Adanalı Ziya Hayatı-Sanatı-Eserleri -Evrâk-ı Hazânım-
Dünkü yazımızda Adanalı Ziyâ üzerine üç kitap hazırlandığını söylemiş ve ilkini tanıtmıştık. İkinci kitap Prof. Dr. Ali İhsan Kolcu tarafından hazırlanmış olup, Adanalı Ziyâ Hayatı-Sanatı-Eserleri -Evrâk-ı Hazânım adıyla 2018’de yayımlanmıştır. Uluslararası bir sempozyumda sunulan bildiride ve uluslararası hakemli bir dergide yayımlanan makalede, “ihtimam” noksanlığı olarak değerlendirilen ve görülen yüzlerce hata sebebiyle toplanarak imha edilmesi önerilen kitap Ziyâ’ya ve edebiyat âlemine faydadan çok zarar vermiş, Ziyâ’nın ziyâsını karartmış ve kemiklerini sızlatmıştır. (bk. “Metin Neşrinde İhtisas ve İhtimam Noksanlığı: Evrâk-ı Hazân Örneği”, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları (ASEAD) Eurasian Journal of Researches in Social and Economics (EJRSE), Cilt 6, Sayı 7, Yıl 2019, s. 145- 204: www.asead.com)
Kitabın Ön Söz’ündeki, “Bütün şiirlerini biraraya getirip, onun Evrâk-ı Hazânım adıyla yayımlamayı düşündüğü şiir kitabını oluşturduk” iddialı cümlesi, kitabın bundan sonraki sayfalarında görülecek Osmanlıca, tür, şekil, vezin, kafiye, kelime bilgisi gibi konularda görülecek “ihtimam” noksanlığını haber verir gibidir. Çünkü Ziyâ’nın bu kitapta yer almayan daha onlarca şiiri bulunmaktadır ve Evrâk-ı Hazânım’da ne kadar eseri bulunduğu bilinmemektedir. Yine Ön Söz’de, “Bu manzumeler yeni harflere aktarılıp okuyucuların, araştırıcıların dikkatine sunulmuştur” denilir. Halbuki kitaptaki şiirlerin çoğunu, zaten yeni harflerle yayımlanmış, Bekir Sıtkı Sencer’in Taşpınar dergisindeki derlemeleri ve M. Tacettin’in 1933’te yayımladığı kitabındaki şiirler oluşturur. Sa’âdet, Tercüman-ı Hakikat, Mekteb, Maarif, Peyam-ı Sabah gibi kaynaklardan okunan şiirlerde ise, öğrenci hatalarına benzer okuma hatalarının çokluğu, bazı şiirlerin şekil adıyla, bazı şiirlerin özel adıyla, bazı şiirlerin “Nazire” veya “Şiir” başlığıyla verilmesi, şiirlerin dizilişi, aynı şiirin farklı sayfalarda hem de farklı okunuşlarla yer alışı dikkat çekicidir. Bu sebeplerle “ihtimam” noksanlığı bir eser olarak değerlendirilen kitabın, Ziyâ’ya faydadan çok zarar verdiği ve hatalı metinlerden hareketle yapılacak çalışmalarda üstadın yanlış değerlendirileceği düşüncesiyle toplanıp imha edilmesi önerilmiştir.
Maksadımız kişi eleştirmek olmayıp, şiirlerdeki fark edebildiğimiz hataları paylaşarak bu kitaba sahip olanların düzetmelerini sağlamaktır. Daha fazla yorum yapmadan, şiirlerin bulunduğu sadece ilk 32 sayfadan bazı yanlış okumaları italik ve doğru okunuşlarını (parantez içinde düz) vererek, değerlendirmeyi ilim, ahlak, edep, akıl ve izan sahiplerine bırakmak istiyorum:
meşhûr (meshûr), Rûzuna hicr ile olmakta bir ter âteşim (Rûzgâr-ı hicr ile olmakda berter âteşim), şu’le-zâ-yı mahveder (şu‘le-zârı mahv eder), restekârân (rest-gârân), ama (ammâ), düşünce (dü-çem-i), mihnet-i âteş (mihnet-âteş), vurur (urur), dili gamzede (dil-i gamzede), hıramân (hırmân), tayibe (ta’yîbe), şühre (şöhre), mürg (murg), dün (dök), Haydar-i nazmım-i semend (Haydar-ı nazmım semend-i), Olur bilmez ne halet (Ölür bilmez ne hâlet), Fürûğ-ı mihr-i vefâdır sehâb (“Fürûğ-ı mihr-i vefâ der-sehâb), girâb (gurâb), kâh (gâh), rek-cân (reg-i cân), giysû (gîsû), cüst ü cûdâ (cüst ü cûda), âsümânı (âsmânı), çeşm-i nermden (çeşm-i terimden), gül (kül), Çâşini-i câm (Çâşnî-i câm), şimme (şîme), Ey hatib-i minber-himmet (Ey hatîb-i minber-i himmet), Hitâbeler irâd edersen (Hutbeler îrâd edersin), bâd-ı hâr-ı âlem iflâs (bâd-hˇâr-ı ‘âlem-i iflâs), Ziyâ ne kadar mutâlib-i kuvvet-i irfâna kalsaydı (Ziyâ nakd-i metâlib kuvvet-i ‘irfâna kalsaydı), Herif-i şevk (Dilîr-i şevk), O nahl-i tazeden elimi çekerek âh Ziya (O nahl-i tâzeden el mi çekerdin âh Ziyâ), çarh-ı çırp-endâz (çarh-ı çep-endâz), Benim midir âlemde şüyûn yoksa şiven miyim (Ben midir 'âlemde şîven yoksa şîven ben miyim), Sus ey mağlub-ı nefs-i dûn dem vurma meziyetten (Sus ey mağlûb nefs-i dûn dem urma meziyyetden), büt-tersâ (büt-i tersâ), Dinlemem dil-rudegânı bâdedir mâ-ü’l-hayat ((Dinlemem dil-mürdegânı bâdedir mâ’el-hayât), geçsem hâne-i humhârdan (geçmem hâne-i humârdan), Garez-i ma‘nâda amma kesb-i rif‘at gazab-ı şöhrettir (Garaz ma‘nâda ammâ kesb-i rif‘at gasb-ı şöhretdir), Eğer teannüde dahli yoksa da derpîş eder âfil (Eğer nefsince dahli yoksa da derpîş eder 'âkıl), ..... kîse-i nakdin ne gam ey kalb-i pür-temkîn (Tehiyse kîse-i nakdin ne gam ey kalb-i pür-temkîn), Dil ü berâtımı (Dil-i vîrânımı), Çektiğin gitti cezâ-yı amelindir zinhâr (Çekdiğin kendi cezâ-yı ‘amelündür zinhâr), Yok ne çarha ne takdirine üstâd eyle (Bunu ne çarha ne takdîrine isnâd eyle), Nûr-ı aynim sen sallandıkça ((Nûr-ı ‘aynım sen salındıkca), Câ-yı derd ü hicre (Çâh-ı derd-i hicre), Fikrimden ihrac edip (Fikrden ihrâc idüp), görsün gözün necimlerin (görsün gözün necmîlerin), Âlemi epey ziyâdâr eyledim (‘Âlem-i âbı ziyâdâr eyledim)
(Yakında yayımlanacak “ADANALI ZİYA ve ŞİİRLERİ” adlı kitabımızda şiirlerin tenkitli metni verilmiştir).
DEVAM EDECEK)