Vefa; sevgiye/saygıya, inanca, ilkeye ve güvene dayalı bir anlayış şeklimizdir.
İyiliğe ve dostluğa karşı gösterilen bir bağlılık unsuru olduğu gibi, İnsanlık yaşamının da en güzel örneklerinden biridir.
Ama tabii ki bu huy varsa!
Nerde şimdi o sadakat sahibi insanlar?
Hele ekonomik anlamda sıkıntı çekilen şu günlerde böyle bir anlayışa rastlamak pek mümkün olmadığı, kişisel beklentiler veya umursamazlık nedeniyle de, insanlar adeta “bozacı” olmuş gibi bir konuma gelmişlerdir.
“Her koyun kendi bacağından asılır” bakışı ve duruşu da günümüzde oldukça iğime kazanmıştır.
Maşallah!
“Parayı veren bozayı içer” hesabı.
***
Bu günlerde dillerde dolaşan bir deyim var!
Hem öyle dolaşıyor ki her kes neredeyse birbirine soruyor.
Bana da sordular!
“Lâle devri mi, yoksa sülale devri mi diye?
Önce şaşırdım ama sonra jeton düştü!
Politik bir soru idi.
Şöyle bir düşündüm:
Valla lâle devrini kitaplardan okuduk ama sülale devrini de hiç yaşamadım desem yeridir dedim.
Biraz açar mısın dediler.
Bunu yorumlamak için evvela Hz. Ömer’in hayatından/adaletinden sonra da, Hz. Ali döneminin Emevilerinin “Hariciler’inden”, Selçuklular döneminden de hasan Sabbah’ın müritlerinden, yani haşşaşilerden bahsetmek gerekir ki ta günümüze kadar geliyor mu diye de bakmak lazım, hiç kusura bakmayın buna da vaktim yok dedim.
Birilerinin “gözü açılmadık sığırcık yavrusu gibi baktığı” bir dönemde neyi kime soracaksınız ki?
Anlatmaya, bahsetmeye gerek mi var?
Her şey gün gibi ortada, anlatıma ne gerek var ki?
Devlet yönetimiyle ilgili Meritokrasi dedik, Nepotizm dedik!
Daha fazla kaşımanın bir anlamı var mı ki?
***
Mesela size bir örnek:
Dün akşam bir televizyon programında, söyleşi yapan Sayın Meral Akşener’i izledim.
Günümüzde bizzat yaşadıkları ve gerçek olan bir konuyu anlatıyordu.
Hem de bu konu yakın geçmişimizde, bir Cuma namazı öncesi vaaz veren bir hocaya aitmiş.
Hoca, Cuma namazı öncesi diyormuş ki; “Eyy cemaat-ı Müslîm-in:
Siyasetçinin biri, seçim çalışması yaparken, bir çınar’ın altına oturmuş olan topluluğa, şöyle yapacağız, böyle edeceğiz, bize güvenin ve desteğinizi verin diyormuş.
Orada bulunanlarda buna inanıp desteğini vermişler.
Vermişler ama siyasetçinin verdikleri sözün de hiçbiri tutulmamış ve yerine getirilmemiş.
Vatandaşlarda bir araya gelerek o siyasetçiyi arayıp bulmuşlar ve sormuşlar!
Sen bize; bana güvenin ve destekleyin ki ben de sizlere şunu/şunu yapacağım diye söz vermedin mi” demişler?
Siyasetçi de öyle bir kahkaha atmış ki hepsi de şaşırmışlar!
Size söz verdim ama her siyasetçinin sözüne güvenilir mi be hemşerilerim demiş.
Ve hoca vaazına şöyle devam etmiş:
İşte siyasetçiler hep böyledir.
Verdikleri her sözü yerine getirmezler ve sizleri de daima kandırmaya çalışırlar.
Onun için bu günlerde sizlere verilen vaatlere asla kanmayın ve onlara inanmayın” demiş.
***
Sayın Akşener’in anlattığına göre; eğer hocalar da taraf olarak camilerde verdikleri vaazla bu şekilde politika yapıyorlarsa vay bu milletin haline?
Kim kime neyi soracak ki?
Lâle devri mi, sülâle devri mi diye?
Allah akıl vermiş, sağlık vermiş!
Kutsal kitabımızın ilk ayetin de “ıkra” yani oku, öğren ve öğret demiş.
Daha ne olacak ki?
***
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.