TOPUKLU EFELER!
Bu yazıyı sizlerle paylaşmadan önce, M. Kemal Atatürk adına olur/olmaz itham ve karalamalarda bulunan, kök yapısı ve genlerinin ne oldukları dahi bilinmeyen, sözde tarihçi diye geçinen bu tip pis düşünceli insanları şiddetle kınıyorum.
Yazıklar olsun!
İngiliz mandası kalıntıları ve serüvencileri dersem de yerinde olur hani.
***
Tekrar yazılması ve yayımlanması ısrarla istenilen iki yazım var!
Biri bu yazı! (18 Mayıs 2016 tarihinde yazılmış.)
Bir diğeri de, “ şimdi ne olacak” yazısı.
Okurlarımızdan özür dileyerek bu yazılarımı sizlerle tekrar paylaşmaktan da mutluluk duyarım lütfen affedin.
***
İşte Topuklu efeler:
Eskiden efe dediğin zaman; akla gelen ilk yapı, mert/yürekli, içinde vatan/millet sevgisi olan ve gariban haklarını savunan bir anlayışa sahip insanlar akla gelirdi.
Ya şimdi?
Bırakın o günkü efeleri, bırakın mert/ yürekli insanları, bırakın fakire/fukaraya sahip çıkma anlayışını, ortalık kendisi için prim yapacak olduğuna inanan ve kendini efe zanneden kişilerden geçilmiyor!
Nerde o eski yiğit efeler?
Hani nerde?
Yok.
Kalmadı ki.
Bitti, hepsi de göçüp gittiler.
Hepsine de Allahtan rahmet diliyorum, toprakları bol olsun.
Şimdi ise ortalığı efeler değil, adeta efemsi efemineler sarmış!
Hem de efe geçinen cinsinden.
***
Nereden çıktı şimdi bu efe hikâyesi diyeceksiniz.
Neden çıkmasın ki?
Ortalık efe kaynamaya başladı ya, bilinmesi/tanınması açısından tabii.
Bir tarafta meşhur Kasımpaşa efeleri; çünkü oraları birazcık bilirim, kulaksızda ve Zincirlikuyu da birkaç sene oturmuştuk. Rahmetli babamın taş kızaklardaki görevi nedeniyle. (sene 1953/55 gibi).
Ama şimdi pek fazla bilemem tabii.
Fakat efesi meşhurdu!
Hem de öyle günümüzdeki efeler gibi falan da değil hani, tam yürekten efe.
Hem de kamalı cinsinden!
Tuttuğunu tutan, attığını vuran!
Ama hak adına, adalet adına, insanlık adına ha!
Öyle barbarca ve haksızca da vatandaşın kanına girenlerden değil hani.
İşte öyle efe!
Yani şimdiki efeler gibi değil.
Mert mi mert, yürekli mi yürekli, insan mı insan, işte bu türden bir efe!
**
Bir de Aydın efeleri veya Kocaeli efeleri, bir şey fark etmez.
Ama bunlar yeni efe.
Hem de bunlar topuklu efe!
Bunları da biz falan yapıştırıp/yaftalamıyoruz ha, halk diyor halk.
Onun için biz, bunları da usulca kaleme alıverelim dedik.
Hani bir albeni yaratmaya başladılar ya!
Hani bazı kişilere kafa tutmak için ayağa kalkıp dikildiler ya!
Neden bu.
Yani özellikle de topuklu efeler!
İşte onun için bu gün onları dillendireceğiz.
***
Bunları dile getirir iken, geçmişte vatan/millet adına can veren, haksızlık adına dağlara çıkan efeleri tenzih ediyorum tabii.
Onlar ayrı, onların yeri bam başka!
Onlara asla lafım yok.
Arif olan anlar tabii!
Ama bunlar, zemine yeni çıkmasına rağmen, “topuklu efe” unvanını kısa zamanda kazanan efeler.
Hem de bam başka efeler.
Vallahi onlara helâl olsun!
Duruşlarından/söylemlerinden ve de icraatlarından hakikaten efe unvanı onlara yakışmış.
Bu unvanı kısa zamanda kazanmak da o kadar kolay değildir hani.
Bu her babayiğidin de işi değildir!
Hele/hele bizim ülkemizde, yani “Türkiye Cumhuriyeti Devletinde”.
Çünkü pek fazla politik durmaz gibi gözükseler de, yine de zorlu bir mücadele insanları diye anılırlar.
O nedenle ortalıkta adı geçen iki topuklu efe var işte!
Biri Sayın Özlem Çerçioğlu, bir diğeri de Sayın Meral Akşener!
Sayın Özlem Çerçioğlu için, bazen eleştiri anlamında topuğu kırık efe deseler de, o da siyasi zeminde iz bırakmış bir kişidir.
Onun nedeni de bizi pek fazla ilgilendirmez!
Çünkü konuya da fazla vakıf değiliz.
Ama Sayın Akşener var!
Kararlı ve dik duran.
Gerçekleri görüp, yanlışları ortadan kaldırmak için uğraşan!
Bin bir zorluklara göğüs germeye çalışan.
İnanın ki onu da bir takım siyasiler yaftalayıp, yıpratmak istiyorlar!
Ha, bu hanımefendi partiye başarı getirir veya getirmez orası ayrı bir tartışma konusu ama büyük haksızlık yapıyorlar.
Hatta bayağı da saygısızlık yapıyorlar desem yeridir.
Ayıptır beyler ayıp.
Yapıştırmalarla, zafiyet yaratmalarla, refüze etmeye çalışmalarla bir yere varamazsınız.
Öyledir veya böyledir, yani başarı getirir veya getirmez.
Ama onunda insan gibi siyaset yapma hakkı vardır.
Hani demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun sözde üstünlüğünü savunuyorsunuz ya?
Ama sizin düşündüğünüz gibi o cinsten değil, halkın, toplumun ve bizim düşündüğümüz gibi bir demokratik bakışla siyaset yapma hakkı var.
Zaten iş sizin gibilere kaldıysa, yandı keten helva.
Aynı şimdi yaptıklarınız ve yaşattıklarınız gibi!
Niye çekiniyorsunuz ki?
Çıkın karşısına, düne kadar size güvenen ve oy veren/destekleyen/seçen üye veya delegelerle bir seçim yaşayın bakalım.
Hem bu tüzük kurultayı değil mi?
Niye bağırıp çağırıyorsunuz ki?
Bunun doğru yolu bu değil mi?
Niye partinizi kamplaştırmaya, kırgınlaştırmaya, birbirine düşürmeye çalışıyorsunuz ki?
Doğru olan yönü neyse onu yapın ve sonucuna da saygı duyun.
Unutmayın ki, “boynuz kulağı her zaman geçer”!
Demek ki böyle bir zemin gelmiş!
Ben, demokrat bir bakışla bu topuklu efe olan hanımefendilere başarılar diliyorum.
Dilerim ki bu parti de esaretten ve vesayetten kurtulup bir özgürlükçü parti haline gelir.
Gelir ve de…
Hem de inanın ki gelecekte de merkez sağın birinci partisi olur.
Şayet bu efe hanımefendiye siyaset yapma izni verirlerse tabii.
Ama bazı nedenler var!
Çünkü ortada 90 yıllık bir geçmişten gelen ters bir duruş ve ters bir bakış sergileyenler var!
Ayrıca şunu söylemekte de yarar görüyorum; “ ama tersine giden yol kapalı”, bunun da bilinmesinde yarar var.
Bir kez daha bu topuklu efelere selâm olsun.
Şimdilik bu.