ZITLAR İSİMLERİNİ DEĞİŞTİRMİŞ
Ülkemiz terörün her türlüsünden birçok zarar görmüştür. Bunların başında ismini bile zikretmek istemediğimiz PKK terör örgütü gelmektedir. İşin ilginç tarafı silahlı bir hareket olarak yapmadığı mezalim ve zulüm kalmayan bu örgüt ve temsilcileri barış havarisi kesilmektedir. Barış ve kardeşlik ifadeleri ağızlarından düşmemektedir. Kendilerini barış ve kardeşlik gibi masum bir kelimenin arkasına saklamaktadırlar. Dikkat ediniz her konuşmalarına barış ve halkların kardeşliği diye başlarlar. Ama savaştan, ölümden ve kandan beslenen ve hakların arasına fitne atan kendileridir. Barış kelimesini kendi menfilikleri için bir sığınak ve perde olarak kullanmakta gayet maharetlidirler. Barışın ve kardeşliğin şartı, kaydı ve karşılığı olur mu? Barış ve kardeşlik denilen şey ikili menfaat anlaşması mıdır? Çocukların, gençlerin, öğretmenin, amirin, memurun öldürülmesinin pazarlığı olur mu? Barış bize yarıyorsa olsun yaramıyorsa savaş devam etsin anlayışı hangi insaniyete sığar? Bunun samimiyeti ve ciddiyeti var mıdır? Eğer İmralı kapıları açılmaz ise her yer Gazze gibi olur diyen bir kadının barış ve kardeşlik demesine inanılır mı? Zihin dünyasındaki vahşeti dışa vuran birinin barıştan ne anladığı belli değil midir? Onun barıştan anladığı talep ettiğinin verilmesinden ve istediğinin kazanılmasından başka bir şey olabilir mi? Bu soruları çoğaltabiliriz. Risale-i Nur eserlerinde ifade edildiği gibi; “Ezdad(zıtlar) isimlerini değiştirip mübadele etmişler.” Demokrasi diyenler demokrat değil, adalet diyenler adil değil, barış diyenler barışçıl değil ise kime inanılır? Evet, değerli dostlar dikkat etmek lazım. Her söylenileni mihenge vurmadan almamak ve her denilene hemen inanmamak gerektir.