MÜBAREK RAMAZAN AYI VE VİCDAN!
Mübarek “Ramazan Ayı”, sağ olana her yıl olduğu gibi yine geldi sayılır.
Allah kabul etsin ve Müslüman âlemine de kutlu olsun.
İbadetin veya vecibelerin, huşu içinde yerine getirildiği bu ayda, dileriz ki insanlığa karşı verilecek olan hizmet de inşallah yerinde olur ve oruç tutan vatandaşlarımız da oruçlarını sakatlamamış olurlar!
Bilirsiniz biraz ramazan ayı sinirlilikle geçer, istemesekde.
Ufacık şeye isyan edenler, tepki gösterenler olur,
Çünkü geçmişte bunların hepsi yaşandı ve görüldü.
Neler olmaz neler?
Dilerim bu ramazan bu tekerrür etmez.
Ama önce trafik!
Dolmuşlar, yolcular, yayalar ve yaya geçitleri!
Sonra yiyecekler ve içecekler!
Daha sonra da fiyatlar!
Balkım bu mübarek ayda nasıl olacak?
***
Toplu taşıma araçları adeta bir âlem!
Hele otobüs yerine konulan minibüslerde…
Hele yaşlılar veya ücretsiz kart sahibi olanlarda?
Sanki preslenmeye veya tost yapılmaya mahkûm edilmiş gibi insanlarımız balık istifi!
İşin enteresan tarafı vatandaştan da çıt yok ha?
Ne bakan var, ne de dur deyen!
Ayrıca vatandaş araca bindiği an, sanki şoförün mahkûmu gibi!
Bir elinde telefon, bir elinde sigara, arkadan gelecek araca mesafe koymaya çalışıyorlar.
Bir de, birbirlerine telsiz telefonla veya telefonla soruyorlar!
“1001 numara nerdesin?
Ben falan yerdeyim, ağır geliyorsan bir sigara yaktım, ona göre gel”!
Vay anasını?
Arkadaki araç ile mesafelerini korumak için, istedikleri durakta beklemeye veya ağır gitmeye başlıyorlar ki, vatandaş aracın içinde bekleye dursun.
Sanki şoförün esareti altındalar!
Ve ömürlerinden bu yaşam dakikaları resmen ve usulsüz bir şekilde çalınıyor!
Hem de yazın sıcağında ve kışın soğuğunda.
Kimin umurunda?
İstedikleri yerde durup, istedikleri yerde de bekliyorlar.
Bakan mı var?
Denetleyen mi var sanki?
Bu milletin Allah yardımcısı olsun.
Bunlar insan mı yoksa başka mahlûk mu, meraka değer doğrusu!
***
Yaya kaldırımları derseniz adeta işgal altında.
Taksisinden kamyonuna kadar!
Vatandaşlarımıza bu yakışmıyor ama ya özürlü insanlarımız ne yapsın?
Yazık, garibanların hiç sesi de çıkmıyor.
Yaya geçitleri derseniz var mı, yok mu, belli değil?
Olsa da ışıklı işaretlere (bazı yerlerde) itibar eden olmadığı gibi, yayaların geçmesi konusunda da pek değer veren yok.
Bakalım bu ramazan da nasıl olacak?
İzleyelim, görelim ve aynı zamanda da görüntülemeye çalışalım bakalım!
***
Ya yiyecekler ve içecekler?
Mübarek ay bereketi ile gelir derler ama bizim insanımız da bunu fırsat sayar ve ne varsa, iğneden ipliğe her zaman olduğu gibi, her şeyi zamlandırır dururlar.
Hele/hele!
Kilosu 12 liraya sucuk!
8- 10 liraya çeşit/çeşit tatlı!
Çeşitli pideler, ekmekler, sanki piyasayı doldururlar.
Bakan mı var?
Yok.
Denetleyen mi var?
Hiç görmedim.
Hak getire!
Ne derler?
İşine gelmiyorsa alma beyefendi derler.
Başka?
Serbest piyasa ekonomisi var derler.
Daha da ötesi sana ne derler?
Demezler ki bunlar vatandaşlar için sağlık açısından zararlı, bir bakalım, bir denetleyelim de gerekeni yapalım diye?
Gelen ağam, giden paşam!
Böyle duruşa böyle hizmet!
Yani kel başa şimşir tarak!
Hadi Allah rast getirsin bakalım.
Bu mübarek ayı nasıl geçireceğiz izleyelim, görelim.
Vicdan nerelerde, var mı, yok mu, bir bakalım?