Evet, atalarımız, dedelerimiz hep böyle söylerdi!
Allah rahmet eylesin ve kabirleri cennet olsun.
“Gören göz kılavuz istemez” diyerek başlar ve anlatacakları konuyu da hemen bunun ardına eklerlerdi.
Şen şakrak bir şekilde de bunlar konuşulurdu.
Ama şimdi böyle mi?
Bana göre değil.
Allah korusun ayağın bir kez kaydırılmasın!
Haklıyken haksız duruma düşüverirsin, bir de paçanı kurtaracak kurumlar/kuruluşlar ve kişiler ararsın.
Çünkü devran değişik!
***
O nedenle bu günkü yazımıza yine bir fıkra ile başlamak istiyorum.
Çünkü öyle günler, öyle söylemler, öyle icraatlar görüyor ve yaşıyoruz ki hayret etmemek mümkün değil.
Peki, insanlarımız bu konuda ne diyor?
İnançları ve bakışları siyasi arenada kullananlar, aynı “Makyevelist” bir şekilde hedefe varmanın mubah olduğunu iyi bildikleri için, bunun gereğini yapmaya çalışıyorlar, diyorlar!
Yani?
“hedefe varmak için her yol mubah” diyorlar!
***
Eskiden atalarımızın dillendirdiği bir de başka bir deyişi vardı?
Ne diyorlardı?
“ Ananı belleyen kadı, derdini kime anlatacaksın”?
Ve bunu da “ Karakuşili Kadı” fıkrasıyla tamamlamaya çalışıyorlardı.
Bunlara yönelik daha nice fıkralar var ama en ilgi çekeni de işte şu fıkra!
Aynaya bakmayanların, adeta yapısını yansıtan bir fıkra!
***
Keçiyle koyun birlikte otlamışlar, öğlen sıcağı basınca da suya doğru yürümeye başlamışlar.
Koyun önde, keçi arkada!
Suyun aktığı kanala gelince, koyun zıplayıp karşıya geçmiş.
Bu arada kuyruğu havaya kalkmış ve poposu da gözükmüştü!
Keçi bu durum karşısında hiç durur mu, başlamış gülmeye ve tepinmeye…
Poposunu gördüm, poposunu gördüm diye de bağırmaya.
Koyun dönmüş şöyle bir bakmış…
Sana ben ne diyeyim ki demiş.
Senin popon her zaman açıkta ama sana bir şey diyen olmamış, sen ise ufacık bir fırsatı bile kaçırmadan bağıra/bağıra anlatıyorsun ve beni refüze etmeye çalışıyorsun, Allah’ından bul emi demiş.
***
Bilmem anlatabildik mi?
Ama arif olanlar anlamıştır her hal.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.