“kubbede kalan hoş bir seda”!
İşte onlardan biri daha!
Aradan yıllar geçmiş, hala aynı tutum!
Bakın neler demişiz?
***
Hani hatırlarsanız bizde, “martin’i” ile meşhur bir “Debreli Hasan” vardı!
“At martin’i Debreli hasan dağlar inlesin” diye türküleri söylenirdi.
Bir “Köroğlu, bir “Kiziroğlu” vardı.
Vardı da vardı!
Hepsinin adına yazılmış yanık/yanık söylenen deyişler, maniler ve türküleri de vardı.
İstiklâl savaşına katılan, katılmayan ama nam salan kallavi ve yürekli efe’lerimiz vardı!
Her neyse?
Aralarında biraz farklılıklar olsa da, menkıbeler çerçevesi içersinde halkımız tarafından da sevilen/sayılan ve nesiller boyu dillerde gezen insanlardı.
Nur içinde yatsınlar.
Ama bu günlerde bunların şanından, duruşundan ve bakışından medet umanlar var!
Onların adını kullanıp, yüreklere seslenerek, mertliklerinden/karakteristik yapılarından yararlanmak isteyen acayip düşünceliler var!
Ne yaparsın, hayat bu!
Geçmiş, geçmiştir ama o da geride kaldı.
Var mı yeni bir şey?
Yaptığın/yapacağın/öğüneceğin?
Yoook!
Hayret değil mi?
Bu bana biraz garip geliyor.
İleriye gidip medeni yasalarla ve olanaklarla insan gibi yaşamak duyguları, yaptırımları varken, böyle düşünülmesi gerekirken, gerilere gidip bunlardan medet ummak, yararlanmak istemek ne derece ahvaldir?
Bu bir zafiyet ürünü değil midir?
Her şey den medet umar hale gelmek bir sonun göstergesi değil midir?
Onun için bu söylenenlere yönelik, azıcık ve birazcık bir ayna tutarak biraz kıyaslamak istedim işte, hepsi bu kadar.
Bana kızmazsınız inşallah?
Çünkü ben de büyüklerimin izinden gidiyorum.
Ama doğru olanların!
Ne de olsa onlar benim atalarım.
Boş konuşup, boş laflar etmezler!
Bazıları geçmişten gelen birilerinin adını kullanırken, ben de onların söylediklerini kullanıyorum hepsi bu!
Ne söylemişler diye merak edecek olursak?
Teşbihte hata olmaz derler; “at nallanır, eşek nallanır, tosbağa da ayağını kaldırır” demişler!
“El elin kaybolan eşeğini ıslık çalarak arar” demişler!
“İşi ehline ver” demişler!
Demişler de demişler.
Tabii ki şimdi de siyasi zeminlerdeyiz.
İşinize ne geliyorsa o yapılacak?
Hedefe varmak için sanki her şey mubah gibi!
Ama ne yapılırsa yapılsın, bir türlü de istemlerimizi veya beklentilerimizi rayına oturtamıyoruz işte.
Oysa küçükken biz de kendimizi hep “He Man” gibi görürdük!
Demek ki ne yaparsan yap bir faydası olmuyor işte.
Hani derler ya?
“Hırs başa gelince, akıl baştan gidermiş” diye!
İşte aynen böyle be dostlar!
Hele/hele söz konusu vatan ve millet olunca!
***
Geçen ki yazım da demiştim ki; “yerel basınımızın haberlerine veya yorumlarına baktığınız da, kendinize onlarca konu bulabilirsiniz” diye.
Bu da, tabii ki haber kaynağının ve çeşitliğinin bol olması hasebiyle ilgili idi!
Arkadaşlarımız bu konuda inanın iyi bir gazetecilik yapıyorlar.
Hele bir de şiir yazan bir büyüğümüz var ki; kitaplar dolusu, Allah ömür versin.
İnançları ve bakışları doğrultusunda olsa da, en azından “asparagas” bir haber zor bulursunuz.
Yani beğenirsiniz veya beğenmezsininiz ama iyi bir gazetecidirler.
Bundan da mutluluk duyarız tabii.
İşte bu gün yine haberin biri takılıp geldi ve ta karşıma dikildi!
Ve Süphan Allah!
Bazı siyasilerin işi gücü yok…
Sağını/solunu, söyleneni/yapılanı, yasaları/uygulayanı, gördüğünü/ baktığını değil de…
Kafayı takmış CHP’ne!
Haydaaa!
“Dinime küfreden Müslüman bari olsa”!
Ne imiş?
Vay efendim CHP, HDP’ yi destekliyormuş da falan…
CHP böyle giderse yok olurmuş da filan.!
Yahu aklı başında bir şey söyle de hep beraber tartışalım be kardeşim.
Siz veya sen; başkalarını da geçmişsiniz be arkadaşım.
Her şey bitti de sıra CHP’ne mi geldi?
Eleştiriye/sorgulamaya saygılıyız ama bir mesnedi, somut bir verisi olursa.
Yoksa bakışını, kirletmeye ve yaftalamaya çalıştığın CHP’ne değil; insan haklarına, Hukukun üstünlüğüne, bireyin insan gibi yaşaması ilkelerine çevirirsen o zaman anlardın.
Demek ki bu konularda birazcık yaya kalmışsın!
CHP’nin kaderi, senin gibilerin yapıştırma ve yaftalama söylemlerine bağlı değildir?
Kafanı birazcık gerilere doğru çevirip bakacak ve araştıracak olursan belki bu Kuvva-i Milliye ruhunu görebilirsin.
Ama gözüküyor ki bu da sizde yok!
Üzücüdür ki, sizin gibilerin kirletme/karalama düşüncelerine karşı, Genel Merkez düzeyi hariç, sizi takip edip de cevap verecek bir taşra yönetimi de bizde yok.
Üzücü olan bu!
Bunu dile getirirken de, her zaman şunu söylemişimdir!
Ben bir tarafım!
Evet; laik, çağdaş, sosyal, demokrat ve hukukun üstünlüğünü savunan üniter bir “Türkiye Cumhuriyeti Devleti rejiminden” yanayım.
Bu da şimdilik CHP kanatları altında!
Onun için savunmak zorundayım.
Olduğu ve yettiği kadarıyla!
Ama ölçümü de, haddimi de bilirim.
Düşüncelere ve söylemlere de her zaman saygılıyım.
Hepinize de saygılar sunarım, değerli okurlarımız.
Gülen yüzünüz solmasın inşallah.