercih etmekte ve her geçen gün artan emek sömürüsüne karşı çıkmaktadır. Bu nedenle bu zamanın insanlarından asgari bir kazanç ve karşılığında ise asgari bir yaşam beklemek yanlıştır. Sadece karnım doysun yeter, karın tokluğuna bile çalışırım anlayışları kölelik devrinde kalmıştır. Risale- i Nur eserlerinde ifade edildiği gibi; “Beşer esir olmak istemediği gibi ecir(ücretli işçi) olmak da istemez.” Toplumlar asırlar önce esirliği ve köleliği reddetmiş, kanıyla parçalamıştır. Şimdi ise ecir olmuş onun yükünü çekmektedir. Zamanı geldiğinde onu da parçalayacaktır. Bu nedenle zamanı ve geleceği doğru okumak, ona göre doğru hareket tarzı geliştirmek lazımdır. Yoksa çok geride kalındığı gibi bu süreçte kaybedilen emek ve zamanın telafisi de olmayacaktır. Gelecek zamanın malikiyet ve serbestiyet devri olacağı bilgisini şimdiden haber veriyoruz.