Bu günlerde döviz’in artmasına ve paramızın lira olarak değer kaybetmesine, artı insanlarımızın alım gücüne/fakirleşmesine yönelik bir iktisadi bilgi açıklama yapılması, çözüm olarak bilimsel çareler aranması ve de bunun tartışılması gerekirken, “Nas” suresinin ortaya sürülmesi oldukça dikkat çekici olmaktadır!
Ülkemiz ekonomisi de; iktisat ve ekonomi gibi önemli bir yapının, bilimsel içerikli teorilerle değil de, din’i inançlara göre mi yapıldığı da merak konusu olmaktadır.
Hemen aklımıza, bu durumda da, birçok sorular gelmektedir!
Örneğin; bir devlet yönetimi için, nasıl bilgi/birikim ve liyakat yapısı oldukça önemli bir unsursa…!
Neden para birimimiz değer kaybetmektedir, gibi bir sorunun sorulması ve de tartışılması da, ülkemiz/ halkımız adına tabii ki gerekli olmaktadır?
Ve halkımız da bu soruyu sormaktadır!
Geçmişten günümüze kadar da bu böyle olmuştur.
Atalarımız da bu konuda oldukça dikkatli davranmışlardır.
Arada bir siyasi erklerin hataları nedeniyle bu gibi durumlar yaşanmış olsa da, bilgi ve birikim bu tür hataları da bertaraf etmesini bilmiş ve insanlarımız kısmen de olsa huzura kavuşmuştur.
Yanıltıcı politikalar gereği halkımız niye acı çeksin ki, bunu kim ister ki?
Ama yanlış politikaların getirisi olarak yaşanan, Dolar’ın, Euro’nun, Vs. artması ve Türk Lirasının da değer kaybetmesi neticesi, insanlarımızın alım gücünün azalması, fakirleşmesi üzücü olduğu gibi, bunun da ele alınması ve de irdelenmesi gayet doğal olmalıdır.
Çünkü devletimizin ve halkımızın bayağı maddi zararı da açık beyan görünmektedir.
O nedenle, evvela dile getirilen “Nas” suresinin bilinmesini ve bu konuda halkımızın da bilgi sahibi olması nedeniyle bu günkü konumuz “ Nas” suresinden alıntılar olmuştur.
***
NAS SURESİ HAKKINDA BİLGİLER
Adını her âyetinin sonunda yer alan nâs (insanlar) kelimesinden alır. Altı âyet olup fâsılası “س” harfidir. Felak sûresiyle birlikte Muavvizeteyn (Muavvizetân: her türlü kötülükten Allah’a sığınmayı ifade etmekle başlayan iki sûre) ve Mukaşkışetân (şirk ve nifak hastalığından uzak olmaya vesile olanlar), İhlâs ve Felak sûreleriyle birlikte Muavvizât adını alır. Nâs sûresinin Felak sûresiyle birlikte nâzil olduğu konusunda ittifak varsa da Mekke döneminde mi yoksa Medine döneminde mi indirildikleri hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ancak sûrenin muhteva ve üslûbu Mekkî olduğu yönündeki görüşleri kuvvetlendirmektedir (nüzûl zamanı ve nüzûl sebebiyle ilgili değerlendirmeler için bk. FELAK SÛRESİ).
Felak sûresinde olduğu gibi Nâs sûresinde de kötülüklerinden Allah’a sığınılacak şeyler bildirilir. Sûrede, pusuda bekleyip kötü düşünceler aşılayan cin ve insan şeytanının şerrinden Allah’a sığınılması emredilmektedir. İlk üç âyetinde Allah’ın “rab, melik, ilâh” sıfatlarına vurgu yapılması O’nun ebeveyn şefkati gibi insanlara olan yakınlığına, koruyuculuğuna, bütün kötülükleri etkisiz kılma hâkimiyet ve gücüne işaret etmektedir. 4. âyette kötülüklerinden sığınılacak varlıkların nitelikleri belirtilirken kullanılan “vesvâs” kelimesi “sürekli vesvese veren, gizli telkinlerde bulunan” anlamına gelir. Bu kavramın Kur’an’daki kullanılışı göz önünde bulundurulduğunda vesvese veren şeytanın, kişinin nefsânî arzuları ve kötü insanlardan ibaret olduğu anlaşılır. (M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “vesvese” md). Aynı âyette yer alan hannâs (sinsi) kelimesi de kendisinden sığınılacak varlığın niteliğini göstermektedir.
***
İhlâs, Felak Nâs sûresinin faziletine dair birçok rivayet nakledilmiştir. Genellikle İhlâs ve Felak sûrelerinin de yer aldığı rivayetlerde Muavvizât’ın Kur’an’ın üçte birine denk gelen fazileti, şifa verici ve koruyucu özellikleri, yatmadan önce ve her namazdan sonra okunmasının gereği vurgulanmaktadır. Hz. Âişe’den nakledilen bir hadise göre Resûlullah rahatsızlık zamanında ve gece yatağa gireceği sırada ve Nâs sûrelerini üç defa okuyup avuçlarına üfler ve elleriyle bütün vücudunu sıvazlardı (Buhârî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 14; Ebû Dâvûd, “Edeb”.
***
İşte böyle değerli okurlarımız.
Bilgi ve yorum bizden, takdir de sizlerden.
Gülen yüzleriniz solmasın inşallah.
Sevgi/saygı bizden.