“Adanalı Ziya ve Evrâk-ı Hazân” Adlı Kitaptan Bir Sayfa
Bugünkü yazımızda uluslararası bir sempozyumda bildiri olarak sunulan ve uluslararası hakemli bir dergide makale olarak yayımlanan “Adanalı Ziyâ’nın Tevhîd ve Münâcât Manzûmeleri” (Asos Journal -The Journal of Academic Social Science-Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 94, Temmuz 2019, s. 91-122) adlı çalışma dışında üzerine başka bir çalışma yapılmamış olan Ziyâ’nın “Sermediyyet ve Âhiret” adlı, mesnevi nazım şekliyle yazılmış “tevhid” manzumesi üzerinde durmaya başlayacak ve “deli”, “sarhoş” olarak tanıtılan Ziyâ’nın bilinmeyen bir yönünü anlatmaya çalışacağız.
Arap harfleriyle Afyonkarahisar'da Nur mecmuasında neşr edilen manzumesi, Ziyâ’nın, 1927 yılında yazıp arkadaşı Akosmanoğlu Hacı Ahmet Bey’e verdiği 54 beyitlik felsefî ve tasavvufî bir mesnevi olup eserde, Yaratanın tekliği, birliği, yüceliği ve hakîkî varlık oluşu, yaratılanların ise çokluğu, zayıflığı ve gölge oluşları; Ziyâ’nın Yaratan karşısında aczi, teslimiyeti ve yalvarışı dile getirilir. Manzume şairin vezin, sanat, estetik, musiki, ses, kelime ve dil bilgisi konusundaki başarısını göstermesi yanında onun samimi inancını, derin hissiyatını ve mükemmel ifade gücünü göstermesi bakımından da şaheser bir eserdir. Mesnevinin “tevhîd” durumundaki 1-39 beyitleri arasında Allah’ın varlığı, birliği, yüceliği ve evrendeki tecellisi dile getirilir. 39. beyitte “akıl” ve “idrak”ın durumu felsefî bir yaklaşımla değerlendirilir ve verilen misaller karşısında hayran kalınarak teslim olunur. Ziyâ’nın, diğer felsefî şiirlerinde olduğu gibi bu manzumesinde de “akl”ın öne çıkışı dikkat çekicidir.
Böylesi tasavvufî ve felsefî bir şiirin, hatalı okumalarla nasıl katledildiği fotoğrafta görülmektedir. Elinizde bu kitap var ise lütfen hataları düzelterek ziyâya ulaşmaya çalışalım. Aksi takdirde vebâlinden kurtulamayız.
(Şiirlerin tenkitli metni, yakında yayımlanacak olan “ADANALI ZİYA ve ŞİİRLERİ” adlı kitabımızda verilmiştir).
(YARIN DEVAM EDECEK)