Yazıma başlamadan önce; Türk istiklâlini ve istikbalini kurtarıp kuran, bizlere armağan eden büyük Atamızı, ölümünün 82’inci yılında rahmet ve minnetle anıyor, manevi huzurunda saygı ile eğiliyor, Yüce Tanrı’dan rahmet diliyorum.
Işıklar içinde uyusun.
***
Bu günkü yazımıza da bir fıkra ile başlayalım bakalım.
Çünkü bu fıkralar boşuna yazılıp dillendirilmezler.
Bu kültürü bize aktaran büyüklerimizin/bilgelerimizin elbet de bir bildikleri vardır.
Her birinin bir manası ve de bir anlamı vardır!
Bakalım bu fıkrayı beğenecek misiniz?
Teşbihte hata olmaz derler!
Sürçü lisan edersek af ola.
***
Keçiyle koyun, yazın sıcağında bir merada beraberce otlarken, öğle vakti su içme ihtiyacı duyarlar.
Orada bulunan bir pınara doğru yürürler.
Pınardan akan su kanalına gelinde, koyun karşıya geçmek için atlar.
Bu arada koyunun kuyruğu havaya kalkar ve poposu görünür.
Arkadan gelen keçi başlar bağırmaya; “poposunu gördüm, poposunu gördüm” diye adeta tepinir.
Koyun, şöyle bir bakar, hiç aldırmaz ve suyunu içmeye devam eder.
Ama kendi kendine de derki; “ulan her zaman senin popon açıkta, kendine bakmaz benim popomla uğraşırsın, ne nalet yaratıkmışsın be sen der!
***
Şimdi kafanızı çevirip şöyle bir sağınızdaki ve bir de solunuzdaki partilere bakın bakalım.
Tutumlarından/davranışlarından ve huylarından hiç Keçi/koyun fıkrasından farkları var mı?
Birazcık ayrıcalık kalmış mı?
İşleri güçleri birbirini kötülemek, hakarette bulunmak ve de mesnedi olmayan söylemlerle seçmeni kandırmak!
Demokrasi derler ama kendileri de yönetimde ve koltukta varsalar…
Onun da adı vardır ama yine de kendisi yoktur!
İnsan hakları derler ama yanından geçmezler.
Hukukun üstünlüğü zaten onlar için üstünlerin hukuku gibidir!
Ne işiniz var sizlerin bu siyasette?
Ne yaparsınız ki siz kendi çıkarlarınızdan başka?
Meritokrasi denen bakış nerede?
Vatan yok mu vatan?
Millet yok mu millet?
Ne yaparsınız ki kavgadan, nizadan, hakaretten başka?
Hani siyasi partiler ve seçim yasaları?
Hani verdiğiniz bu söylemlerin arkası?
Hani seçim barajı denilen ve yaşama geçmeyen düşünce ve temsil özgürlüğü ayıbını ortadan kaldıracak olan demokratik bir çözüm?
Ya şimdi yapılanlar ve uygulananlar?
Aha düşmanımın başına desem yeridir.
Yazıktır yazık.
Bizler siyaseti; vatan/ millet adına yapılan bir unsur olarak görüyor ve savunuyorduk ama nafile imiş.
Görüyoruz ki; bizden ve sizden gibi itici, ayrıştırıcı, ayrıca insanları birbirine düşürecek şekilde bir politika izleniyor.
***
Al sana siyasi partilerin tüzük kurultayının yapılmaması için oynanan oyunları.
Evirip/çevirip bakın ve düşünün bakalım!
Ayıptır, yazıktır, bayanlar/baylar.
Bu mantık mı demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunacak?
Bu bakış mı, ülkemizi, insanlarımızı, dış politikamızı yüceltecek?
Hadi canım sende.
Kimden ne için kaçıyor ve niye bu tüzük kurultaylarını yapmıyorsunuz ki?
Siyasi partilerde esas olan üyenin ve delegenin özgür iradesi değil mi?
Başarısızlığın getirisi olan ve maddelerde yazılı olan siyasetten çekilme maddeleri değil mi?
Varsa tabii.
Ama beygir terli değil mi?
Her işte olduğu gibi bunun da bir sonu var bunu da asla unutmayın.
Bırakın kardeşim, birazda gençler ve bayanlar gelsin.
Bu ülkeyi onlarında yönetme yolları açılsın.
Ama ı ıh!
Çünkü “kavun tatlı” değil mi?
Fakat korkunun ecele faydası da yok!
Çünkü sizin defteriniz dolmuş.
Bu gün olmasa da yarın bu yönetimler değişir.
Bu koltuklar kimseye baki değildir.
AKP’si, CHP’si MHP’si ve de diğerleri için de söylüyorum!
Bunu bütün partiler için söylüyorum.
Çünkü birbirlerini ağdırmazlar!
Önemli olan siyaseti bıraktıktan sonra arkandan konuşturmamak ve onurlu bir şekilde görevi gelene, daha ziyade gençlere teslim etmektir.
Tarih sayfalarında onurlu bir şekilde yer almaktır!
Ama bu böyle mi?
Asla!
Burada en önemli olan unsur da; Devletin bekası, yani dünya coğrafyası içersinde onurluca yerini alması ve insanlarını özgürce, insan gibi yaşamalarını sağlamaktır.
Ama sözde var fakat icraatta asla yoksunuz.
Ve sizler ne yapıyorsunuz?
İlle de ben, ille de ben öylemi?
Benden sonrası tufan öylemi?
Olmaz beyler olmaz.
Eriyip bitiyorsunuz, beyler.
Yakında size/sizlere de gözü açılan seçmen “ “el hükmi lillâh” diyecekler!
Bunu asla unutmayın.
Çünkü bunun ötesi yok!
İşte ülkemizin bu günkü durumu!
Gele/gele bu hale kadar geldik!
Dış borç/iç borç, işsizlik, tarımla uğraşanlar, emekliler, emekçiler, hukuk/yargı, fiyat artışları, enflasyon/ devalüasyon, herkes tereddüt içinde ve sıkıntılı!
Allah beterinden korusun.
***
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.
Yüce Tanrım gülen yüzlerinizi soldurmasın.
Ve devlete/millete zeval vermesin.