İNSANLAR, PARTİLER VE DEVLETLER!
Sistemin ve demokrasinin gereği eğer devletler siyasi bir model ile yönetiliyor ise ki bu böyle, (sözde) bura da devlet yöneten hangi siyasi parti olursa olsun, kurultay delegelerin boynun da ilkesel ve vicdani anlamda büyük bir sorumlulukları vardır.
Kendi yönetimlerini ve devleti yönetecek kişileri yani Meritokratik yapıyı oluştururlarken, yandaşlık/beklenti veya çıkarcı şeklinde değil de, ilkeli, vicdani ve vatansever bir şekilde hareket etmeleri kaçınılmazdır.
Yoksa devlet yöneten bir partinin ülkesine ve insanlarına karşı yapmış olduğu her türlü hukuksuzluk, adaletsizlik karşısında bunlarda sorumluluklarını yerine getirememiş pozisyonuna düşmüş olurlar!
Ama nerde o bakış, nerde o izan?
Bundandır ki mevcut partiler içersinde her zaman ayakta kalmakta isteyenler, elde ettikleri o köşeleri/koltukları asla bırakmazlar!
Aynı bu gün gördüklerimiz ve yaşadıklarımız gibi!
O nedenle kurultay delegesinin vebali büyüktür.
Ama nerdeee?
Kimisi vekil olmak için aday, kimisi Bel. Başkanı olmak için aday, kimisi Bel. Meclis üyesi olmak için aday, kimisi de il genel meclis üyesi olmak için aday olunca, çıkar karşısında boyunlar da bükülüveriyor!
Hal böyle olunca insanlar da menfaatleri doğrultusunda yani çıkarları konusunda hareket edip siyasi erk’i destekledikleri için, onlar da at’larıını rahatça oynatabiliyorlar!
Bu gün bütün siyasi partilerde yaşandığı ve görüldüğü gibi!
Bunun, ne kendi partisine, ne devletine, ne de insanlarına faydası olur.
Aynı, “salla başını al maaşını” hikâyesi gibi.
Yazıktır bayanlar/beyler yazık!
Bu ülkeye ve insanlarına yazık!
***
Gelelim IYI partiye:
Bunca yıl siyasetle uğraşan bir kişi olarak, Sayın Akşener’in zor koşullar altında bir parti kurup, bütün engelleri aşıp, o ayıbımız olan barajı geçerek parlamentoya gurubunu taşıyabiliyorsa, bu gördüğüm siyasi yaşam içersindeki en büyük başarı olayıdır.
Vallahi bravo!
Bunu dillendiren ve eleştirenler de, bilin ki “ ciğere uzanamayan kedi ona mundar dermiş” misali bir mantıktan ibarettirler.
Meral hanım burada doğru hareket ederek kurultayı toplamak istemiştir!
Çünkü parti içersinde ilk kuruluşta yapısı ve karakteri bilinmeden partiye giren bazı çıkarcı/cukkacı insanların temizlenmesi gerekir.
Kim ne desin bu doğru bir yöntemdir.
Biline ki bu tür insanlardan ne partiye, ne devlete, ne de insanlığa hayır gelir.
***
Ya CHP’ne ne demeli?
Hiç yakıştıramadığım ve ummadığım olayları yaşıyoruz!
Hem hak/hukuk/adalet diyoruz…
Hem de o tatlı gelen makamları partiyi başarıya götürecek yeni kadrolara bırakmıyoruz.
Hem de dokuz kez seçime girip başarı sağlanamamışken!
O nedenle bu gün delegeler parasını kendi cebinden ödediği noter tasdikli kurultay istem belgelerini topluyorlar.
Doğru mu?
Bana göre doğru ama doğru bulmayanlarda olabilir tabii.
Çeşitli vesilelerle haklı çıkmaya çalışırlar ama son olarak alınan oylara bakıp ona göre yorum yapmalarını öneririm.
Ayrıca şoven bakışlı insanlarımız da var.
Bu hiçbir zaman doğru olmayıp, ayrıca tehlikeli bir bakıştır!
Çünkü bu bir M. Kemal’in bakışı olan Kuvva-i Milliye ruhu ile kurulmuş bir kitle partisidir.
Genlere göre değil geleceğe yönelik ülke yönetmek için kurulmuştur!
Ve partiler de hiç kimsenin babadan kalan arka bahçe yerleri veya miras kalan yerleri falan da değildir.
Başarılı olan takdir edilir/alkışlanır…
Ama başarılı olamayanlar da yerlerini yeni kadrolara bırakırlar.
Çünkü ilkeli gelenek budur.
Ama bu şimdi böyle midir?
Maalesef değildir!
İşin en üzücü olan olayı da; imza verip kurultay isteyen delege arkadaşların da tehdit edildiğidir!
Hiç yakışık alıyor mu?
Asla!
Dün akşam İzmir’den bir arkadaşım aradı ve yaşadığı bu olayı anlattı.
Öyle üzüldüm ki Tarif edemem.
Yakında bana belge göndereceğini söyledi.
Sözün kısası, o yukarıda bahsettiğimiz olay ve yapılar oldukça bunları hep ve her zaman yaşayacağız!
Ama nereye kadar?
İşte o belli değil!
Ama unutmayınız ki Mustafa Kemal’in askerleri bitmez!
Önümüzdeki günler çok olaylara gebedir!
Umarım yakışan yapılır.