8 Mart dünya emekçi kadınlar günü!
“Gününüz kutlu olsun hanımefendiler, bacılar, eşler, analar”!
Dilerim yaşamınız da gönlünüzce olur.
***
Dünya emekçi kadınlar günü nedeniyle ikinci yazımı da sizlerle paylaşmak istedim.
Sürçü lisan edersek af ola.
***
Gelelim saadete:
İnsan hakları Evrensel beyannamesi, güya!
Ya hukukun üstünlüğü?
Ya kadın erkek eşitliği?
Kayıp kardeşim kayıp!
Yok.
Sağına baksan da, soluna baksan da yok kardeşim yok!
Aransa da bulunamıyor.
Bu meyanda da, bayanların özgür yaşamına ait karşı durulan mesnetsiz bir yapı!
Ne kadar zengin ve insan yaşamıyla ilgili geniş bir yelpaze değil mi?
Gel de bunu gündeme alma bakalım, hele böyle bir günde.
Çünkü öyle enteresan ki!
Bu konuda da atan atana ve de tutan tutana.
Hangi siyasiye, hangi partiye, hangi radikale, hangi muhafazakâra sorarsanız sorun!
Bayanın aktif siyaset yapması veya yapabilmesi konusunda hiç biri de hayır diyemeyecektir, demezler de.
Vee yakın zamana kadar da, kadın- erkek eşitliği ile ilgili söylemlere ve duruşlara baktığınızda da, durum hep pozitif görüntülüdür.
Ama üzülerek ifade edeyim ki bunların hepsi de gazlamadır!
Hepsi de bir söylemden ibarettir.
Ayıptır ayıp!
Bir kere dik durun be dostlar.
Bir kere söylediklerinizin arkasında olun be mübarekler.
Ne mümkün?
Bırakın siyasi zemini ve özgür yaşamlarını, hayati durumlarında bile devlet garantileri yoktur.
Umursayan bile olmaz.
Çünkü inanmazlar ki.
Çünkü Mantalitelerinde yok ki!
Var mı itirazı olan?
Hiç zannetmiyorum.
Varsa işte ispatı:
Önce adli kaynaklara bakın.
Darp edilenleri ve hiç yere öldürülenleri not edin!
Sonra sayısının söyleyin, bilen var mı?
Yok.
Varsa da daha yeni/yeni ele alınıyor!
Oysa yurdumuzda binlerce, Dünya’da da belki milyonlarca!
Peki, verilen nasihatten başka, koruma isteyip de korunan var mı?
O da yok.
Ya parlamento da?
İşte meclis, işte siyasi partiler!
Kafanızı şöyle biraz kaldırıp bunlara doğru sağa/sola çevirip baktığınızda ancak şunu görebilirsiniz.
Nerede ve kaç kişi?
Ve hangi partilerde?
Varsa da, ya kotadan ya da ayıp olmasın diye var, yani sembolik!
Dostlar iş başında görsün babından!
Ötesi yok.
Yazıktır yazık.
Fazla da atıp sallamaya gerek yok.
Söylenildiği gibi kadınlarımız gerekliliği kadarıyla orada da temsil edilmiyorlar?
Nerede varlar?
Evinde kocasının dizinin dibinde!
Başka?
En az üç çocuk doğurmada!
Daha, daha?
Hem severim, hem döverim de!
Bak hele bak!
Lâ Havle!
Hem çocuk doğurmaya mahkûm edersiniz!
Hem siyasetin hiçbir alanın da hak ettiği kadarıyla yer vermezsiniz…
Hem de erkeğin yanında tamamlayıcı unsur gibi görürsünüz…
Ondan sonra da, yok insan hakları, yok kadın hakları der çıkarsınız he.
Ayıp be ayıp!
Unutmayın ki; “Cennet anaların ayağının altındadır” derler!
Bunu sakın unutmayın!
Hem büyüklerimizin bir sözü daha vardır:
“Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit de memleketi kurtarır” diye!
Peki, ya kadınlar?
Ya analar?
Bana göre bırakın siyaseti, insan haklarını, hukuk önündeki eşitliklerini…
Onlar dünya’ya bedeldirler dünya’ya!
Onlar bizim canımız, eşimiz, çiçeğimiz ve de anacıklarımızdır!
Dilerim tanrı’dan; ölenlerin kabirleri cennet, yaşayanların ömürleri uzun, günleri de bir kez daha kutlu olsun.
EKMEK VE GÜL!
Yürüyoruz, yürüyoruz yan yana,
Güzel günler adına,
Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz!
Paydos bundan böyle,
Köleliğe, aylaklığa…
Herkes çalışsın bölüşülsün,
Kardeşçe yaşamın sundukları,
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri.
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan,
“Ekmek ve Gül!
Ekmek ve gül!