Yazıma başlamadan önce; yavrularımıza, bizlere ilim irfan öğreten ve vatana/millete yararlı birer evlat olması için, gecesini/gündüzünü eğitim adına harcayan öğretmenlerimizin günlerini kutlar, sevgi/saygı sunarım.
Aramızdan göçüp gidenlere de, Allah’tan rahmet dilerim.
***
İşte yine bağırıyorlar!
Kim bağırıyor?
Kim olacak, siyasi alanda halkı temsil adına seçilmiş olan Büyük Millet Meclisinin vekilleri bağırıyor!
Tanrım, hem de ne bağırış?
Sanki birbirlerini adeta yok edeceklermiş gibi!
Ne diyorlar?
Ne diyecekler?
Konuşmak isteyen vekilleri konuşturmama/ protesto etme adına şov yapma diye bağırıyorlar!
Oysa birisi, ekonomik yapıyı yumurta üzerinden değerlendirip kendi yönetimini/partisini haklı çıkarmaya çalışıyor…
Bir diğeri ise günün zamlarından, elektrik ve doğal gaz faturası üzerinden ekonomiyi ele alıp meclisi ve vatandaşı bilgilendirmeye çalışıyor!
Oysa şov yapma diye bağırıp birbirlerini hiç incitmeye gerek yok değil mi ama?
Buna da en doğru kararı tabii ki zamanı geldiğinde seçmen verecektir seçmen.
Meritokrasi dediğimiz yapıya da ne kadar yakışıyor ama değil mi?
Bilgi/birikim/liyakat falan!
Yazık.
Yazıktır kardeşim yazık.
İnsan haklarının, demokrasinin, hukukun ve gereğinin yapılması konusunda yasama ve yürütmeyi yapacak olanlar eğer bu halde ise vay bu vatandaşın haline.
Çiftçisi, esnafı, çalışanı, işçisi/memuru emeklisi feryat ederken, derdim var, sıkıntım var bunları çözün derken…
EYT lisi, taşeronu, işsizi, Vs. zor durumdayız diye haykırırken, bunlar da mecliste sanki birbirlerini refüze etme yarışına giriyorlar!
Ne imiş efendim?
Yan gözle bakıyormuş, yalan söylüyorlarmış, onlar gibi düşünmüyorlarmış da, mış da mış!
Vay be!
Ne acı, ne üzücü ve içi boş olaylar ama?
Demek ki bu tür mantıksız/dengesiz olayları geçmişte yaşamışız ki onların da yalnızca adı ve anıları kalmış!
Peki kim bunlar?
Kim olacak, 15 tane kos koca Türk Devleti!
Ne bırakmışlar?
Acı anılar ve ders alınması gereken yapılar!
Peki ders alan var mı?
Nerde o yapı?
Bizlerde, şöyle olmuş da, böyle olmuş da halen bunların peşinde koşup yanlış yapıların eleştirmenin peşindeyiz.
Yapacak bir şey yok.
Ama Allah korusun, hemen aklıma tarih kitaplarında yalnızca adı olan fakat kendisi giden 15 Türk devletinin adları ve yok oluşları aklıma geliveriyor!
Hani M.Ö. 209 yılında babası Teoman’dan yönetimi zorla eline alıp ilk Türk Devletini kuran Mete Han’dan bu tarafa, çok şükür 16. Türk Devletiyiz!
Üzülmüyor musunuz?
Tabii ki üzülüyoruz.
Çeşit/çeşit kitapları okuyup da, yaşananları, gerçekleri öğrenmek istemiyor musunuz?
Bu yaşananlardan hicap duymuyor musunuz?
Bunları tabii ki duyuyor/okuyor, üzülüyor ve de hicap duyuyoruz.
Ama şayet hukuk varsa, bizler yine de hukuk diyoruz.
Dilerim bu tür yapılar düzelir.
***
Al sana şimdi de yeni bir konu!
Hani derler ya?
“Bir deli bir kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz” babından bir durum!
Aynen öyle.
Önümüzdeki yazı da buna yani CHP ve gündemde yer bulan yorumlar/bakışlar olacak.
Ama yine de gülümseyeceğiz.
Çünkü gülmek ve gülümsemek okurlarımıza yakışıyor.
Sevgi/saygı bizden.