7 Ekim’de Hamasın İsrail’e saldırısı ile başlayan cehennemi ateş 49 gündür durmaksızın devam etti. Can kaybı çoğunluğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 20 bine yaklaştı. Hiçbir kuralı tanımayan gözü dönmüş, insanlıktan nasibi olmayan ırkçı, faşist, Netanyahu yönetimi ateş kustu, ölüm yağdırdı. Gazze yoğun ateş altında yakıldı, yıkıldı, insanların başını sokacağı, barınacağı bir çatı altı kalmamacasına ne var ne yok yerle bir edildi. Gazze kuzey-güney diye ortasından ikiye bölünmüş durumda kuzeyde yaşayan bir milyon masum insan yıkıntılar içinde kurtarabildikleri eşyalarıyla yurtlarını, yuvalarını bırakarak güneye doğru göç etmek zorunda bırakılmışlardır. İsrail güçleri masum çocuk, yaşlı, kadın, hasta demeden katledip, kuzey Gazze’yi işgal ederken Savaşı başlatan Hamas örgütünün lider kadrosu ise ne gariptir ki Filistin dışında.
İsrail Pervasızlığı nereden kaynaklanıyor.
Dokuz milyon nüfusu olan İsrail Devletinin yaklaşık iki milyar olan İslam Dünyasına, dört yüz elli bin Arap ulusuna hatta bütün Dünya’ya kafa tutabilecek cesareti, gücü nereden alıyor.
Bunu anlaya bilmek için Yahudiliğin kutsal metinlerine, ideolojik arka planına ve geçmiş tarihine bakmak gerekiyor.
Yahudiler 2500 yıl önce çıkardıkları fesat, bozgunculuk ve yaptıkları ırkçılık yüzünden yurtlarından çıkarılıp yeryüzüne sürüldükleri günden bugünlere kadar inançlarından aldıkları güçle, azimle çeşitli şekillerde mücadele etmişlerdir. Yahudiler ezilmişliğin, azınlık olmanın, horlanmanın psikolojisi ile zilletten kurtulmak, vatanlarına kavuşmak idealleriyle, hedeflerini gerçekleştirebilmek için para ve zekâyı keşfetmişlerdir. Gizli örgütler kurmayı, insanlar arasına nifak tohumlarını saçıp birbirlerine düşürmeyi, aralarında düşmanlık peydahlayıp savaştırarak kırdırmayı ustaca kullanmışlardır. Dünya tarihinin kaydettiği en büyük savaşların, ihtilallerinin, iktidar değişikliklerinin arkasında Yahudi izine rastlanır.
Beynelmilel sermayenin patronu Yahudilerdir. İnsanların alın teri emeklerini sömüren faiz illeti Yahudilerin en büyük silahıdır. Yahudi olmayan ama Siyonizm’in ön karakolu gibi çalışan Tapınak Şövalyeleri, Masonluk, alt kuruluşu olan çeşitli adlar altında ki kulüplerden üst kuruluş olan illuminati’ye, evanjelik Hristiyanlara kadar çok geniş yapılanması söz konusudur.
“Milletlerin bütün soyları senin önünde secde edecek. Bütün milletler sana kulluk etsinler.” (Mazmurlar-82-27)
“Milletlerin, kralların sütünü emeceksiniz. Milletlerin servetini yiyeceksiniz.”(İşya-60-18-61-6)
“ Allah Yahudi milletine, bütün kabilelerin hayatı ve kazancı üzerinde bir hâkimiyet vermiştir.”{Faslı Baba Petra ve Fi Sifri Hıkriynm,3.cilt,fasıl 25(Mecelletu’lMeşrik’den nakledilmiştir.)18-770}(Anadol,2004: 27).
“İnsanın hayvan üzerinde üstünlüğü olduğu gibi, Yahudi’nin de bütün insanlara karşı üstünlüğü vardır.”(Sanhedriya)
Siyonizm’in kurduğu örgütlerden bazıları şunlar.
AIPAC (American Israel Public Affairs Committee) Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (orijinal adı Amerikan Siyonist Konseyi) 1951’de Washington D.C.’de önde gelen on dört Amerikan Siyonist grubunun birleşmesiyle meydana gelmiştir. Resmî olarak İsrail adına Amerika’da halkla ilişkiler kampanyaları yürütmek amacıyla kurulmuş AIPAC, çok kısa bir sürede Yahudi lobisinin başında gelen örgüte ve ABD’nin en güçlü çıkar grubu lobisine dönüşmüştür.
ZOA (Amerika’nın Siyonist Örgütü) 1898’de kurulup ABD ilk milli Siyonist örgütüydü. ZOA’nın gençlik kolu “Young Judea” 1909’da kuruldu.
Amerikan Yahudi Komitesi, ya da AJC, 1906’da Alman Yahudileri tarafından kurulmuş, Amerika’da Yahudilerin çıkarlarını temsil eden ilk örgüttür.
Amerikan Yahudi Kongresi (American Jewish Congress) 1916’da, AJC’ni imtiyazlı ve antidemokratik bulan Doğu Avrupa Yahudi göçmenleri tarafından Siyonist bir örgüt olarak kuruldu.
B’nai B’rith (Ahit Oğulları) Birleşik Devletler’de en eski ve en etkili Yahudi kardeşlik örgütüdür. 1843’te New York’ta o zamanki 15.000 kişilik Yahudi Amerikan toplumunun sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan B’nai B’rith, şimdi üyelerinin sayısı yarım milyona ulaşmış, dünya çapında en büyük Yahudi örgütüdür. B’nai B’rith 20. yüzyılın başında yeni alt örgütleri oluşturarak ve örgüt sistemini geliştirerek büyümeye başlamıştır.
Anti-Propaganda Ligi’nin, ya da kısaca ADL’nin, faaliyetlerinin önemi açısından ayrı olarak ele alınması gerekir. Anti-semitizme ve haksızlığa karşı kurulmuş bu örgüt, faaliyet tarihi boyunca medyadaki ve sinemadaki Yahudi imajından başlayarak üniversite vakıf konferanslarında yapılan konuşmalara kadar, ABD’de Ortadoğu ve Yahudilerle ilgili her seminer, konuşma, film, makaleye dikkat etmektedir. Üniversite kampüslerinde “Arap propagandası yapan” Ortadoğu araştırma merkezlerinin faaliyetlerini engellemeye çalışmaktadır. Edward Said ve Noam Chomsky gibi dünyaca ünlü düşünürlerin görüşlerinden rahatsız olup, yaptıkları konferans konuşmalarını sabote etmeye çalışıldığı görülmüştür.
Amerikalıların İsrail’e verdikleri desteğin üçüncü sebebi ise Amerikan halkının Hıristiyan inançlarında yatar. Amerikan halkı dindar olarak bilinmektedirler. 2004’te yapılan bir Gallup anketine göre; oy kullanacak yaştaki Amerikalıların yüzde 41’i “Yeniden Doğmuş” ya da Evanjelist Hıristiyanlardı.” Evanjelistlerin inandığı Kıyamet Günü’nün ilk işareti Yahudi Devleti’nin kurulmasıdır. Bu nedenle İsrail’in 1948’de kuruluşu, Evanjelist Hıristiyanlarda en Az Yahudiler kadar heyecan yaratmıştı. Buna bağlı olarak, birçok Amerikalı Hıristiyan Ortadoğu’yu kutsal kitapta çizilen tablosuyla görür ve değerlendirir. Hemen hemen tüm Hıristiyanlar Ortadoğu ile ilgili yaklaşımlarında İsrail’e sempati ile bakarken, İsrail’in politikasına ters düşen herhangi bir görüş, açıklama veya öneriye karşı çıkma veya inanmama eğilimindedirler. Bu husus, İsrail’e Yahudilerden bile daha etkili ve çok kalabalık bir lobi kazandırmaktadır.
İsrail adına Washington’da lobicilik yapan CIPAC (Christians’s Israel Public Action Campaign – Hıristiyanların İsrail Halk Eylem Kampanyası) 1989’dan beri “ABD kongresinde güçlü ABD-İsrail ilişkilerini savunan” ve “kutsal kitabı temel alan tek İsrail yanlısı lobi” unvanını taşımaktadır. Başkan Bush’a olan etkisiyle ünlü “kutsal kitaba inanan Hıristiyanların sayısı 95-100 milyon civarında varsayılmaktadır. Bu sayı Hıristiyan ve Yahudi lobilerini güçlü kılmakla beraber kongrede de belli sayıda temsilciye sahiptir. (YAHUDİ LOBİSİNİN ABD İÇİNDEKİ KONUMU VE ORTADOĞU POLİTİKASINDAKİ ROLÜ Yüksek Lisans Tezi Zenife UMEROVA)
Bu saydıklarımız birkaç örnek. Buna benzer Dünya’nın değişik yerlerinde yüzlerce yapılanma var.
Her şeye rağmen haklı davası uğruna canla başla çalışan insan için zafer yakındır. Yeter ki zafere ulaştıracak şartlar yerine getirilsin.
Özelde Filistinliler, genelde tüm Müslümanlar üst üste yaşanan mağlubiyetleri, son otuz yılda Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da son olarak Gazze’de yitirilen can ve mal kayıpları üzerine bir muhasebe yapmalılar. İslam ülkeleri içinde bulundukları acizlik, çaresizlik ve geri kalmışlığın asıl müsebbiplerini bulmalılar. Arkalarına takıldıkları siyasi, dini liderliği, öğretileri, takip edilen strateji ve metodu sorgulamalılar.
Rahmetli hemşerimiz içinde bulunduğumuz durumu şöyle ifade etmiş. “karşılaştığı problemleri doğru olarak çözecek güçte ve haklılıkta bir doktrine ve metoda sahip olmayan, düşman stratejisini aşan bir strateji takip etmeyen, mücadelesini bütün mağlubiyetleri ve ızdırabı dindirmeye yarayışlı bir tek hedefte toplayamayan; düşmanı tanıyan, hilelerini bilen, ehil bir kadronun sevk ve idaresinden mahrum bir hareket mağlubiyet çukuruna yuvarlanmaktan başka bir akıbeti hayal etmemelidir.” (Aykut Edibali)
Zaferin şartları bellidir. Her kim bu şartları yerine getirirse zafere ulaşır. Çünkü zafer; doğru teşhis, haklı doktrin, üstün strateji, güç ve kuvvete sahip inanmış, azimli, kararlı ehil kadroların mücadelesi ile elde edilir. Zafer hakkın ve hakka inananlarındır. Yeter ki inanılsın, İman edilsin, Mücadele edilsin.
Hoşça kalın. Sağlıcakla kalın.