Hz. Musa kavminden kısa bir süreliğine ayrılır ayrılmaz ellerine geçirdikleri altınlardan buzağı heykeli yapıp ilah edilmeleri zalimlik olarak bildirilmekte. ”Musa halkına şöyle seslenmişti: “Ey halkım! Buzağıyı ilah edinmekle kendinizi kötü duruma düşürdünüz, derhal sizi farklı farklı yaratana yönelin (tövbe edin) de içinizdekini öldürün.[1*] Sizi farklı özelliklerde yaratanın katında iyi olan budur.” Sonra Allah tevbenizi kabul etmişti. Tevbeleri kabul eden, iyiliği bol olan O’dur. (Bakara 54)
[1*] 52. âyette, görevlerini yerine getirebilmeleri için bağışlandıkları ifade edildiğinden burada istenen, içlerindeki buzağı aşkını öldürüp Kitab’a uymalarıdır. Tevrat’a göre o gün onlardan üç bine yakın adam öldürüldü. (Tevrat 32/26-29) el-A‘râf 7/160-165).
”Yanlış yapanlar, sözü kendilerine söylenenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de yanlış yapanlara, yoldan çıkmalarına karşılık, gökten bir azap indirdik. [*] (bakara59)
[*] Bir gün Musa halkına şöyle demişti: “... Ey Halkım! Allah'ın size verdiği şu tertemiz yere girin; arkanızı dönmeyin, yoksa her şeyinizi kaybedersiniz.” Dediler ki: “Bak Musa! Orada çok baskıcı bir halk var. Onlar çıkmadıkça biz oraya asla giremeyeceğiz. Eğer onlar çıkarlarsa o zaman gireriz.” O yere girmeye korkanlardan Allah’ın nimet verdiği iki kişi şöyle dedi: “Onlara şu kapıdan girelim; oradan girersek galip geliriz". Eğer inanıp güveniyorsanız yalnız Allah’a dayanın.” (Musa’ya) Dediler ki: “Bak Musa! Onlar orada oldukça biz asla oraya giremeyeceğiz. Sen Rabbin’le birlikte git onlarla savaş! Biz burada oturuyoruz.” Musa dedi ki: “Ey Rabbim! Benim gücüm sadece kendime ve kardeşime yetiyor. Yoldan çıkmış bu toplulukla bizi birbirimizden ayır.”(Maide 5/21-25)
Yine Kur’an’da belirtildiğine göre daha önce inkârcı bir kavimden olan Sebe melikesi Hz. Süleyman’ın kendisiyle bağlantı kurmasından sonra, “Ey rabbim, ben kendime zulmetmişim” diyerek Allah’a teslim olduğunu ifade etmiştir (en-Neml 27/38-44). Birçok âyette, gerek inançları bakımından gerekse söz ve davranışlarıyla Allah’ın hükümlerini çiğneyip doğru yoldan saptıkları için zalimler diye anılanların dünyada çeşitli felâketlerle helâk edildikleri
“Yanlış yapanları o ses (Allah’ın, cezalandırma emri[*]) yakaladı da kendi yurtlarında çöküp kalmış olarak sabaha çıktılar. (hud 67)
[*] Bir şeyi irade ettiğinde O’nun yaptığı, o şey için sadece ‘Ol’ demektir; o şey hemen oluşur. (Yasin 36/82) , Emrimiz gelince Şuayb’ı ve onunla beraber inanmış olanları ikramımızla kurtardık. Yanlış yapanları ise dehşet bir ses yakaladı da yurtlarında diz çöküp kaldılar.(hud94)(Süleymaniye vakfı meali)
Yanlış yaptıkları için etkisiz bıraktığımız o kentler... Onlar için etkisiz bırakılma ile tehdit edildikleri bir gün belirlemiştik.( el-Kehf 18/59)
“Nuh’u kendi halkına elçi gönderdik. Aralarında dokuzyüz elli yıl kaldı. Nihayet yanlışlar içinde oldukları bir sırada o tufan, onları alıp götürdü.”( el-Ankebût 29/14) “Bunların hepsini, işlediği günah yüzünden cezaya çarptırdık. Kimine taş yağdırdık. Kimi korkunç bir sese tutuldu. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara yanlış yapmıyordu, yanlışı onlar, kendilerine yapıyorlardı.” (El-ankebut 40),