Günahlar ancak tevbe ile bağışlanır. Küçük günahlara bir çok kefaretlendirici şeyler vardır ki bunlar, beş vakit namaz, Cuma namazı, Ramazan orucu, Hac, istiğfar, büyük günahlardan kaçınma, hastalık, uğradığı bela ve musibetler ile bağışlanır. Çünkü bunların günahlara kefaret olacağı hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
Yine Kur'an'ı Kerim'de 'şüphesiz haseneler seyyieleri götürür.
(Nur 31)
Nitekim ayeti kerimede; "Eğer yasakladığımız büyük günahlardan kaçınırsanız, Sizin seyyiatınızı (Küçük Günahlarınızı), örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız." -Nisa 31-
Hasenelerin, büyük günahlar için keffaret olmayacağı hususunda âlimlerin ittifakı vardır.
Ayette geçen seyyiat küçük günahlar demektir. (Berika 4/303)
Açıklama: Günahlara kefaret olacağını bildiren hadislerin ancak, Allah hakkı olan kılınmamış namazlar, tutulmamış oruçlar, hac gibilerin dışındaki günahları kapsar. Allah hakkı olan ibadetler, kaza edilmesinin yanında bunları vaktinde eda edemediğinden de tevbe etmesi gerekir. Yine kullara ait olan haklar da bunun gibidir ki, o haklar sahipleriyle ya da varisleriyle helallaşılmadıkça bağışlanmazlar. Netekim konumuzun başında ifade edildi.
'Kim Allah için hac yapar ve bu arada fuhuş söz söylemez vefısk işlemezse, anasının doğurduğu gün gibi günahlarından arınmış olur."
Bu hadisi açıklayan zat der ki, bundan kul hakları müstesnadır. Bağışlanan günahlar, hakların dışındaki günahlardır.
Fakat rivayet olunduğuna göre Peygamberimiz (as), Arafat'ta zeval vaktinden akşama kadar, hacıların kul haklarından bağışlanması için dua etti ve onda çok çabaladı, göz yaşı döktü nihayet Allah (cc), onun duasını kabul etti, o da müjdelenmiş vaziyette güldü. Yine aynı rivayette Rasullullah (as), Müzdelife gecesinde de hacıların bütün günahlarının bağışlanmasını istedi ve duasında 'hatta kanlardan, kul haklarından da' dedi ve Allah (cc), de onun duasını kabul etti.
Hadisi açıklayan münavi şöyle demiştir:
Hadiste varit olduğu üzere hac, günahlara kefaretolur. Hatta kanlardan ve kul haklarından dahi böyle olacağına bir kısım âlimler zahib oldular. Ancak buna kani olan Kurtubi der ki, bu, o günahına tevbe etmiş, ancak onu yerine getirmekten aciz kalmış kişi içindir. -
Berika 4/304
Tirmizi'de bu bağışlanma, Allah Teâlâ'nın hakkına mahsustur, kul hakkına mahsus değildir. Allah Teâlâ'nın hakkı olan namaz borcu kılınmadıkça düşmez fakat onu tehir günahı bağışlanmış olur.
Kul hakkının bağışlanması ancak, deniz savaşında boğulan şehit için olduğu Efendimiz tarafından bildirilmiştir. Şafiilerin fıkıh kitabı Bacuride, hac ederken Arafatda, Minada vefat edenlerin kul haklan da bağışlanır diye yazılıdır.
(zübdetülbuhari 244)