NE UÇAKMIŞSIN YA SEN?
Nereye gitsem, nereye uğrasam bir uçak konusudur gidiyor!
Hem de ne gidiyor?
Maşallah bizim insanımızın da ağzı çok topludur hani.
Detaya girmeye fazla gerek olmadığı gibi, zülfü kâra da zarar vermeye gerek yok.
Ama usuldan ve yavaştan da ele alıp vatandaşın sıkıntısını dile getirmekte de yarar var!
Tabii insanlarımıza sevgi/saygı duyana!
Tabi arif olana!
Bana şöyle bir bakıyorlar ve diyorlar ki; sen sabahları hiç uçak sesi duyuyor musun, hem de günlerce, belki de haftalarca, hem de sabahın beşinde başlayan ve kulakları tırmalayarak insanlarımızı uyandıran motor sesiyle?
Evet duyuyorum. Duyuyorum ama neyin nesidir onu da pek bilmiyorum.
Daha önce buna yönelik değmeli bir yazı yazmıştık ama dikkate alan olmadığı gibi bu konuda halkımıza bir açıklama yapan da olmadı.
Ve de hep kendi kendimize konuştuk.
Nedir bunlar, kimdir bunlar diye?
Ama vatandaşı bilgilendiren olmadı.
Bana ne diyorlar biliyor musunuz?
Olur mu be kardeşim, siz ne güne duruyorsunuz, ne iş yaparsınız ki?
Siz gazeteci değil misiniz?
Halkın bu sıkıntılı rahatsızlığını niye dillendirmiyorsunuz ki?
Niye yetkililere bunu iletmiyorsunuz ki?
Bu her sabah yaşlı demeden, genç demeden, hasta demeden, çocuk demeden, bu milleti yatağından kaldıran, sinir bozan bu sese niye duyarsız kalıyorsunuz ki?
Hem şaşırdım, hem de üzülmüştüm!
Bu arada ayak üstü de olsa, usulca fırçamızı da yiyorduk!
Ama kısaca da olsa bunu dillendirmiştik diye çıktı ağzımdan.
Demek ki yeterli olmamış.
En büyük güç halkımız olduğuna göre, onların isteğini de tabii ki yerine getirmemezlik edemeyiz.
Bu konuyu bir kez daha ele alırız dedim.
Yazın kardeşim yazın diyorlar!
Ne görev yapıyorlarsa, ne halt işliyorlarsa, onu bilemeyiz ama her gün sabahın beşinden itibaren başlayan bu motor gürültüsünden bıktık!
Hiç halka bilgi verme veya dikkat çekme gibi bir olaya girmeden, böyle emri vaki uygulamamı yapılır?
Yani halkı hiçe sayarak, bu motor sesiyle sabahın kör saatinde bu millet ayağa mı kaldırılır?
Ayıp değil mi?
Günah değil mi?
Yazık değil mi?
Hasta mı var, çocuk mu var, insan mı var, hayvan mı var, hiç mi düşünmüyorlar?
Yazıklar olsun be.
Bu millete saygısı olmayandan ne beklenir ki ne umulur ki?
Nezaketen de olsa bu halka bilgi vermeleri gerekir.
Hiç olmazsa belediyenin anons bölümünden kısaca da olsa ifade edilerek bu insanlar bilgilendirilir.
Bu iş için erken saatlerde çalışmak zorunda kalıp sizleri motor sesiyle rahatsız ettiğimiz için halkımız bizi hoş karşılasın diye söylenir diyorlar!
Bu bile yok kardeşim bu bile.
Bizler insan değil miyiz beyefendi?
Bizim canımız, aklımız, fikrimiz yok mu?
Bizim ailemiz, çoluğumuz, çocuğumuz yok mu?
Bizim huzurumuzu, yatağımızda rahat uyumamızı kim sağlayacak?
Ayıptır be.
İnsan gibin davranacaklar, canımızı da yiyecekler, ama nerdeee?
Ne yaptıklarını da bilmiyoruz hani?
Ama iki şıktan biri diye de tahmin ediyoruz!
Biri, ya şehrimizin tapoğrafik yapısını yani yeni haritasını çıkarmak için bir çalışma yapıyorlar…
Ya da, ilimiz merkezinde kıymetli bir madenin varlığını tespit etmeye çalışıyorlar, başka ne olur ki?
Hele/hele sakın eğitim uçuşu falan demesinler ha?
Hem de sabahın köründe, hem de şehrin üzerinde?
Vay anasını be?
Olabilir mi, olabilir!
Eh “insan insanı ödünç kaşırmış”, bakarız bakalım diyorlar!
Vee yetkili organlardan bir açıklama bekliyorlar.
***
Bu yazıyı yazarken de, her nedense hep aklıma M.Ö. 330 yıllarında yaşayan “Beydaba” geliyor!
O tarihin büyük yazarı.
Yönetime karşı hayvanları konuşturan kişi/ yazar!
Hadi canım sende, hangi devirde yaşıyoruz ki?
Ama yine de aklımıza geliyor değil mi?
Her neyse?
Ben üzerime düşen elçilik görevini yaptım
Bakalım ne çıkacak?