DOĞRU TEKDİR VE BİR TANEDİR!
Bu ifade edeceğim doğru; geometrik bir şekil değil, yaşamlarımıza artı yönde katkı sunacak bir yolun, bir bakışın, bir ilkeliliğin doğruluğudur.
Yapıldığında, ülke ve ülke insanı adına birlik/ beraberlik başarı…
Yapılmadığında ise, en yakınından tabiri caizse kazık yeme, sahte bir tebessüm, menfaat yani takıya, kırgınlık/kızgınlık, kaos ve sonuçta, bulunduğunuz her alandaki birlikteliğimize, ayrıca da ülke bütünlüğümüze zarar getiren lanet bir yapı oluşur!
Allah benzerinden bile korusun.
***
O nedenle; söyleyeceğiniz her söz, her bakışınız/duruşunuz, her hareketiniz, etik değerlerle ve ilkelerle uyumlu olmalıdır.
Kaybetseniz de, kazansanız da bu böyle yürümelidir.
Bu yoksa zaten bu işin ötesi de olmaz!
Çünkü yalan, yaftalama, yapıştırma ve hakaret; menfaat umma adına hiçbir zaman geçerli bir unsur olmadığı gibi, insanlık adına da asla yarar getirmeyen bakışlar/duruşlardır!
Ayrıca bu ortamlara da büyük yaralar açar!
Vee eninde sonunda, zamanla bunun da bir sonu olacaktır.
Devlet zafiyeti ve yanlışlığı hiçbir zaman bağrında barındırmaz!
Bir gün gelir fırlatıp atar.
Çünkü devlet, onuruyla ve şerefiyle yaşamak ve yaşatmak için var olmuştur.
Sen, dokuz köyden kovulacağını bilsen de, yine doğruları söylemeye ve yapmaya devam et!
Zira bunun vebalinde, devlet var, millet var ve ülke bekası var!
***
Bu düşünceler ve yaşananlar, ne derseniz deyin, bazı derneklerde, şirketlerde olduğu gibi, bizim siyasi hayatımızda da oldukça mevcuttur.
İşte konumuz da bu gün budur.
Bunu derken, bunun da örneklemesini kendimizden yapmaya çalışalım ki “Hani fincancı katırlarını ürkütme” diye bir fıkra var ya, ona benzer biz de kimseyi ürkütmemeye çalışalım.
Onun için önce özgürlük diyorum!
***
Şimdi siyasete ve de siyasetçilere şöyle bir göz atalım bakalım.
Bu günlerde, hangi siyasi parti veya sözcüsü olursa olsun, siyasetin yapılışından ve dilinden asla memnun değiliz!
Umuyorum ki ülke insanımız da memnun değil.
Çünkü hem demokrasiden, hem insan haklarından, hem hukukun üstünlüğünden, hem birlik ve beraberlikten bahsediyoruz…
Ondan sonra da çıkar maksadıyla arkamıza dolanıp iki puan almak için türlü oyunlar, kandırmacalar yapan bazı tipleri de gözlemlemiş oluyoruz!
Yazık!
Daha sonra; seçme ve seçilme, düşünce ve söylem özgürlüğü diyoruz!
Sonra,“Hani bana, hani bana”, dediğin zaman da suratımıza ölçüsüz lafları yiyiveriyoruz!
“Sus bakalım sen ne anlarsın” diye bir de yakadan/paçadan tutanlardan da kurtulmaya çalışıyoruz.
Bak hele sen?
Ne siyaset ama değil mi?
Güreşçi misin, siyasetçi misin, dayakçı mısın nesin a mübarek?
Hele meclise bir göz attığında da, neyin ne olduğunu görmek maalesef mümkün!
Ondan sonra da; seçim barajı veya seçim yasası diyorlar!
Yersen tabii.
Sonra da Anadolu seçmeni üzerinden söyle bir göz gezdirip, bakıyorlar ki pabuç bağlı, bunu hemen es geçip, ayakta kalma adına ittifaklar yapmayı yeğliyorlar!
Yani sen ne dersen de, imam bildiğini okuyor!
Dahası; vallahi neresinden tutsam elime geliyor!
O kadar çok sıralanacak konu var ki bunu burada anlatmak da mümkün değil.
Çünkü olağan üstü yapılar var hani!
Zülfikar’a fazla değmeden biraz da öbür tarafa geçelim derim.
***
Biraz da adı muhalif olan yapıya şöyle bir bakalım derim.
Küçük ortak MHP’ ni MHP’lilere, Saadet Partisini saadet partililere, yeni kurulan ve ilgi ile izlenen IYI partisini de meraklı seçmene bırakıp, Ana muhalefet partisi olan CHP’ne gelelim diyorum!
***
Önce Merhum Demirel’den yola çıkarak, altı kere gitsen, yedi kere de gelsen, sitti sene de devlet yönetsen bu durumda ne yazar, demekten de kendimi alamıyorum?
O nedenle önce özür dilerim.
Ama söylemlerle, icraatlar birbirini tutmadıktan sonra?
Bu ülkeye ve bu insanlara ne verebiliriz ki?
O nedenle itinalı ve ilkeli yürümeye devam.
Hani seçme/seçilme hakları?
Hani emekçiler, hani köylüler?
Mecliste bu insanlar niye kendi haklarını almak adına temsil edilmiyorlar ki merak ediyorum doğrusu?
Bir taraftan kadın kotası diyorsunuz, doğrudur ama hani emekçi kotası yok?
Diğer taraftan gençlik kotası diyorsunuz, ama yine emekçi veya köylü kotası yok?
Ama neden yok?
Kim olursa olsun bunlar seçmen, bunlar düşünen ve seçen insanlar değil mi?
Bunlar hem çalışıyorlar, hem de bu devlete vergi vermiyorlar mı?
Yoksa bunlar hiç bir işe yaramıyorlar mı?
Tabii ki yarıyorlar çünkü onlar da bizim insanımız ama yine onlar hiçbir yerde yoklar işte!
Ondan sonra “biz emekçi kesimden oy alamıyoruz” diyorsunuz?
Tabii alamazsınız.
Bunlara böyle bu gözle bakar ve umursamazsanız size destek verirler mi?
Lütfen düşünün.
Bizler de ancak buralardan bu şekilde size ulaşıp, şayet ulaşabilirsek fikirlerimizi sunmaya çalışıyoruz.
Tabii ki doluyuz.
Tabii ki moralimiz bozuk.
Ama hiçbir zaman sevgimizi ve de saygımızı yitirmeyiz, ölçümüzü de kaçırmayız fakat düşüncelerimizi de doğru bulduğumuz şekilde söylemeliyiz.
Çünkü biz CHP’ liyiz!
Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü“Türkiye Cumhuriyeti Devleti” ve rejimi bizim olmazsa olmazlarımızdandır diyoruz!
Ama demokrasi denilen faktörleri bile kendimize karşı tam anlamıyla da uygulayamıyoruz!
Çünkü siyasi hırs her zaman ağır basar ama bunlar da asla bizlere yakışmaz!
Size saygı duyduk. Size inandık. Size destekler verdik. Sizin/bizim için elimizden geldiği kadar çalıştık, çabaladık!
Ama nereye kadar?
Bir belde başkanımızın babası bunu bekleye/bekleye rahmetli olmuş, kendisi de 77 yaşına gelmiş bağırıyor!
Biz iktidar olmayı daha ne kadar bekleyeceğiz, bu, bu kadar mı zor diyor?
Benim babam rahmetli oldu. Ben, il yönetim kurulu üyeliği, Mrk. İlçe Başkanlığı, İl Başkanlığı (SHP), CHP’de 2001- 2005 il Başkanlığı yaptım, yaşım 74 oldu, ben ne kadar daha bekleyip bu mutlu yapıyı ne zaman göreceğim diye hala merak ediyor ve bekliyorum?
Aha kenarda sıra beklemekteyiz!
Gittik gidiyoruz!
Ne zaman göreceğiz Sayın genel başkanım ne zaman?
Lütfen düşünün ve bir çözüm arayın.
Bu arada lütfen bu tüzüğü de değiştirin.
Değiştirin ki söylemlerimizle icraatlarımız bir olsun.
Etrafınız da siyasi nema adına fırıldak olup da, ne bu partiye, ne de bu insanlığa fayda getirmeyecek düşüncelere de lütfen dikkat edin!
Bizler bunları görüp, biliyoruz ve yaşıyoruz!
Partiyi lütfen, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu “Halkın Partisi” haline getirin!
Sınıfsal ve elitsel bakmayın, adaletli olun!
Meritokrasiye, sizin yapacağınız devlet yönetme kadrolarına saygımız sonsuz ve söyleyecek sözümüz olamaz ama…
Her şeyin de bir sonu olmalı ve bu da onurluca yani CHP’ne yakışır bir şekilde yapılmalı diyorum!
Sürçü lisan ettiysem af ola.
Saygılarımı sunuyorum.
.