İNADIN GÖZÜ
İnsan kendisine yaratılıştan verilen duygularını ortadan kaldıramaz. Zaten böyle bir şeyde insani ve fıtri değildir. Mesela inat duygusu insanda vardır. Bu duygumuzu yok edemeyiz. Ama yönü belirlemek hususunda irademizi kullanabiliriz. Risale-i Nur eserlerinde ifade edildiği gibi şiddetli bir inatla, ehemmiyetsiz, geçici ve fani işlere karşı hissiyatını sarf etmemek gerektir. Bir dakika inada değmeyen bir şeye bir sene inat etmek, hem zararlı hem zehirli bir şeye inat namına sebat etmek doğru değildir. Eğer böyle yapılırsa kuvvetli bir his olan inat duygusu yanlış yerde harcanmış olur. Bu ise hikmet ve hakikate muhalif bir durumdur. O şiddetli inadı lüzumsuz, gelip geçici işlere vermeyip, âli(yüksek) ve bâki(devamlı) işle için kullanmak gerektir. Yalanda, yanlışta, adaletsizlik ve haksızlıkta inat etmek yerine doğrulukta, iyilikte, adalet ve hak yolunda inat etmek lazımdır. Elbette bu örnekleri çoğaltabiliriz. Yani inat duygusunun yönünü değiştirmek inadı doğru yerde doğru zamanda doğru amaçla kullanmak gerektir. Yoksa inadın gözü çok karadır. İnadın gözü meleği şeytan görür. Kendisine veya kendisi tarafında olan birisine şeytan yardım etse “melektir” der, rahmet okur. Muhalif tarafında meleği görse elbisesini değiştirmiş bir “şeytandır” der, ona yardım eder. Körü körüne inadın bu derece tehlikeleri vardır. Onun için inadın gözünü ve yönünü müspet tarafa çevirmek gerekir. Duygularımızı ve hissiyatımızı yönetebilmeyi öğrenmek lazımdır.