KİŞİSEL VE SOSYAL BİR HASTALIK: YALAN
İnsanların içerisine düştüğü hem kişisel hem de sosyal hastalıkların başında yalan söylemek gelir. Doğru ve yalanın tamamen birbirine karıştığı ve ikisinin de bir çarşıda beraber satıldığı günümüz şartlarında doğru olmak ve doğru kalabilmek zorlaşmıştır. Herkesin en fena ve en pis bir mal olarak görmesi gereken yalan, doğruluk yerine geçerek en kıymetli ve geçerli bir mal gibi görülmektedir. Hâlbuki yalan kişinin fıtratı ve karakteri başta olmak üzere her şeyi yerle bir eden ve sahip olduğu değerleri ortadan kaldırarak onu alçaltan dehşetli bir hastalıktır. Kısa vadede kazandırıyor gibi görünen yalan uzun vadede çöküşe giden bir yolun başıdır. Her insan ilk yalanını kendine söyler. Kendi yalanına öncelikle kendisi inanır. Sonrasında ise başkalarının da kendi yalanına katılmasını talep eder. Yalanı büyüttükçe mutlu olur. Fakat o yalan büyüdükçe incelerek şeffaflaşmaktadır. Bir kıl kadar kalınlığı kalan o yalan karşısındaki doğrunun en küçük bir temasıyla bir balon gibi patlar ve ondan geriye bir şey bulamazsınız. Yani yalanla ve yalanlarla netice alınmaz. Yalan ilk bırakılan yerde infilâk etmeye hazır pimi çekilmiş bir bombadır. O infilâk ettiğinde ise ilk zararı yine yalanın birinci sahibi çeker. Risale-i Nur eserlerinde ifade edildiği gibi doğruluk ortadan kalkar ve araya yalan girerse rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi o adamda insanlara oyuncak olur. O adam ailede yalan söylüyorsa aile fertleri arasında değeri kalmaz. İş hayatında yalan söylüyorsa iş arkadaşları arasında değerini yitirir. Arkadaş ortamında yalan söylüyorsa onun arkadaşlığına kimse güvenmez ve inanmaz. Yani yalan kişiyi daha dünyadayken yiyip bitiren bir virüstür. Bir tane doğruluk ise bir harman yalanı yakar. Yalana karşı yapılacak tek şey onun karşısına doğruluğu koymaktır. Yalana karşı doğrulukla mukabele eden kazanır. Buna inanın…