AJANDA!
Açalım bakalım ajandamızı, bu gün içinde neler varmış?
Yeni bir parti deseler de, aslında bu parti 2013 yılında kurulmuş ama Marjinal kaldığı için de adı/sanı pek duyulmamış.
Partinin adı ise: “İşsizler ve emekçiler partisi”!
Bize ne, neden bunu ele alıp da konu olarak bizimle paylaşıyorsunuz diyebilirsiniz.
Ama şu an itibari ile öyle enteresan bir yapıda ki hayret etmemek mümkün değildir.
Şimdi bir seçim olsa, bir tarafın kamuoyu araştırmasına göre oy oranı %8-9…
Başka bir tarafın kamuoyu araştırmasına göre de, %17-18 olarak gözükmektedir!
İlginç ama değil mi?
Fakirlikten, işsizlikten, hukuksuzluktan, adaletten ve de beklenilenlerden umudunu kesen seçmen/halk demek ki şu anda arayış içindeler denmektedir.
Aslında iktidar ve ortağı, ana muhalefet ve ortakları bu durumdan bir ders almalıdırlar!
Ama nerdeeen?
Parti ilkelerini bırakıp, çıkar ve beklenti içinde olan, her türlü hukuksuzluğu da kendi içinde uygulayan bu yapılara sırt çeviren seçmen artık bakışını başka yerlere çevirmiş denmektedir.
Ama ne yazık ki?
Bu partinin de üyeleri ve atanan yönetimleri terki diyar etmişlerdir.
Yani partinin adı var ama kendisi yok.
Al sana bu sıkıntıyı yaşayan/çeken insanların umudu ve kaderleri de bu işte!
Kader insanı deldiği zaman inanın her taraftan deliyor, kimsenin gözünün yaşına da bakmıyor!
Ama kimin umurunda?
Yazık!
***
Şanlıurfa belediye başkanı, Trabzonlu bir bayana; “ sizleri biz Müslüman yaptık” demiş!
Vay anasını?
Ne büyük bir gaf ama?
Vallahi ben utandım.
Ya vatandaş bu söyleme ne diyor?
Bura da ayıp denilen unsur birden ortadan kaybolmuş, yerine megaloman bir bakış gelmiş diyorlar.
Ne hallere, ne günlere geldik değil mi?
İster misiniz yakında da secerenizi sorsunlar?
Vay anasını!
***
12 bin yıllık dipsiz göle sözde Bizans hazinesi aranması için ruhsat veriliyor!
Hay sizin bilginize ve aklınıza!
Çalışma başlıyor, sular boşaltılıyor ve elde kalan tek şey, kupkuru bir göl!
Göl gitti baylar/bayanlar gitti!
Yaşasın insanlık!
Hani derler ya ille de Meritokrasi diye?
İşte o yok kardeşim o yok!
***
Bizim de defalarca dile getirdiğimiz bir olayı bir bayan bakın nasıl feryat ederek dillendiriyor?
Sucuk, salam veya sosis…
Hoş alıp da yiyemiyoruz ama kırk yılda bir canımız çekip de, aldığımızda ise dış çevresi olarak bağırsak yerine naylon yiyoruz kardeşim naylon!
Midemiz ve bağırsaklarımız da zarar görüyor!
Bunlara bakan veya denetleyen yok mu diye soruyor?
Demek ki yok ki işler de tıkırında gidiyor!
Haydi hayırlısı bakalım.
***
Dipsiz bir dünya işte!
İçinde her şey var.
Ama her şey de son hızla akıp gidiyor!
Bir güüün…
İşte o gün de gelecek!
Bu durum da acep o sırat köprüsünü hiç düşünen var mı ki?
Eh…
Her koyun kendi bacağından asılır.
Ama bizler yine de; “ haktan/hukuktan/adaletten ve de hakça paylaşımdan asla vazgeçmeyeceğiz.
İşte buna gülümsenir değil mi sevgili okurlarımız?
Hadi gülümseyin çünkü bu sizlere çok yakışıyor.
Sevgi saygı bizden.