YAMUK BAKIŞLAR!
Yazıma başlamadan önce, AKP Manisa il Başkan yardımcısının referandum seçim çalışmalarında söylediği; “şayet referandumdan evet çıkmazsa iç savaşa hazır olun” söylemini, geçmişte yaşayan ve Hz. Ali’ye de başkaldıran o tarihin “haricilerine” benzetiyor şiddetle kınıyorum.
Türk Milletini iç savaşa sokmak için yapılan bu söylemin de büyük bir tahrik unsuru olarak suç teşkil ettiğine inanıyor ve yetkililerin de gereğini yapacaklarına inanmak istiyorum.
Ne günlere kaldık Yarabbim!
Tarih tekerrürden ibaret derler!
Yazıklar olsun.
***
Her hangi bir siyasetçinin, medyacının/gazetecinin veya vatandaşın; mevcut hükümete muhalif olup da eleştirmesine, tutarsızlığına dikkat çekmesine veya irdelemesine hiç gerek kalmadı diyorlar!
Neden?
Neden mi? Sayın Bahçeli var da ondan!
Hayır olsun?
Tabii ki hayır!
Şer’le işimiz olmaz.
Sayın Bahçeli’nin daha bir yıl evvelinden söylediklerini alın ve Sayın bahçeli de şunları veya bunları söyledi deyin iş bitiyormuş.
Çünkü senin bu gün söyleyeceklerini veya eleştireceklerini, Sayın Bahçeli bir yıl önceden söylemiş!
Bilmem yanlış mı?
Bana göre yanlış değil ama…
Doğru nerede doğru?
***
Ülkemizde, özellikle de Siyasal Bilgiler Fakültesinde görev yapan 300 kadar akademisyenin yani hocaların işine YÖK son vermiş!
Vay be.
Ama olabilir.
Çünkü ohal var kardeşim ohal.
Hem sonra “Şeriatın kestiği parmak da acımaz” derler!
Çünkü eskiler hep böyle derdi.
Eh ne de olsa gittikçe geriye doğru gider olduk ya!
Sonra kimse de merak etmesin, Üniversiteler de akademisyenler veya hocalar da biter falan diye.
Buna da kolay bir çözüm bulmuşlar!
Daha dün yakalanan sahte diplomalı 153 hoca vardı ya, daha da olacağından dan maada!
***
İlimiz hava kirliliği bakımından bırakın Türkiye’yi, Avrupa genelin de ilk sekizin içinde yer alıyormuş.
Vay anasını!
Hem de Avrupa bazın da ha?
He be kardeşim öyle diyorlar.
Nasıl olur, daha dün ilimizde hava kirliliği bakımından gittikçe kötüleşiyor diyerek, binaların veya dairelerin, kömürlü olmayacak şeklinde genelge çıkarıp, yenice emekli olup da hayatında ilk kez bir daire sahibi olarak hayatının son demlerini huzur içinde geçirecek insanlarımıza, eski kalorifer tesisatlarını yıktırarak doğal gaza geçeceksiniz diye emri vaki yapılmamış mıydı?
Yapılmıştı.
Peki, bu ne içindi?
Hava kirliliği olmaması için.
Peki, bu durum ne?
Avrupa raporu kardeşim Avrupa raporu!
Vay anasını.
Desene bazı semtlerdeki bu emekli insanlar nelere katlanmamış ki?
Tam da rahat edeceklerini düşündükleri bir zaman diliminde!
Hem de kırıp yararak ve yıkarak!
Hem de üzülüp ağlayarak ve de olumsuz dualar ederek!
Bir sürü de masraf yaparak.
Eveeet.
Veee sonra da o genelge kalktı!
Hem de bu semtlere yapılan uygulananın dışın da, tam tersi bazı semtlerdeki ailelere de kömür yardımı bile yapıldı.
Yakın kardeşim yakın da keyfinize bakın diyerek.
Hani hava kirliliği vardı?
Vay be!
Tam 180 derece ters bir uygulama öyle mi?
Öyle
Nolcek şimdi arkadeş?
Ben zarar ederken, uğraşırken, didinirken, yeni evimi delik/deşik edip yıkarken, birileri kömürü yakıp keyfine baktı öyle mi?
Aynen öyle.
Ona rağmen hava kirliliği bakımından hala Avrupa’da ilk sekiz ilin içindeyiz öyle mi?
Öyle.
Yazıklar olsun be.
Peki, bizim bu hakkımızı, zararımızı, üzüntümüzü kim nasıl karşılayacak/arayacak ve verecek?
Bak hele bak!
Manyak mısın sen be kardeşim?
Ne hakkı be, hangi hukuk be, hangi devirde yaşıyorsun ki?
Hak dediğin değirmende olurdu, o da eskidendi.
Şimdi kapa çeneni ve güzelce yut bakalım.
Belki hak arama zamanın da gelir ama...
Tabii “balık kavağa çıktığı zaman”!
Ama o zamana kadar hakkın rahmetine zaten kavuşmuş olursun.
Tövbe, tövbe Yarabbim!
Fakat sen yine de ahi rette hazır ol emi?
Çünkü bu işin başka yolu yok.