Hicri 1444 yılı Ramazan ayı nın birinci günü 23 Mart Perşembe günü Allah nasip ederse oruçlu olacağız. Rabbim hayırlı ve bereketli eylesin.
Ramazan ayı Kur’an-ı Kerimin indiği, oruçların tutulduğu ve sadaka-i fıtr (fitre) verildiği, bedeni ve mali ibadetlerin yoğun olarak yapıldığı ay. Bu ayda namaz ibadetine, Kur’an’ı Kerim anlayarak okumaya daha fazla ihtimam gösterilir. Bu aya özel olduğu varsayılan TERAVİH namazı da bazı Müslümanlar tarafından kılınır. Yatsı namazından sonra iki veya dört rekâtında selam verilerek toplamda 20 rekât kılınan namazın adı teravih olarak geçmektedir.
Teravih; sözlükte ‘rahatlatmak’, ‘dinlendirmek ’anlamlarına gelen ‘tervîha kelimesinin çoğuludur.
Resûlullâh Ramazan aylarında teravih namazı kılmış mı? ve ümmetine de bu namazı kılmaları yönünde tavsiyelerde bulunmuş mudur? Yani teravih namazı iddia edildiği üzere sünnet-i müekkede midir?
Resûlullâh’ın bugünkü anlamda teravih namazı diye bir namaz kılmadığı, Onun teravih namazı diye kıldığı söylenen namazın, Ramazan dışında da yılın her gecesinde kılmış olduğu kendisine farz olan gece (teheccüd) namazı olduğu bilinmekte. Teravih namazı iddia edildiği gibi ne sünnet-i müekkede ve nede sünnet-i gayr-i müekkede. Yani Resûlullâh’ın bazen yapıp bazen terk ettiği fiillerden değildir!
Ebû Seleme b. Abdürrahman, Aişe (r. anhâ)’ye “Resûlullâh’ın Ramazandaki gece namazı nasıldı?” diye sordu. O da şöyle cevap verdi: “Resûlullâh, Ramazanda da Ramazanın dışında da geceleri on bir rekâttan fazla namaz kılmazdı. O, önce dört rekât kılardı. O rekâtların güzelliğini ve uzunluğunu hiç sorma! Sonra dört rekât daha kılardı. Bunların da güzelliğini ve uzunluğunu hiç sorma! Sonra üç rekât daha kılardı...”
Buhârî’de geçen başka bir rivayette Aişe Validemizden şöyle demiştir: “Resûlullâh (Ramazan aylarında) gece vakti olunca (hasırdan yapılma) küçük bir odada namaz kılardı. Odacığın kenarları alçak olduğu için, namaz kılarken insanlar O’nu gördüler. Hemen birileri kalktı ve O’nun namazına uyup namaz kıldılar. Sabah olunca bu yaptıklarını aralarında konuştular. Ertesi gece Resûlullâh yine namaza kalktı. Yine birtakım insanlar kendisine uyarak namaz kıldılar. Bu işi iki veya üç gece tekrar ettiler. Ondan sonraki gece olunca Resûlullâh namaz için oturduğu yerden kalkmadı. Sabah olunca bazı kimseler (sebebini anlamak için) bu durumu Resûlullâh’a arz ettiler. O da cevaben: ‘Gece namazı sizin üzerinize farz edilecek diye korktum’ buyurdular.” (İsrâ, 17/79) ‘Ne yaptığınızı (bana uyarak namaz kıldığınızı) biliyorum. Fakat ey insanlar! Siz (gidin) evlerinizde namaz kılın. Çünkü farz olanları müstesna, insanın namazının en faziletlisi kendi evinde kıldığı namazdır.’
Durum yukarıda Aişe Validemizin ifade ettiği gibi geçmesine rağmen Ramazan ayına mahsus teravih diye adlandırılan bir namaza dönüşmüş ve bunun sünnet-i müekkede olduğu söylenmiştir?
Bu konuda Dr. YAHYA ŞENOL şu iki noktaya dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor:
1. Gelenekte iddia edildiği üzere Resûlullâh, o gecelerde Ashâbını toplayıp da imam olarak onlara Ramazana özel bir namaz kıldırmış değildir. Rivayetten anlaşıldığı üzere Ashâb’tan bazıları, O’nun mescitte yalnız başına namaz kıldığını görmüş ve O’na tabi olmak suretiyle onlar da namaz kılmışlardı.
2. Resûlullâh o gecelerde Ashâb’a bugünkü gibi 20 rekâtlı bir namaz kıldırmış değildir. Konuyla ilgili rivayetlerde O’nun kaç rekât kıldırdığı bilgisi yer almamaktadır. Aslında bunun sebebi bellidir: Çünkü Resûlullâh beş vakit farz namazlarının haricindeki namazları mescitte kılmazdı. Fakat O, Ramazan ayının son on gününde itikâfa çekildiği için, kendisine farz olan ve yıl içinde sürekli evinde kıldığı gece namazını (8 rekât teheccüd +3 rekât vitir) mescitte kılmıştı. İşte bu gece namazını kendi kendine kılarken Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları ona tabi olarak ardında namaz kılmışlardır.
Yani ortada Ramazan ayına özel bir namaz yoktur.
Resûlullâh onlara bu namazı evlerinde kılmalarının daha iyi olduğunu söylemiş ve vefatına kadar mescidinde bir daha böyle bir namaz kıldırmamıştır.
Aynı şekilde Hz. Ebû Bekir’in halifelik döneminde ve Hz. Ömer’in halifeliğinin ilk yıllarında da bu gece namazı cemaatle kılınmamıştır. Fakat Buhârî’de geçen bir rivayete göre Hz. Ömer dağınık halde nafile namazı kılan Müslümanları görünce ‘Bunları, güzel Kur’an okuyan birinin arkasında toplasak daha iyi olacak der ve onlara Übey b. Ka’b’ı imam olarak atar. Hz.Ömer; ‘bu namazın bunların uyuduğu vakitte kılınanı, şu anda kıldıklarından daha faziletlidir.’ der.
Netice itibarıyla Resûlullâh S.A.S Ramazan gecelerine özel bir namaz kılmamıştır. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki O’nun, Ramazan gecelerini ve özellikle son on geceyi ibadetle geçirdiği ve ailesini de bu yönde teşvik etmiştir. Bu gecelerde ister tek başına olsun ister cemaatle olsun nafile gece namazları kılınmasında bir sakınca yoktur. Lakin bunun günümüzdeki gibi sünnet-i müekkede kabul edilen 20 rekâtlık teravih namazı olmadığı bilinmelidir. Ramazan ayında yılın diğer on bir ayında olduğu gibi kılınan nafile gece namazlarının -Nebîmizin ifade ettiği gibi- evde ve tek başına kılınması, camide ve cemaatle -kılınmasından daha faziletlidir.(1)
1- istifade edilen kaynak. Dr. YAHYA ŞENOL: Ramazan ve Oruç, 3. Baskı, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2017,