Hukuk devletinin en belirgin özelliği kuvvetin kanunda olmasıdır. Kanun dışında ki başka kuvvetlerin kanunların üzerine çıkmamasıdır. Kanun kuvvetinin herkese aynı şekilde eşitlikle uygulanmasıdır. Herkesin kanun karşısında aynı muameleye maruz kalmasıdır. Harici tesirlerle kanunların bozulmamasıdır. Hukuk devletinde kuvvetler kanunda toplanır. Kanun dışında veya kanunu yok sayan kuvvetlerin oluşumuna izin verilmez. Bu sayede hukuk devleti özelliği her zaman en yukarıda tutulur ve muhafaza edilir. “Hukuk devleti ilkesi, Türk Anayasa Mahkemesi (Mahkeme) içtihadında en sık kullanılan ve atıfta bulunulan anayasal ilkedir. Bu bağlamda, Mahkeme kararlarına göre demokratik hukuk devleti, siyasi iktidarın temel hak ve özgürlükleri korumak amacıyla sınırlandırıldığı ve yönetilenlerin olduğu kadar yönetenlerin de hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağlı olduğu bir devlet olarak tanımlanabilir.” (Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı) Sayın Arslan’ın belirttiği gibi hukuk devleti hem yönetenler hem de yönetilenler için geçerlidir. Siyasal iktidarlar sınırsız gücün etkisiyle temel ve hak özgürlüklere müdahale etmek isteyebilir. Buna karşı en büyük dayanak hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesidir. Yani hukuka tabi olması gereken sadece yönetilen halk değil yönetimi elinde bulunduran ve bunun için devlet gücünü kullanan idarecilerdir. O nedenle hukuk devleti bir bütünün ifadesidir. Risale-i Nur eserlerine demokratik devlet yani bir manada hukuk devleti adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet(kuvvetin kanunda toplanması) olarak ifade edilir. Adalet adil bir şekilde sağlanmaktaysa, en aşağıdan en yukarıya kadar meşveret/istişare yapılıyorsa, kuvvet şahıslarda değil kanunda toplamış ise demokratik bir devletten bahsedebiliriz. Eğer öyle değilse sonuçta tam aksi çıkacaktır.