SİYASETİN İLKESİ VE BAKIŞI!
Öyle günleri yaşıyoruz ki bunu anlamak, siyasetin getirisini sindirmek ve de buna katlanmak pek mümkün değildir.
Yanlış bakışları/duruşları ve icraatları da görmemek, görmezden gelmek mümkün olmadığı gibi, tam aksi bu tür yapıları da alkışlayanların olması, körü körüne desteklemesi anlaşılır gibi de değildir!
Bilinmesi amacıyla detaya girmeden basit bir örnek sunmak istiyorum!
Bir siyasi yetkili diyor ki; biz mültecilere bu zamana kadar 40 milyar dolar para harcadık, gerekirse bir 40 milyar daha harcarız!
Eyvallah!
Ama bu konunun ilgili ve siyasi yetkilisi de diyor ki; mültecilere harcadığımız para bize Avrupa birliği tarafından gönderilmiştir!
Bak hele!
Hangisi doğru merak ediyorum doğrusu?
Sen akıl ver, vicdan ver, doğruluk ver Tanrım.
***
Son altı yıl içersinde, siyasi zemine şöyle bir baktığımızda; kurulmuş ve içersinde kurucu üye olarak yer almış birçok insanımızın, bazı yanlışlar gördüklerinden dolayı bu siyasi kuruluşlardan ayrılarak başka partiler kurduğunu görmekteyiz.
Önce şunu söylemeden geçemeyeceğim:
Kendi içinden ayrılıp parti kuranlara, halk dilince bir nevi hain diye kabul edilemeyen sözler sarf edilse de, bir başka partinin içersinden çıkıp da parti kurmak isteyenlere de; “parti kurmak bunların en doğal haklarıdır” gibi mesnetsiz sözleri de duymamak da mümkün değil.
Hayret değil mi?
Sana olursa hain…
Karşındakine olursa alkış!
Ne bakış ama değil mi dostlar?
***
İlk partiyi kuran Sayın Akşener; o zaman bu tür söylemlerle tu kaka edilmeye, yerin dibine sokulmaya çalışılırken, bu gün çeşitli yerlerden ona gelen davet desteklerine ne derece inanırsınız bilmem ama…
Ben hem inanmıyorum, hem de bunun etik değerler içersinde yeri olmadığını görüyorum.
Tabii ki bunun takdiri de Sayın Akşener’ indir.
İnsanlarımızın düşüncelerine, siyaset yapma haklarına, düşünce ve söylem özgürlüğüne de tabii ki saygı ile bakarız.
Ama dün ile bu günü karşı karşıya getirip de, bunun da yanlış olduğunu görmemek, bana göre çok affedersiniz ama aptallıktır!
Siyaset; hangi siyasi parti olursa olsun; onurlu/ şerefli/dürüst bir şekilde devlet yönetmeyi, halkını ABC diye sınıflara, etnik ve inanç yapılarına göre ayırmadan, onların hukuki artı ekonomik haklarını sağlayarak, dünya coğrafyası içersinde dik bir duruşla devletin bekası adına yapılması gerekenleri yapmaktır.
Çünkü partiler bu amaçla kurulur ve de oluşur.
***
Şimdi göz atarak kurulan partilere alıcı gözle şöyle bir bakalım derim.
İYİ PARTİ, DEVA PARTİSİ ve de GELECEK PARTİSİ…
Neden kurulmuşlardır veya kurdukları parti çersinden ayrılan insanlar neden böyle bir yola girmişlerdir buna kısacık bir not düşelim derim.
Sevgili dostlar:
Şuna inanın ki partiler kurulurken veya kurulduktan sonra ilk söylenenlerle, tüzüğü belirlenmesine karşın, son söylem ve tutumlar hakkında tam 180 derece farklılıklar vardır!
Bu da genelde hemen/hemen bütün partilerde mevcuttur.
Erki eline geçiren, bir daha bu koltuğu bırakmamak adına, ne tüzük dinler, ne hukuk dinler, ne de vicdan dinler.
Tek baktığı açı ve beklenti, siyasi erktir, siyasi çıkarlardır!
Üç beş yandaş hariç, ne sağına bakarlar ne de soluna!
Yanlış görüp de sesini çıkardığın veya karşı geldiğin an “tu kaka” olur hemen dışlanırsın!
Şimdi soruyorum?
Bu politikaların kime, hangi partiye, neye ve de hangi hukuksal çerçeveler içersinde nereye faydası olur ki?
Ne mümkün!
Hiç kimseye faydası olmayacağı gibi, hiçbir devlete de asla bir faydası olmaz.
İşte kurulan bu partiler de, bunları yaşadıkları için yanlış gördükleri bu yoldan ayrılarak mevcut partileri kurmuşlardır.
Bir ülkede; “ insan haklarına dayalı, lâik, çağdaş, sosyal ve demokrat olan, hukukun üstünlüğünü bağrında taşıyan, CUMHURİYET REJİMİ”
Olmadıkça ve de korunmadıkça bu beklentilerin hiç biri de olmaz.
Siyasi erk ve siyasi çıkar adına, en yakınını, en güvendiği insanları harcayanların da, kimseye faydası olmayacağı gibi, hiçbir Allahın kuluna da acımazlar!
İşte kurulan yeni partiler de bu cihetle oluşmaktadır.
AynıŞekil 1 A’da görüldükleri gibi!
Hepsine de saygı duyuyorum.
***
Gelelim CHP ve Muharrem İnce meselesine:
Basının ve medyanın günlerce ele alıp dillendirmeye çalıştığı bu olay; parti kurmaya yönelmiş veya bir hareket içersine girmiş olanların, bağlı bulunduğu parti içersindeki yaşadıklarını ve gördüklerini değil de, nasıl bir hareket etmesi yönünde, sanki kamuoyu bunu beklermiş gibi bir yapıyla sunmasıdır.
Gazlama yapmasıdır!
Ve yanlış bir kanala sevk etmek istemesidir!
Bununla birlikte birilerinin değirmenine su taşıması amacıyla yapılan ve hayret uyandıran bir söylemdir bir eylemdir.
Bunun da ötesi/berisi olmaz!
Hangi parti olursa olsun; seçme ve seçilme hakları/ düşünce ve söylem özgürlüğü olmadan başarıya ulaşması da mümkün değildir.
Ya yerinde sayarsın, az olsun ama benim olsun dersin…
Ya da eriyip gidersin.
İşte siyasi partiler içersindeki bu yapıya isyan edenler, biraz aklı/bilgisi/ vicdanı olanlar, ayrıca vatansever düşünce taşıyanlar bunun için mücadele vermek adına ayrılırlar ve bu tür oluşumları da kurmaya kalkarlar.
Bu herkesin en doğal hakkıdır!
Hiç kimsenin de bu konuda bir kimseye söz söyleme gibi bir hakkı da olamaz.
Çünkü siyaset yapma, seçme/seçilme ve düşünce/söylem özgürlükleri insanların ellerinden alınmıştır!
***
Gelelim Sayın İnceye:
29 senedir, “SHP” de il yönetim kurulu üyeliği, Mrk. İlçe başk. İl başk.
Ve CHP’ de 2001-2005 yılların da iki dönem İl başkanlığı yapan bir kişi olmam hasebiyle bu konuda söyleyeceklerim ancak şunlardır:
Evet, çok yanlışlıklar vardır, söylenir ve tartışılır!
Ama böyle bir dönemde, Sayın İnce’nin partiden ayrılarak başka bir parti kurup bunun başına geçeceğine de asla inanmıyorum.
Şayet böyle bir şey yaparsa, bu da onun siyasi yaşamının sonu olacaktır.
Hiçbir CHP üyesi böyle bir zamanda bu şekilde hareket eden bir yapıya asla destek vermez.
Sayın İnce; siyaset yapma konusunda, seçme ve seçilme haklarında önüne çıkartılmak istenilen setlere isyan eden bir yapıdadır.
Bunda da haklıdır.
Ayrıca bunun nedenleri de parti içersinde tartışılması gereken olaylardır.
Sayın İnce bunu ancak parti içersinde alternatif bir ekip ve bir hareket başlatmak için yapmaktadır gibi görüyorum ve düşünüyorum.
Bu, parti kurmak veya partiden ayrılmak gibi CHP’ne zarar versin de, ne olursa olsun gibi düşünce içersinde olanların da gazlamalarından başka bir şey değildir.
İki gün sonra hep birlikte izleyeceğiz.
Bu bir atamızın dediği gibi; “ kubbede kalan hoş seda” sesleridir.
Önemli olan ise; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bekasıdır” !
Sevgi/saygı bizden değerli okurlarımız.
Dileğimdir, gülümseyen yüzleriniz hiç solmasın.